II. Mehmed veya sık kullanılan unvanıyla Fatih Sultan Mehmed, (d. 29 Mart 1432 - ö. 3 Mayıs 1481) yedinci Osmanlı padişahıdır. Sultan II. Murad ve Hüma Hatun'un oğludur. İstanbul'u fethetmesinden sonra "Fatih" lakabıyla anılmıştır. İstanbul'un fethi, Orta Çağ'ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olmuştur. Bundan dolayı Fatih, "çağ açan hükümdar" olarak da tanınır. İstanbul'u fethetmesinden sonra Caesar (Sezar, Kayser) ünvanını da kullanmaya başlamıştır. İstanbul'un fethiyle 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu son bulmuştur. Fatih, çıkardığı yasalarla devleti önemli ölçüde yeniden biçimlendirmiştir. Şehzadeliği Ergenlik döneminden yaptığı bir sayfa, çizdiği tuğra ile padişahlığı sırasında kullandığı tuğra aynıdır. II. Mehmed 29 Mart 1432 Pazar günü şafak vakti, o dönemde Osmanlı Devleti'nin başkenti olan Edirne'de doğdu. Babası II. Murat'ın dördüncü oğluydu. Annesi Hüma Hatun adıyla bilinir. Meh... (Devam)
3. yüzyıl Kuşan imparatorluğu ve Part imparatorluğunun çöküşü ardından Sogd ile Baktria'nın birleştirilerek Sasani Hanedanı yönetimindeki İran'a dahil edilişi.
3-17. yüzyıl arası Futhark veya Rünik alfabesi: Kuzey Avrupa Germen halkları arasında (İsveç, Norveç, Danimarka) kullanılan bir alfabedir.Yoğunluğu İsveç ve Norveç'de olmak üzere Avrupa da 3500 kaya yazıtının, bu alfabe ile yazıldığı kabul edilmiştir. Gerek Göktürk diye anılan Türk kavmi, gerekse de Kuzey Avrupa Germen kavimleri bu temel alfabeden yararlanarak kendi yazı sistemlerini kurmuşlardır. Bu alfabenin Göktürk alfabesi ile aynı temelden kaynaklandığı ispat edilmiştir (3.-17. yüzyıl arası).
220 Çin'de Han Hânedanlığı'nın sona erişi.
224-642 İran'da Sasani egemenliği: I. Ardeşir (224-241) Sasani İmparatorluğu'nu kurudu.
Eski devirlere ait yapılan araştırmalar Çin hakkında devamlı yeni bilgiler vermektedir. Ülkeyi yöneten ilk hanedan olarak Hya ve Şang sülaleleri bilinmektedir. Hya sülalesi hakkında bilinen tek bilgi hükümdarların isimleridir. Şang sülalesinin, yapılan araştırmalar neticesinde yaklaşık olarak M.Ö. 1450-1050 seneleri arasında Çin ovalarına hakim oldukları bilinmektedir.
M.Ö. 1050-220 yılları arasında değişik çeşitli uygulamalarla Çov Sülalesi yönetmiştir. Şang Sülalesini yıkarak başa geçen Çov Sülalesi, M.Ö. 1050-771 seneleri arasında feodal bir idare kurdular. Ülkede, feodal devletler bağımsız devletler halinde gelişmeye başladı. Bu durum hükümdarın gücünün azalmasına ve feodal devletler arasında savaşa sebep oldu. Batıdan gelenTürk ve Moğollar, ülkenin büyük bir kısmını fethettiler. Batı milletlerinin eline düşmüş olan topraklarından büyük bir kısmını Çin beyi Tsin, geri aldı. Böylelikle devleti ... (Devam)
II. Mehmed veya sık kullanılan unvanıyla Fatih Sultan Mehmed, (d. 29 Mart 1432 - ö. 3 Mayıs 1481) yedinci Osmanlı padişahıdır. Sultan II. Murad ve Hüma Hatun'un oğludur. İstanbul'u fethetmesinden sonra "Fatih" lakabıyla anılmıştır. İstanbul'un fethi, Orta Çağ'ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olmuştur. Bundan dolayı Fatih, "çağ açan hükümdar" olarak da tanınır. İstanbul'u fethetmesinden sonra Caesar (Sezar, Kayser) ünvanını da kullanmaya başlamıştır. İstanbul'un fethiyle 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu son bulmuştur. Fatih, çıkardığı yasalarla devleti önemli ölçüde yeniden biçimlendirmiştir. Şehzadeliği Ergenlik döneminden yaptığı bir sayfa, çizdiği tuğra ile padişahlığı sırasında kullandığı tuğra aynıdır. II. Mehmed 29 Mart 1432 Pazar günü şafak vakti, o dönemde Osmanlı Devleti'nin başkenti olan Edirne'de doğdu. Babası II. Murat'ın dördüncü oğluydu. Annesi Hüma Hatun adıyla bilinir. Meh... (Devam)
Avrupa'da 1848 Devrimlerinde Ulusçuluk, 1848 devrimleri ve ulusçuluk, Avrupa'da 1848 Devrimlerinde Milliyetçilik
a. Ulusçuluk 19. yüzyılı önceki yüzyıllardan ayıran temel öğelerden biri de ulusçuluktur. 19. yüzyıla kadar Avrupa, feodal bir temel üzerinde bir araya gelmiş birçok siyasal birimden oluşmaktaydı. 19. yüzyılda ise, bu küçük siyasal birimleri bir araya getirmekte ve büyük imparatorluklar içinde yaşayan ulusların bağımsızlıklarını sağlamakta, endüstrileşme ve liberalizmin yanında önemli bir payı olan ulusçuluk akımı kendini güçlü bir biçimde duyurmuştur.
Ulusçuluğa, tüm öğelerini bir araya getiren bir tanım vermek oldukça zordur. Ancak mutlaka bir tanım vermek gerekirse, şu söylenebilir: Ulusçuluk, yönetimsel bir birime sahip olmak isteyen herhangi bir coğrafi grubun, bağımsız tek bir devlet kurma hakkıdır. Dolaysıyla, bir ulusun, sınıftan farklı olarak, ekonomik olmayan bir ... (Devam)
metehanın orta asya birliğini kurma politikası, metenin orta asya birliğini kurma politikası
Mete'nin Hun Hakimiyeti Altında Orta Asya Birliğini Kurma Politikası Pe-teng kuşatması ile Çin İmparatoru Kao'ya boyun eğdiren Mete, M.Ö. 197 tarihli antlaşma ile imparatoru vergiye bağlayarak, Çin üzerinde tam bir hâkimiyet kurmuştu. İmparator Kao'nun M.Ö. 188 yılında ölümünden sonra Çin tahtı için otorite mücadelesi başladı. Çünkü İmparator Kao'nun yerini alabilecek uygun bir oğlu bulunmuyordu. İmparatoriçe Lu, imparatorun başka eşinden doğmuş bir oğlunu tahta çıkardıysa da, iktidardaki bunalım giderilemedi. Zira, imparatorun oğlu iktidarın gerektirdiği sorumluğu taşıyabilecek bir yaşta değildi.
Sonunda imparatoriçe üvey oğlunu bertaraf ederek, iktidarı tamamen kendi eline aldı (M.Ö. 187). Böylece Hun-Çin ilişkilerinde de kısa süre de olsa bir belirsizlik dönem yaşandı. Mete, bu belirsizliğe son vermek, daha do... (Devam)
401-439 Kuzey Liang: Çin'de kurulmuş Hun bakiyyesi bir Türk devletidir.
407-431 Hsia/Hia Hun Devleti: Şansi (Çin)'de kurulmuş Hun bakiyyesi bir Türk devletidir.
410 404-409 arasında Tuna'yı geçerek Bizans'a ait bazı köprü başlarını zapt edip, Bizansı tehdit ile barışa zorlamış olan Hun başbuğu ve kumandanı Uldız öldü.
410-422 Uldız'ın ardından Batı Avrupa Hunları'nın başına Karaton geçti.
420-562 Ak Hunlar/Eftâlitler (Orta Doğu Hunları) devleti (a.bkz.: 350/457-557).
422-434 Hun imparatorluğunun başına geçen Rua, bölgede Bizans entrikalarını bertaraf için çıktığı Balkan seferi sonunda Bizans'ı yıllık vergiye bağlamıştır (422). Batı Roma tahtına henüz 4 yaşındaki Valentinianus III'ün getirilmesini kabul etmeyen Bizans imparatoru Theodosios II'nin 423 yılında İtalya üzerine ordu ve donanmasını sevketmesi Hun-Roma yakınlaşmasını daha da arttırdı. 60 bin kiş... (Devam)
Napolyon dönemi anlaşmaları, napolyon döneminde yapılan antlaşmalar, napolyon antlaşmaları, Fontainebleau Antlaşması, Tilsit Antlaşması, Kiel Antlaşması
Napolyon Döneminde Yapılan Antlaşmalar 1814 Fontainebleau Antlaşması
Fontainebleau Antlaşması, Fransa'nın başkenti Paris yakınlarındaki Fontainebleau Sarayında 11 Nisan 1814 tarihinde Napolyon Bonapart ile Avusturya İmparatorluğu, Rusya İmparatorluğu ve Prusya Krallığı arasında imzalanan antlaşmadır. Napolyon Savaşlarının sonunda Paris'in düşmesi ile yenik düşen Napolyon antlaşmayı imzalamak zorunda kalmış ve iktidardan çekilerek Elba Adası'na sürgüne gitmiştir. Antlaşma, Napolyon'un Yüz Gün olarak bilinen ve sürgünden dönerek yeniden iktidara gelmesiyle geçersiz hale gelmiştir.
Napolyon Savaşlarının son döneminde Fransa, Rusya Seferinin başarısızlığının ardından Almanya'dan atılmış, Yarımada Savaşı sonunda ise Portekiz ve İspanya'yı terk etmek zo... (Devam)
Japonya'nın ilk sakinlerinin Doğu Asya ve Güney Pasifik adalarından gelen göçmenler olduğu sanılmaktadır. Japon halkının atalarının şimdi Yamato ırkı diye bilinen ve M.S. 3 ve 4. asırda savaşçı kabileler ve klanlar üzerine giderek üstünlük kuran aynı ırka ait insanlar olduğu zannedilmektedir.
Dördüncü yüzyılın sonunda Japonya ve Kore Yarımadasındaki krallıklar arasında temas kurulmuştu. Bu tarihten sonra Japonya'da Çin'in kültür etkileri görüldü. Önce Konfüçyüs dini ve sonra Budizm, Hindistan, Çin, Kore yoluyla 538 yılında buraya girmişti.
Ülkenin ilk ve devamlı hükumet merkezi 8. yüzyılın başında Nara'da kuruldu. 710 ile 784 yılları arasında 74 sene bu imparatorluk devam etti. 794 yılında ise Kyoto'da yeni bir hükumet merkezi kuruldu. Burası bin yıl kadar imparatorun oturduğu yer olmuştur. Başkentin Kyoto'ya taşınması, 1192 yılına kadar devam etmiş olan Heian devrinin başlangıcı olmuştur.
Taş devri kendi içinde olmak üzere pleolitik, orta taş ve yeni taş olmak üzere üçe ayrılır.
Paleolitik Çağ
Paleolitik Çağ, tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu (insanlık tarihinin %99'u) ve Buzul Çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, M.Ö. yaklaşık 10.000 yıl öncesinde Neolitik Çağ'ın başlamasına kadar süren arkeolojik çağdır. Bu çağda çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden besinleri pişirmeye ve ısınmaya başlanmıştır. Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir.
Paleolitik Alt, Orta ve Üst olmak üzere üç alt döneme ayrılmaktadır..
Dönem: Eski Taş Çağı M.Ö. 600000 ' 10000
Bu devrin en önemli özelliği yılın sonunda ateşin bulunmasıdır.... (Devam)
Avrupa hunlarının mirası efsane ve gerçek, avrupa hunları efsanesi, avrupa hunları ve gerçek
Avrupa Hunları ' Efsane ve Gerçek Avrupalı'nın hatırasında Hunlar kadar derin iz bırakan başka bir kavim yoktur. Kilise çevrelerinde Attila'nın Galya ve İtalya seferlerinden dolayı daha İlk Ortaçağdan beri bir çok efsane meydana gelmiş ve bu efsaneler sahne sanatına bol malzeme sağlamıştır. Fakat, Avrupa kavimleri arasında meydana gelen Attila ve kavmi hakkındaki efsaneler ülkelere göre değişir. Bundan başka, daha Attila zamanında meydana gelen ve efsane unsurunu oluşturan menkibeler bunların en değerlileridir. Hırıstiyanlar, günahlarından dolayı Allah'ın kendilerini cezalandırmak maksadıyla, Attila'yı gönderdiğini düşünmüşlerdir ve ona Flagellum Dei (Allah'ın Kamçısı) ünvanını vermişlerdi. Lâkin Attila'ya mal edilen bu adlandırmanın Augustinus (350-430) tarafından Alarik ve Gotlar hakkında 410'da Roma'yı tahrip et... (Devam)
Sağlık Beslenme, Çevre ve Nüfus Tıp bilimiyle ilgili buluşlarına tarihi çok eskidir. Örneğin MÖ 2000'lerde Mısır'da beyin ameliyatı yapıldığını gösteren bulgular vardır. Anatomi bilgisi, Leonardo da Vinci ile büyük aşamalar kat etmiştir. Ancak tıpla ilgili yenilikler, dinden ve gelenekten doğan insan vücuduna ait önyargılar, 19. yüzyıl ortalarında ortadan kalkana kadar insan vücudunda uygulanamadı. Örneğin Rönesans döneminin, Leonardo Usta'yı, üzerinde incelemeler yapmak amacıyla, kadavra bulmak için mezar soygunculuğu yapmaya zorlayan dogmaları düşünün. Ancak, 19. yüzyılın genel laikleşme havası ve verimli araştırma hevesi içinde birçok buluş uygulanmaya başlandı. Kloroform yaygın bir biçimde kullanıldı ve antiseptik anlayışı yerleşti. Pasteur ve Koch ile bakteriyoloji çağı açıldı. Gözle görülmeyen mikroskobik canlıların varlığının bilinmesi, ameliyat araçlarının "steriliza... (Devam)
Abhazya Cumhuriyeti (Abhazca: ĞÒ§Ñны ĞҳәынÒқарра / Apsny Ahwyntkarra , Rusça: РеÑпуÌблика ĞбхаÌĞ·Ğ¸Ñ / Respublika Abkhaziya), 1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum'a egemen olan ve Rusya'nın desteğini alan ayrılıkçılar tarafından de jure (hukuki) parçası olan Gürcistan Cumhuriyeti'nden 1994 yılında ba... (Devam)
Abhazya Cumhuriyeti (Abhazca: ĞÒ§Ñны ĞҳәынÒқарра / Apsny Ahwyntkarra , Rusça: РеÑпуÌблика ĞбхаÌĞ·Ğ¸Ñ / Respublika Abkhaziya), 1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum'a egemen olan ve Rusya'nın desteğini alan ayrılıkçılar tarafından de jure (hukuki) parçası olan Gürcistan Cumhuriyeti'nden 1994 yılında ba... (Devam)
1886'da ülkeye, kıtayı keşfeden Kolomb'un ismi verildi ve Kolombiya Cumhuriyeti ilan edildi. 1903 yılında, ülke topraklarına dahil olan Panama, ABD'nin yardımı ile Kolombiya'dan ayrılarak bağımsız bir devlet oldu. Bu ayrılma yüzünden ABD ile Kolombiya arasında 1921 yılına kadar süren gerginlik oldu.
Bu tarihten sonra Kolombiya yönetimine iki büyük parti olan Liberaller Partisi ile Muhafazakarlar Partisi hakim oldu. Fakat bu iki parti arasındaki sürtüşmeler, iç karışıklıklara ve ülkenin uzun süre diktatörler tarafından yönetilmesine sebep oldu. Sivil hü... (Devam)
Hollandanın Parlak Dönemi, 16. ve 17. yüzyıl hollanda dönemi, 16. yüzyılda Hollanda dönemi, 17. yüzyılda Hollanda dönemi, Hollandanın altın çağı, Hollanda, Hollanda ticaret başlangıcı
(ii) Hollanda'nın Parlak Dönemi: Daha önce görüldüğü gibi, İberik yarımadasının global tekeline karşı Hollanda ve İngiltere tarafından meydan okundu. Bu mücadele bir yüzyıl sürmüş ve kesin bir biçimde, belirli bir tarihte bitmemişse de, 1588'de İspanyol Armadası'nın yenilgisi önemli bir dönüm noktası olmuştur. İberik deniz gücü zayıflamaya başlayınca, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, Doğu'nun baharat ticaretini Portekiz'in elinden aldı. Hollanda Batı Hindistan Şirketi ise, Amerika'daki İspanyol varlığına önemli bir tehdit oluşturdu.
Böylece, 17. yüzyılın Hollanda etkisinin altın çağı olarak nitelendirilebilir. Amsterdam, şimdi global bir nitelik gösteren ticaret şebekesinin merkezi oldu. Hollanda'yı besleyen noktalar d... (Devam)
Sultan İkinci Mustafa döneminde Avusturya üzerine üç büyük sefer düzenlendi. Ancak 11 Eylül 1697'de uğranılan Sente mağlubiyeti ile Osmanlı Devleti bir anda savunmasız kaldı. Bu arada Venedikliler Mora ve Dalmaçya'ya, Lehistan ise Boğdan'a saldırdı. Aynı dönemde Rusya'nın başına Deli Petro geçmişti. Deli Petro ordusunu modernize etmiş, boğazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma çabalarına girişmişti.
1695'deki saldırıda başarısız olmuş, fakat bir yıl sonra Azak Kalesini ele geçirmişti (6 Ağustos 1696). Uzun süren savaşlar sonunda Osmanlı Devleti yorgun düşmüştü. Özellikle İngiliz hükümetinin araya girmesi sonucu, Sultan İkinci Mustafa barışa razı oldu.
İmzalanan Karlofça Antlaşmasıyla Banat ve Temeşvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakıldı (26 ... (Devam)
Beşinci yüzyılda, doğu dünyasının önde gelen siyâsi kuruluşları arasında Akhunlar göze çarpmaktadır. Roma/Bizans, Sasani, Çin ve Hindistan'daki hanedanlar ile sonraki yıllarda siyâsi ve askeri temasları olmuştur.
Eski Türklerde bulundukları alan veya fiziki farklılıklar ile isimlendirme sık sık göze çarpmaktadır. Akdağ-Karadağ, Akkeçi-Kara Keçi, Akkoyun-Karakoyun, Ak Tatar-Kara Tatar örnekleri verilebilir. Hsiung-nular, orijinal ismi ile Hunlar, bu tarz Ak ve Kızıl diye eski kaynaklarda yer almaktadırlar.
V-VI. yüzyıllarda, Türkistan, Sogdiana/Mâverâünnehir, Afganistan, Horasan ve Hindistan'ın kuzey bölgelerinde, Sakalar ve Kuşanlar1 gibi büyük bir devlet kuran Akhunlar, sadece askeri değil, siyâsi ve kültürel, medeni durumları ile yaşadıkları asra damgasını vurmuştur.
NOT: Bu ilgili makale, Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi'nin I. Cildinde bulunmakta ve Prof. Dr. Enver Konukçu'nun "Akhunlar" adlı makalesinden size... (Devam)
15 ağustos olayları, 15 ağustosta doğan ve ölen ünlüler, 15 ağustosta doğanlar, 15 ağustosta neler oldu, 15 ağustosta olaylar, 15 ağustosta ölenler, tarihte bugün 15 ağustos
15 Ağustos, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 227. (Artık yıllarda 228.) günüdür.
~ ~ ~ 15 Ağustos Tarihinde Yaşanan Olaylar ~ ~ ~
1080 ' Kars'ın alınışı
1261 ' Bizans İmparatoru Michael VIII Palaeologus, Constantinople'da taç giydi.
1461 ' Fatih Sultan Mehmet Trabzon'u aldı. Böylece Trabzon Rum İmparatorluğu'na son verildi.
1914 ' Panama Kanalı'ndan ilk gemi geçti.
1935 ' Adolf Hitler, Alman-Yahudi evliliklerini yasakladı.
1945 ' II. Dünya Savaşı: Japonya teslim oldu. Kore'nin Kurtuluş günü.
1947 ' Hindistan bağımsızlığını kazandı. Jawaharlal Nehru Hindistan'ın ilk başbakanı oldu.
1947 ' Pakistan'ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah, Genel Vali olarak Karaçi'de yemin etti ve görevine başladı.
Napolyon, Napolyon savaşları, Koalisyon savaşları, I. II. III. IV. V. Koalisyon savaşları, Napolyon savaşı
c. Napolyon Savaşları Tüm Avrupa kıtasına siyasal birlik sağlamaya en çok yaklaşan ve hatta bu konuda Hitler'den daha başarılı olan Napolyon'dur. 1792'de Napolyon'dan önce başlayan ve 1814'te biten silahlı mücadeleyi, yüz yıl öncesinin İspanya Veraset Savaşları'ndan sonra bir başka "dünya savaşı" olarak değerlendirmek mümkündür. Çünkü mücadelenin bir bölümü şimdi bağımsızlık mücadelesi veren İspanya Amerikasını da etkilemiştir. Ancak, Napolyon savaşlarının çoğu kısa süreli savaşlar dizisidir. Burada savaşların kronolojisine ve ayrıntılarına girilecek değildir. Bu süre içinde, Fransız Devrimi'nin "saldırgan ve şımarık çocuğu" Avrupa'da tam bir fırtına gibi esmiş ve tutucu imparatorluk ve devletlerin karabasanı olmuştur. Milliyetçiliği ve Fransa'da uygulamadığı liberal düşünceleri silah zor... (Devam)
Ç. 1830 VE 1848 DEVRİMLERİ 1. Ekonomik ve Toplumsal Ortam 1789 Fransız Devrimi'nin doğrudan sonucu olan liberal milliyetçi düşünceler, Napolyon'un öteki Avrupa devletleriyle savaşları ve işgalleri ile hemen hemen tüm Avrupa'ya taşınmıştır. O kadar ki, bu düşüncelerden etkilenmeyen hiçbir Avrupa ülkesi kalmamıştır demek, yanlış bir gözlem olmayacaktır. Fransa'daki devrim, bazen eski siyasal sistemleri yıkan, bazen işgal ve savaşa yol açan ve bazen de daha verimli toplumsal ve siyasal kurumların kurulmasını sağlayan dirlik ve patlayıcı güçleri Avrupa sahnesine sokmuştur. Bunlara karşı mücadelede, Avrupa2nın liberalizm ve milliyetçilik kokan yeni havasını anlamayan ya da anlamak istemeyen yöneticiler, ilk aşamada Napolyon'u yendiler ve 1815 Viyana Kongresi kararlarıyla eski düzeni sürdürmeye çalıştılar.
Ancak Viyana Kongresi'nden sonra, Avrupa sahnesine değişiklik getiren yeni güçlerle -endüstri ... (Devam)
a. Baskent: Sultan, sarayinin, hükümet ve adliye teskilâtinin bulundugu bir merkeze sahip olmalidir.
b. Saray: Çok eski dönemlerden beri bütün Türk devletlerinde saray hakimiyet alâmeti olarak kabul edilmistir. Selçuklu sultanlarinin Kayseri, Konya, Aksaray, Tokat, Antalya ve Sivas'ta saraylari vardi.
c. Taht: Bazan serir kelimesiyle de ifade edilen taht-i saltanat, serir-i saltanat ve taht-i Süleymani de denilen taht hükümdarlik sembollerindendi. Sultan I. Mesud ölümünden kisa bir süre önce oglu II. Kiliç Arslan'i Sultan ilân etti, diger ogullarini da melik unvaniyla baska vilayetlere tayin etti. Sultan Mesud bütün devlet erkâninin da katildigi törende tahttan inerek oglunu çikardi ve basina taç koydu.
d. Sancak ve bayrak: Saltan I. Alaeddin Keykubad'in sari renkte bayragi vardi.
e. Nevbet: Resmi bando takiminin saray veya hükümdarin çadiri önünde günde ü... (Devam)
Feodalizm, Feodalizm nedir, Feodalizm nerde çıktı, Feodalizm sistemi, Feodal sistem, Feodal nedir, Feodalizm ne demektir, Feodalizm nerede çıktı, Feodalizm siyasi tarih, siyasi tarih oral sander feodalizm
b. Feodalizm
Avrupa'nın askeri bakımdan gelişmesi de bir bakıma ağır saban ve hayvan gücünün sağladığı tarım ürünleri fazlasına dayanır. Çünkü şimdi göreli olarak zenginleşen köylülerden alınan vergi ve kirayla güçlü bir profesyonel ordu kurulabilmiştir. Bunun en tipik örneği zırhlı süvari, yani "şövalye"dir. Daha önce Roma ve Bizans, step akıncılarına karşı benzer askeri güçler oluşturmuşlardı ama şövalyeliğin ortaya çıkışı, Latin Hıristiyanlığı'nın durumunu komşularına karşı temelinden değiştirdi. Güçlü bir köylü sınıfına sırtını dayanan şövalyelere karşı step insanı eski üstünlüğünü yitirdi. Böylece, bundan önceki dönemin ana teması olan, Avrupa'yı birbirine katan step istilal... (Devam)
Amerika kıtası keşfedildikten sonra Avrupa devletleri hızla bu kıtada koloniler kurmaya başladılar. 1536'da Arjantin'e gelen İspanyollar bugün Buenos Aires olarak bilinen yerde ilk koloniyi kurdular. Fakat şehre yerleşme ancak on sekizinci yüzyılda oldu. Arjantin 1776'ya kadar İspanya'ya bağlı Peru Genel Valiliğince idare edildi. Bu seneden sonra La Plata Genel Valiliği kuruldu ve Buenos Aires genel valiliğin başkenti oldu.
1806'da Buenos Aires'in İngilizler tarafından kısa bir müddet işgal edilmesi, Arjantin'in istiklal mücadelesi için bir başlangıç olmuştur. 1808'de Napoleon'un İspanya'ya girmesi bağımsızlık mücadelesini hızlandırdı. Ülke 1812'ye doğru istiklalini kazandıysa da, 1816 yılına kadar müstakil bir devlet olduğu resmen ilan edilmedi. İstiklal hareketinin baş lideri ve kahramanı, Şili'nin de kurtarılması için öncelikle sorumlu bir kimse olan General Jose de San Martin'dir.
10. yüzyıl Oğuz Yabgu Devleti: Göktürk Hakanlığı yıkıldıktan sonra müstakil yaşayan Oğuzlar, 10. asrın ilk yarısında, kışlık merkezi Yeni-kent olan bir devlet kurmuşlardır. Oğuzlar'ın başında, Yabgu bulunmakta ve ona Kül-Erkin unvanlı bir başbuğ nâiblik yapmaktaydı. Orduyu Sü-başı idare ediyordu. Bu Oğuz Yabgu devleti'nin komşuları; Peçenekler ve Hazarlar, Kimekler, doğu'da Karluklar, Harezm'de ise yerli hânedan Afrigiler idi. Afrigiler'i baskı altında tutan Oğuzlar'ın komşuları ile birçok problemleri olduğu ve aralarında çeşitli savaşların vuku bulduğu bilinmektedir. Hatta Karluklar ile yaptıkları bir savaşta, Oğuz Yabgusu da öldürülmüştü. Kaşgarlı Mahmud'dan ise Çiğiller ile Oğuzlar arasında köklü bir düşmanlık olduğunu öğrenmekteyiz. Kuzeyde bulunan Kimekler ile ise ilişkiler, bazan dostça bazan da düşmanca idi. Kimekler'in bir kolu olan ve 9. asırda bir kuvve... (Devam)
Kazakların tarih sahnesine çıkışları 15. asra rastlar. Şeybani Hükümdarı Ebü'l-Hayr zamanında bozkır bölgesinde yaşayan Türk kabileleri, aynı sülaleden Barak Hanın oğulları Canıbek ile Kerey'in idaresinde doğuya göç ederek Çağatay Hanlığı topraklarını kendilerine yurt edindiler. Buralarda yaşayan ve göçebe olan Türk kavimleri ile birlik olup iki yüz bin kişilik bir nüfusa ulaştılar.
Bunlara daha sonra, Naymanlar, Celayirliler ve Duğlatlar da katılınca bir milyonluk bir Kazak topluluğu meydana geldi. Balkaş civarında yaşayanlara Canıbekoğlu Kasım Han, Urallara kadar olan bölgede yaşayanlara Kereyoğlu Burunduk Han hükümdarlık ediyordu. Kasım Han, amcasının oğlu Burunduk Hanı ortadan kaldırarak, Kazakların tamamını idaresi altına aldı ve üç yüz bin kişilik bir ordu kurdu.
Kasım Handan sonra oğlu Aknazor Han (1520-1555), ondan sonra onun oğlu Şigay Han (1555-1570) Kazan hükümdarı oldu. Şigay Han zamanınd... (Devam)
Bir Hind-Avrupa grubu olan Trakyalılar, Romanya toprakları üzerinde yaşamış ilk insanlar olarak bilinir. Bunların bir kolu olan Dokyalılar M.Ö. 800-300 yılları arasında Burebista liderliğinde Transilvanya merkez olmak üzere, Dakya Devletini kurdular. M.S. 106-271 yılları arasında Romalılar toprakları istila ederek insanları Romalılaştırdılar.
Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılında kurulduktan sonra kısa zamanda cihan devleti olmuştu. Osmanlılar Avrupa içlerine İslamiyeti yayabilmek için önceleri Balkanlara olmak üzere, Avrupa seferleri düzenlemekteydiler. 1394'te Dovin, 1456'da Belgrad, 1475'te Vaslui, 1476'da Schera seferleri, Osmanlıların Avrupa'ya ilk adım atma dönemi savaşlarıdır.
16. yüzyıl başlarındaki iki Romanya toprağı olan Eflak ve Boğdan, Türk hakimiyeti altında birer derebeylik oldular. Askeri ve diplomatik açıdan Osmanlı Sultanının emrine göre hareket eder ve yıllık vergi verirlerdi. İdarecileri, Osmanlı Pad... (Devam)
islamiyetin genişlemesi ve abbasiler dönemi, abbasiler dönemi, islamiyetin genişlemesi abbasiler devri, abbasiler dönemi ve islamiyet, abbasiler, siyasi tarih oral sander abbasiler dönemi
(ii) Abbasiler Dönemi: Emevi yönetiminin ikinci yarısında Ortadoğu iç savaşlarla çalkalanmaya başladı. Emevi önderleri aleyhindeki çürüme ve dine aykırı hareket suçlamaları, Hz. Muhammed'in soyundan gelen Abbasilerin hilafet üzerindeki iddialarını güçlendirdi ve 750 yılında Abu al-Abbas Emevileri devirerek Abbasi hanedanlığını kurdu; başkenti Bağdat'a taşıdı. Emeviler ise bir süre İspanya'daki Endülüs Emevi devleti ile varlıklarını sürdürdüler.
Abbasi dönemi İslam uygarlığının gerçek dünya üstünlüğünü her yönüyle vurgular. Dört temel uygarlığın başarılı bir bileşimi ve belki de en üst noktası olarak değerlendirilebilir. Arapların dil, din ve hukuk; Greklerin bilim ve rasyonel düşünce; Hintlilerin matematik ve astron... (Devam)
ABDÜLHAMİD İLE ÖZDEŞLEŞEN BİR POLİTİKA:PANİSLAMİZM
İkinci Abdülhamid politikasını kendinden önceki Tanzimat politikasından ayıran en önemli unsurların başında panislamizm gösterilmektedir.Mevcut şartlarda artık batının desteği kaybedilmişti.Onların desteğini sağlamak için yapılan reformlar sonuç vermemiş,
kaybedilen topraklarla nüfustaki dağılımın müslümanlar lehine değişimi ve Abdülhamid'in dindar kişiliği devlette İslama yönelik faaliyetlere dönülmesine sebep olmuştu.Ortada her geçen gün farklı unsurları nedeni ile dağılmakta olan bir devlet vardı.Milliyetçilik akımları,
dinsel ve etnik farklılıklar devletten kopuşu oluştururken, devletin eski tebaaları, Avrupalı güçlerin elinde Osmanlıya karşı bir silah haline gelebiliyordu.Bunu önlemeye yönelik politikalar Panosmanlıcılık adı altında toplanabilir.Ancak bu politikanın başarısızlığı Abdülhamid dönemine gelindiğinde kabul edilmeye başl... (Devam)
tarihte bugün, tarihte bugün ne oldu, tarihte bugün 21 temmuz, 21 temmuz tarihte bugün, tarihte bugün doğanlar, tarihte bugün ölenler, tarihte bugün doğan ve ölenler, 21 temmuz doğan ve ölenler
21 Temmuz, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 202. (Artık yıllarda 203.) günüdür. Yıl sonuna 163 gün vardır.
~~~ 21 Temmuz Tarihinde Yaşanan Olaylar ~~~
365 ' 8.0 Richter ölçeğindeki bir depremin tetiklediği tsunami Mısır'ın İskenderiye kentini yerle bir etti. Kentte 5.000, çevresinde de 45,000 kişi hayatını kaybetti.
1446 ' Lidköping, İsveç'te bir kent konumuna alındı.
1718 ' Osmanlı Devleti ile Avusturya ve Venedik Cumhuriyeti arasında Pasarofça Antlaşması imzalandı.
1774 ' Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı
1798 ' Napolyon'un Fransızlara Kahire yolunu açan "Piramitler Savaşı".
Doğu Türkistan'ın güneyinde yer alan Kaşgar, Hoten, Yar-kent, Aksu, Kuça ve Üç-Turfan Altı Şehir diye anılmaktadır. Doğu Türkistan Asya'nın tam ortasında olması sebebiyle stratejik bir öneme sahiptir. Çin özellikle ağır harp sanayiini bu bölgeye kurarak, batından gelebilecek tehlikelere kaşı önlem almayı planlamaktadır. Araştırmalara göre Doğu Türkistan'ın kömür rezervi 1 trilyon 50 milyar tondur. Doğu Türkistan'da 66 altın yatağı mevcuttur. Doğu Türkistan'ın güneyindeki Tarım Havzasındaki petrol yataklarındaki rezerv 18 milyar ton olarak tespit edilmiştir.
XVI yy. da DOĞU TÜRKİSTAN'DA SİYASİ VE ASKERİ FAALİYETLER
Doğu Türkistan'ın Coğrafyası ve Türk Dünyasındaki Yeri ve Önemi
Türk Dünyası'nın muayyen toprakları 10.496.076 kilometre kareden ibarettir. Bunlardan Doğu Türkistan 1.828.418 kilometre kare büyüklüğündedir. Bu Türk yurdu, dünya Türklerinin en eski t... (Devam)
İndus Vadisi Uygarlığı, ya da Harappa Uygarlığı, İndus vadisinin bel kemiğini oluşturduğu çok geniş bir bölgeye yayılmış, Güney Asya'daki en eski kent uygarlığıdır. İÖ 3.300 yılları dolaylarında bir kent uygarlığı şeklini aldığı kabul edilmektedir. Uygarlığa ilişkin ilk arkeolojik buluntular, 1921 yılında Pakistan'ın Pencap eyaletinde Harappa ve 1922 yılında Sind eyaletindeki Mohenco-daro antik yerleşimlerinde bulunmuştur.
Bu iki kentin dışında yüzün üstünde kent, kasaba ve köyde hüküm sürdüğü bilinen İndus Uygarlığı'nın 250-500 kadar karakterden oluştuğu sanılan yazı dili henüz çözülememiştir.
İndus Irmağı'nın verimli ovalarında taşkınları önleyecek, daha verimli tarım yapılmasını sağlayacak teknikleri geliştiren uygarlık, İndus Vadisi boyunca yayılmıştır. Ağırlıklı olarak buğday, arpa, bezelye, pamuk ve susam tarımı yapılmaktadır ve kedi, köpek, sığır, kümes hayvanları, m... (Devam)
Kuzey Amerika Halkının Ayırıcı Özellikleri, Amerika Halkının Ayırıcı Özellikleri, Amerika Halkının Özellikleri, Kuzey Amerika Halkının Özellikleri, Kuzey Amerika Toplumunun Özellikleri, Amerika Halkı Özellikleri
2. Kuzey Amerika Halkının Ayırıcı Özellikleri Kuzey Amerika'daki İngiliz kolonileri, Avrupa tipi toplumun yepyeni topraklar üzerinde ve benzersiz koşullarda örgütlenmesidir.
Amerikan bağımsızlık mücadelesi, gerçekte İngilizlerin yenidünyaya getirdikleri ilkelere dayanılarak yürütülmüştür. Kuzey Amerika kolonileri feodal ve mutlakıyetçi bir biçimde değil, liberal bir temele dayanılarak sömürge haline getirilmişlerdi. Kuzey Amerika'ya göç edenler, bu kıtanın güneyine göç edenler gibi, altın ve elmas bularak zengin olup ülkelerine dönmek hırsıyla değil, dinsel baskından, işsizlik ve yoksulluktan kurtulmak, kendilerine özgürce yaşayacakları yepyeni bir ortam yaratmak umuduyla göç etmişlerdi. Daha g... (Devam)
İskit Asur İlişkileri, İskit Asur ilişkileri hakkında bilgi, İskit Asur ilişkileri nasıldır, iskit asur ilişkileri hakkında bilgi
İskit-Asur İlişkileri: Kimmerlerin yurtlarını ellerinden alarak, onları takip eden İskitler Kafkaslar'ı aşarak, Urartu Devleti üzerinden Asur Devleti'nin kuzey sınırlarına kadar ulaşmıştır. Kimmerlerin hemen arkasından gelen İskitler Kimmerlerle birlikte Asur kaynaklarına geçmiştir.
Asarhaddon zamanında Asur Devleti'nin kuzey ve kuzeydoğu sınırları Kimmerler ve İskitlerin istilasına uğramıştır. Asarhaddon İskit hükümdarı Bartatua ile anlaşarak, kızını ona vermiştir. Bu Asur ve İskit dostluğu sonucunda Asur kralı Asarhaddon Hubaşna'ya (Konya Ereğlisi) kadar giderek, Kimmer başbuğu Teuşpa'yı ye müttefiki olan Hilakku Devleti'ni mağlup etmiştir.204 Bu arada İskitler de boş durmayarak, Kimmerleri batıya doğru sıkıştırmaya başlamıştır. Bunun sonucunda Kimmerler Anadolu'n... (Devam)
Hoysala İmparatorluğu 10. ve 14. yüzyıllar arasında, günümüz Hindistanı'nın Karnataka eyaletinin bulunduğu bölgede hüküm sürmüş olan bir Güney Hindistan imparatorluğudur. İmparatorluğun başkenti önce Belur sonra da Halebidu olmuştur.
Hoysala hükümdarları Batı Ghat sıradağlarının yüksek bir bölgesi olan Malnad'dan çıkmıştır. 12. yüzyılda hüküm süren Batı Çalukyalar ile Kalaçuri krallıkları arasındaki kanlı savaşlardan yararlanarak günümüz Karnataka bölgesinde ve günümüz Tamil Nadu eyaletinde Kaveri nehri deltasının kuzeyinde idareyi ele geçirdiler. 13. yüzyıla gelindiğinde Karnataka'nın tamamına yakın bir bölgeyi, Tamil Nadu'nun bazı kısımlarını ve Andra Pradeş'in batı bölümlerini yönetimleri altına aldılar.
Hoysala çağı, Güney Hindistan'da sanat, mimarlık ve dinin gelişimi açısından önemli bir dönemdir. İmparatorluk günümüzde asıl olarak tapınak mimarisiyle anılmaktadır. Karnataka ... (Devam)
B. ALMAN VE İTALYAN ULUSAL BİRLİKLERİ 1. Temeli 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Batı ve Orta Avrupa'da ulusal birliğini kuramamış ve merkezi bir hükümet biçimine sahip olamayan iki ülke kalmıştı: Almanya ve İtalya. Her iki ülke de, daha önce görüldüğü gibi, Avusturya - Macaristan İmparatorluğu ile Fransa'nın etki ve denetimi altındaydı. Alman ve İtalyan ulusal birliklerinin kuruluşu, iki devlet (Prusya ve Piyomente) ve iki devlet adamının (Otto von Bismarck ve Konto Camillo Cavour) eseri gibi görünürse de, birliklerin kuruluşunu yalnız askeri ve diplomatik olaylar olarak görmek, bu başarıların tarihi önemini gölgeler. Bu olaylar, aynı zamanda, Batı ve Orta Avrupa'da daha önce incelenen ekonomik ve toplumsal yaşamın değişen yapısının sonucudur.
19. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar Orta Avrupa'da toprak ve doğal kaynaklar, küçük toprak sahipliği biçimde doğrudan doğruya halka ait olmadığı gibi, toprağ... (Devam)
21 ağustos olayları, 21 ağustosta doğan ve ölen ünlüler, 21 ağustosta doğanlar, 21 ağustosta neler oldu, 21 ağustosta olaylar, 21 ağustosta ölenler, tarihte bugün 21 ağustos
21 Ağustos, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 233. (Artık yıllarda 234.) günüdür.
~ ~ ~ 21 Ağustos Tarihinde Yaşanan Olaylar ~ ~ ~
1680 ' Pueblo kızılderilileri İspanyollarca işgal edilmiş Santa Fe'yi (New Mexico) ele geçirdiler.
1878 ' Amerikan Barolar Birliği (ABA) kuruldu.
1888 ' William Seward Burroughs, ABD'de ilk başarılı toplama çıkarma makinesinin patentini aldı.
1911 ' Mona Lisa tablosu, Louvre Müzesi'nin bir çalışanı tarafından çalındı.
1915 ' İkinci Anafartalar Savaşı başladı.
1940 ' Sovyet Devrimi liderlerinden Leon Troçki Meksika'da öldürüldü.
1957 ' Semiorka adıyla bilinen, günümüzde halen kullanılan Sovyet füzesi R7'nin ilk başarılı uçuşu.
1959 ' ABD başkanı Dwight Eisenhower, Hawaii'yi ABD'nin ellinci ... (Devam)
Tarihçi nasıl olmalı' Tarihe nasıl yaklaşılmalı'; Bu sorulara verebileceğim çok net ve kısa bir cevabım var ama ondan önce biraz soruların etrafında dolaşalım. Tarihçi, yani bizim yaygınlaştırmaya çalıştığımız adıyla müverrih, tarihi olaylara bakışı ve yorumlaması nispetinde ufkunu genişletebilir ve varlığını anlamlandırabilir. Bu nedenle bir müverrihin nasıl olacağı üzerinde düşünürken sadece tarihten alınan konuya bakışı değil, müverrihin kendisine bakışını da tartışmış oluyoruz.
Tarihçi nasıl olmalı' Tarihe nasıl yaklaşılmalı' Bu sorulara verebileceğim çok net ve kısa bir cevabım var ama ondan önce biraz soruların etrafında dolaşalım.
Tarihçi, yani bizim yaygınlaştırmaya çalıştığımız adıyla müverrih, tarihi olaylara bakışı ve yorumlaması nispetinde ufkunu genişletebilir ve varlığını anlamlandırabilir. Bu nedenle bir müverrihin nasıl olacağı üzerinde düşünürken sadece ... (Devam)
Hun ' Çin Mücadelesi ve Sonuçları, Hun ' Çin mücadelesi, Hun ' Çin mücadelesinin sonuçları, Hun ' çin mücadeleleri hakkında bilgi
Hun-Çin Mücadelesi ve Sonuçları Hun ekonomisi büyük ölçüde hayvancılığa dayanıyordu. Tarım ve diğer ekonomik faaliyetler az denecek kadardı. Hayvanlardan elde ettikleri ürünler ise, Hunlara uzun süre geçinmeleri için yetmiyordu. Daha başka ürünlerle desteklenmesi gerekiyordu. Öte yandan, Çin ülkesi tarım ürünlerinin bolluğu ve çeşitliliği bakımından son derece geniş imkânlar sunmaktaydı. Bunu fark eden Hunlar, gözlerini Çin üzerine çevirdiler. Onlar, yaşayabilmek ve geçinebilmek için Çinlilerin birikmiş mallarını ve servetlerini ellerinden almak zorundaydılar. Böylece Hunlar, ekonomilerinin eksiğini, sık sık düzenledikleri akınlarla Çin'den temin etme yoluna gitmişlerdir. Üstelik, Çinlilerin kolay bir av oluşu, Hun Türklerini bu akınlara özendirmiş ve teşvik etmiştir.
Fransanın iç politikası, Fransanın 16. yüzyıl iç politikası, Fransanın 17. yüzyıl iç politikası, Fransanın yükselmesi güç dengesi ve iç politikası
aa) İç Politika: 14. Louis 1643'te beş yaşındayken Fransız tahtına çıktı. Önceleri yönetim, kral naibi Kardinal Mazarin'deydi. 1661'de 23 yaşındayken memleketin yönetimini eline aldı vee 1715'te ölene kadar tam 72 yıl iktidarda kaldı. Modern tarihin en uzun süreyle iktidarda kalan monarkıdır ve Richlieu'nun başarılarını devralarak, Fransa'yı Avrupa'nın en güçlü devleti yapmıştır. Bu, içerde mutlakıyet yönetimi ile mümkün oldu. 14. Louis, ortaçağa ait eski feodal özgürlüklerin ülkeye karışıklıktan başka bir şey getirmeyeceğini anladı. Daha Westphalia Barışı sırasında toprağa bağlı soylular, Kral Naibi Mazarin'e karşı ayaklanmışlar, bir ara Paris'te denetimi ele geçirmişler, Meclis'in (Etats-Genereaux) toplanmasını isteyerek, Fransa ile savaşmakta olan ... (Devam)
Türklerde denizcilik Selçuklular devrinde başladı. İstanbul'u ve Marmara adalarını kuşatmak için o zamanlar güçlü donanmalar kurmak ihtiyacı duyuldu. Gemlik'i fetheden Selçuklular buralarda tersâneler yapmaya başlayınca, Bizanslılar bu durumu kendileri için tehlike kabul ederek, denizden saldırıya girişerek kızakları yakıp yok ettiler. Marmara'da üstünlük sağlayamayan Selçuklular, İzmir'i fethederek güçlü deniz donanmaları kurdular. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad, Antalya ve civârını fethederek, Alâiye (Alanya)da tersaneler kurdu. Çaka Bey'in idâresindeki Türk donanması Midilli ve Sakız adalarını fethetti.
Selçuklulardan sonra Türklerin denize çıkışı Aydınoğullarından Umur Bey zamânında gerçekleşmiştir. Denizcilik alanında en büyük ilerleme Osmanlılar zamânında olmuştur. On altıncı yüzyılda dünyânın en güçlü denizci ülkesi Osmanlılardı. Hattâ Avrupa'nın birleşik donanm... (Devam)
Çözülmekte olan bir devlet sisteminin yerine bir yenisi doğarken ve bu arada esas olarak halkın gönüllü katılımına dayanan yeni bir askeri örgütlenme biçimlenirken geçmişin profesyonel kadroları dışında yeni askeri önderler ortaya çıkar. Henüz düzenli ordunun olmadığı veya varolan askeri kuvvetlerin bu tür bir örgütlenme modeline ulaşmadığı koşullarda ancak bir gerilla mücadelesinden söz edilebilir.
Daha önce askerlikle profesyonel bir ilişkisi olmamasına karşın doğal askeri yetenekleri ve cesaretleriyle sivrilerek gerillalara komuta eden bu yeni askeri önderlerin kaderi bir noktada yol ayrımına gelir; ya kendilerinin yönetimindeki birlikler düzenli birliklere dönüşerek yeni devletin askeri liderleri durumuna gelirler, ya kendi dışlarındaki bir takım odakların inisiyatifiyle örgütlenmesini tamaml... (Devam)
Kuruluşunun 90. Yıldönümünde Kuvayı Milliye. Kuvayı Milliye, Türk Kurtuluş Savaşı'nı yürüten ulusal direniş kuvvetlerine verilen isimdir. Milli Mücadele döneminde düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratan, gerilla hizmetinde bulunan ve düzenli ordunun kurulmasına zemin hazırlayan milis kuvvetlerin genel adıdır. 'Kuvva' kelimesi Arapça 'güç' anlamına gelmektedir. 'Kuvayı Milliye terimi de 'ulusal güçler' olarak tanımlanır. Çeşitli kaynaklarda Kuvayı Milliye tanımları şöyle belirtilmiştir:
KUVAYI MİLLİYE
Kuvayı Milliye, Türk Kurtuluş Savaşı'nı yürüten ulusal direniş kuvvetlerine verilen isimdir. Milli Mücadele döneminde düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratan, gerilla hizmetinde bulunan ve düzenli ordunun kurulmasına zemin hazırlayan milis kuvvetlerin genel adıdır.
'Kuvva' kelimesi Arapça 'güç' anlamına gelmektedir. 'Kuvayı Milliye terimi de 'ulusal güçler' olarak tanımlanır. Çeşitli ka... (Devam)
Rönesans, Rönesans Nedir, Rönesans nerede başlamıştır, Rönesans nerde başlamıştır, Rönesans ne zaman başlamıştır. Rönesansı kim başlattı, Rönesans sanatçıları, rönesans hangi devlet, ülkede çıkmıştır
d. Rönesans 11. yüzyıldan Osmanlıların denizlere tam anlamıyla açıldığı 15. yüzyılın sonlarına kadar Akdeniz sularına İtalyan yarımadası egemendi. Hatta 3. Haçlı seferlerinden sonra (1189 - 1192) İtalyan savaş ve ticaret gemileri Karadeniz'e kadar sığınmayı başarmışlardı. Başta Venedik ve Ceneviz olmak üzere, İtalyan kent-devletlerinin refahı, deniz üstünlüğünün güvencesinde, büyük ölçüde Doğu Akdeniz'le ticarete bağlıydı. Eğer bu ticaretin yarattığı ekonomik dürtü ve entelektüel uyarıcı olmasıydı İtalya'da adına "Rönesans" denen ve İtalyan kent-devlet kültürünün çiçek açması olarak tanımlanabilecek uyanış çağı pek mümkün olamazdı. İster Müslüman olsun ister Ortodoks, D... (Devam)
21 Nisan 1500 yılında Portekizli bir gemici olan Pedro Alveras Cabrol, Hindistan'a gidiyorum zannıyla Güney Amerika'ya ayak bastı ve ülkeyi Portekiz kralı adına zaptettiğini ilan etti. 1530 yıllarında Martin Alfonso de Sousa liderliğindeki bir keşif gezisi esnasında, stratejik noktalar olan yerlere, Rio de Janerio ile bir yıl sonra da bugünkü Santos şehrinin banliyosü olan Sao Vicente şehirlerini kurdular.
Piratiningo şehri de, 1532 yılında Sao Vicente yakınlarında yüksek bir bögede kuruldu. Portekizlerin İspanya hakimiyetine girdiği 1580'den 1640 tarihine kadar Brezilya bir İspanya sömürgesi oldu. 1640'ta Portekizliler Brezilya'yı tekrar ele geçirdiler. Hükumet merkezi 1763'te Salvador'dan Rio de Janerio'ya taşındı. Zira burası coğrafi ve stratejik bakımdan merkez olmaya daha uygundu.
1698 yılında Sao Paulo'da bol miktarda altın bulundu. Daha sonra iç kesimlere Amazon havzasına yapılan keşif gezileri sonucu altından başka madenle... (Devam)
11. yüzyılda Türklerin siyasi egemenliği, Türklerin siyasi egemenliği, 11. yüzyılda Türk egemenliği, 11. yüzyılda türk dönemi, Oral Sander Siyahi Tarih,
a. Türklerin Siyasal Egemenliği (1000 - 1200) 1000'li yıllara gelindiğinde (13. ya da 14. yüzyıl) Avrasya steplerinde canlı bir yaşam hüküm sürmekteydi. Bu tarihte, kavim üstüne kavim, daha iyi otlaklar bulmak amacıyla batı yönünde hareketlendiler. Önce Hint-Avrupalılar, sonra Türkler ve en sonunda Moğollar batıya göç ettiler. 10. yüzyılda Türklerin Orta Asya'dan güney ve batıya doğru genişlemeleri sonucu, yerleşik tarımcılarla göçebeler arasındaki dengede bir kayma oldu.
İran'dan başlayarak Ortadoğu'ya giden Türkler, Türk dilinin Aral gölü ile Hazar denizinin güneyine kadar yayılmasını sağladılar. Bu Türkler İslami dinini kabul edip, onun bazı davranış kalıplarını benimsemekle birlikte, İslam dünyasında benliklerini yitirmediler. Askeri yeteneklerinin gu... (Devam)
Waterloo Muharebesi Waterloo Muharebesi 18 Haziran 1815 tarihinde, Fransa İmparatoru Napolyon'un son savaşıdır. Savaş İngiltere-Almanya ittifak güçleriyle Fransa arasında geçmiştir.
Savaşta İngilizlere Dük Wellington, Prusyalılara ise Gebhard von Blücher komuta etmiştir. Müttefikler, Fransa'nın kuzeydoğusuna doğru saldırmayı düşünürken Napolyon onlara Belçika'da bir engelleyici saldırıda bulunmuş, sonrasında bu Waterloo Savaşı'na dönüşmüştür.
Öncelikle İngiliz ordusuyla karşılaşan Napolyon, üstün görünürken süvari birliklerinin yanlış bir manevrayla hemen hemen savaşı İngilizlerin lehine çevirmiş, en sonra Prusyalıların yetişmesi Fransızların yenilgisini bozguna dönüştürmüş ve savaş hemen hemen tüm Fransız ordusunun imhası ya da esaretiyle sonuçlanmıştır.
Savaş, Belçika'nın Brüksel şehrinin 12 km ve Waterloo kasabasının 2 km uzağında gerçekleşti.
Kalaçlar Akhunlar zamanında devlet kurdukları bölgelerdeki topluluk Türk diye belirtilmektedir. Fakat bunların hangi kabilelerden teşekkül ettiği yakın zamana kadar pek bilinmiyordu. Taberi, Belâzuri, İslam coğrafyacıları, Akhun Devleti yıkıldıktan sonra "Haytal veya Habtal"lardan bahsetmektedirler. X. yy.'ın tanınmış doğu dünyası yazarlarından ve ilim adamlarından Muhammed b. Ahmed b. Yusuf el-Kâtip el Harezmi (öl. 997) Mefatih el-Ulum'u yazmıştır. Bu eserde Akhun tarihi içinde önemli bilgiler vardır.
Eserde, Akhunlar "Heyatıla" diye yazılmaktadır. Bir zamanlar büyük bir siyasi kuruluşu temsil etmişlerdir. Onlardan kalan kabileler ise Etrak, Kencineler ve Halaçlardır.
Toharistan, Sicistan, Huttal, Afganistan ve Kuzey Batı Hindistan'da Türklerin yayılmış olduğu biliniyor. Büyük bir kısmı Batı Göktürklerin Tebaası olmuştur. Kencineler de bu gruba girmektedirler. İslam kaynaklarında en çok bahsedilen Kalaçlar... (Devam)
Uygurlarda Diğer Kağanlar ve Devletin Güçlenmesi Kağan olduğunda henüz 16-17 yaşlarında bulunan A-ch'o (Feng-ch'eng) Kağan, devlet idaresinde kontrolü sağlayacak durumda değildi. O sırada Tibet seferinde bulunan Başbakan Hsie Yü chia-ssu'nun (İl Ögesi) dönüşünde ondan çok çekinmiş; kendisinin genç tecrübesiz olduğunu söyleyip onu takdir ederek durumunu rahatlatmıştır. Takip eden yıllarda Çinlilerle iyi ilişkiler kurulmuş, Tibet üzerine seferler küçüklü büyüklü devam etmiştir. Nihayet Ling-chou'da Tibetliler ağır bir bozguna uğratıldılar.
795 yılında adı geçen Kağan yerine oğul bırakmadan ölünce yerine Yaglakar kabilesinden olmayıp Hsie-tie kabilesinden gelen evlatlık olduğu anlaşılan kişi Ay Tengri'de Ülüg Bulmış Alp Ulug Bilge unvanıyla kağanlığa devlet adamları tarafından getirildi. Yeni kağan ilk iş olarak Karluk isyanını bastırdı. Daha sonra Tibetlileri bozguna uğrattı ve kuzeydeki Kırgız... (Devam)