Amerika'nın 1492'de keşfinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, bu kıtada toprak sahibi oldular. İngilizler, Amerika'daki topraklarını genişlettikten sonra İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler yerleştirerek koloniler kurdu. 18. yüzyıl ortalarında, bu kolonilerin sayısı 13'e yükseldi. Koloniler, ABD'nin temelini oluşturmuştur.
İngilizlere bağlı olan koloniler, İngiliz Kralı'nın tayin ettiği bir vali tarafından yönetiliyor ve bir de meclisleri bulunuyordu. Amerika'da yaşayan bu insanların İngiltere'nin özgür vatandaşlarından farkı yoktu. 1756-1763 yılları arasında İngiltere'nin Avusturya, Fransa ve Rusya ittifakıyla yaptığı savaşlar (Yedi Yıl Savaşları), İngiltere'nin maliyesinin bozulmasına neden olmuştur.
İngiltere'nin mali durumunu iyileştirmek amacıyla yeni vergiler koyması, Amerika'daki kolonilerin tepkisiyle karşılaştı. 1774'te toplanan 1. Filedelfiya Kongresi'nde ... (Devam)
Afganistan Devleti, Afganların bölgedeki diğer topluluklar üzerinde üstünlük kazanmaları ile 18. asırda kurulmuştur. Dil ve ırk birliği bulunmayan bu ülkede, siyasi birlikte yoktur. Bugün yaklaşık 25 milyon insanın yaşadığı Afganistan’ın toprak büyüklüğü, 657.500 km2‘lik bir yüzölçüme sahiptir. Afganistan; kuzeyinde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan ile; doğusunda Çin Türkistan’ı (Doğu Türkistan), Keşmir ve Pakistan ile; güneyinde Pakistan ve batısında ise, İran ile komşudur.
Afganistan’ın coğrafi yapısı; genellikle üzerinde sıra dağların bulunduğu yaylalardan ve yer yer de ovalardan oluşmaktadır. Bir ziraat ve tarım ülkesi olan Afganistan’da kuraklığın yaygın olması ve elverişsiz tabii şartlardan ötürü toprakların ancak onda biri kullanılabilmektedir. Coğrafi şartları çerçevesinde idari olarak da Afganistan, bazı bölümlere ayrılmıştır. Bunlar; Kabil, Kandehar, Herat, Hezari... (Devam)
Arabistan tarihi, ilk yaratılmış insan ve ilk peygamber Hazret-i dem ile Arabistan toprakları üzerinde Hazret-i dem'den sonra birçok peygamber geldi. Bunlardan Hazret-i Nuh, insanlığın ikinci babasıdır. Araplar, Hazret-i Nuh'un üç oğlundan biri olan "Sam"dan türemişlerdir. Bu yüzden ülke toprakları üzerinde ilk yaşayanlara "Samiler" adı verilir.
Samiler'den sonra gelenlere, Arab-ı aribe dendi. Himyer, Gassan ve Hire gibi bir takım devletler kuruldu. Eski Araplarla, yeni gelenlerin karışması neticesi, Arab-ı müsta'ribe meydana geldi. İslamiyet'ten evvel, Araplar çeşitli kabileler halinde yaşarlardı. Bunların en şereflisi Kureyş, bunun içerisinden de Haşimi kolu sayılıyordu. Hazret-i Muhammed, bu koldan gelmekteydi ve 610 yılında İslam dinini tebliğe başladı. 630 yılında Mekke fethedildi.
Hazret-i Muhammed 632 yılında vefat edince Dört Halife (632-661) devri başladı. Bahreyn, Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Afrika, Kafkasya ve ... (Devam)
Amerika kıtası keşfedildikten sonra Avrupa devletleri hızla bu kıtada koloniler kurmaya başladılar. 1536’da Arjantin’e gelen İspanyollar bugün Buenos Aires olarak bilinen yerde ilk koloniyi kurdular. Fakat şehre yerleşme ancak on sekizinci yüzyılda oldu. Arjantin 1776’ya kadar İspanya’ya bağlı Peru Genel Valiliğince idare edildi. Bu seneden sonra La Plata Genel Valiliği kuruldu ve Buenos Aires genel valiliğin başkenti oldu.
1806’da Buenos Aires’in İngilizler tarafından kısa bir müddet işgal edilmesi, Arjantin’in istiklal mücadelesi için bir başlangıç olmuştur. 1808’de Napoleon’un İspanya’ya girmesi bağımsızlık mücadelesini hızlandırdı. Ülke 1812’ye doğru istiklalini kazandıysa da, 1816 yılına kadar müstakil bir devlet olduğu resmen ilan edilmedi. İstiklal hareketinin baş lideri ve kahramanı, Şili’nin de kurtarılması için öncelikle sorumlu bir kimse olan General Jose de San Martin’dir.
Arnavut halkı, M.Ö. 2000 yıllarında Balkan Yarımadasına yerleşen İlliryalıların torunlarıdır. İllirya M.Ö. 167 yılında Romalılar tarafından zaptedildi ve 500 yıl Romalılar tarafından yönetildi. Ancak bu bölgenin iç kısımlarında yaşayan İlliryalılar, Romalıların baskılarına uzun müddet karşı koydular. İşte bunlar, Roma İmparatorluğunun 395'te parçalanmasından sonra Arnavutluk ve Arnavut adlarını aldılar ve Doğu Roma İmparatorluğunun bir parçası oldular.
1468 yılında Osmanlılar Arnavutluk'u zaptettiler ve uzun müddet burayı idareleri altında bulundurdular. Osmanlı Devletinin adil idaresinden mennun olan Arnavutlar kendi istekleri ile 17. yüzyılda İslamiyeti kabul ettiler. Dini yaymak için gayret gösterdiler. Osmanlılar burada askeri teşkilat kurdular ve süvari birlikleri teşkil ettiler. Arnavutlar zamanla kendi kültürlerini bırakarak Osmanlı kültürünü benimsediler.
1912'de Osmanlı idaresinden ayrıldılar. ... (Devam)
Azerbaycan, tarih sahnesinde M.Ö. 6. asırdan itibaren görülmeye başlar. Jeopolitik durumu itibariyle, devamlı istilalara uğramış ve çeşitli devletlerin hakimiyeti altında kalmıştır. Bu bölgede kurulan ilk devlet, Ahameni Komutanı Sahrap Atropates'in temellerini attığı krallıktır. Atropates Krallığının ismi zamanla değişikliklere uğramış, Sasanilerce Azurbeycan, Süryanilerce Azerbaigan olarak isimlendirilmiştir. Türkler ve İranlılar ise bölgeye Azerbaycan ismi vermişlerdir.
Atropetes Krallığından sonra bölgeye sırasıyla Selevkoslular, Ermeniler, Romalılar ve Sasaniler hakim olmuşlardır. Türklerin buraya esaslı yerleşmeleri M.S. 4. ve 5. asırlarda olmuştur. Daha sonra Sasani Hükümdarı Nuşirevan bölgeye İranlıları yerleştirme politikasını takip etmiştir. Yedinci asırdan itibaren büyümeye başlayan İslam devleti Azerbaycan'ı fethe başladı. Bu fetih hareketi, 643'te bölge tamamen Müslümanların hakimiyeti altına g... (Devam)
Belçika'ya ilk yerleşenler Belgealar olup, 5. asra kadar Roma İmparatorluğunun idaresi altındaydılar. Beşinci asırda ise Frankların istilasına maruz kaldılar. Daha sonra ülke Charles (Şarlken)in Batı imparatorluğuna dahil oldu. 1477'den sonra, Şarlken'in yeğeni Maximilian'ın eline geçti. Bundan sonra 300 sene kadar Belçika yabancılar tarafından idare edildi.
1713'te Avusturya İmparatorluğunun eline geçti ve "Avusturya Hollandası" diye anıldı. Fransa 1813'te Belçika'yı işgal etti. 1815'te Napolyon yenilince, Belçika Hollandalıların idaresine girdi. 1830'da Belçikalılar birleşerek Fransa ve İngiltere'nin garantisi altında bağımsız bir devlet kurdular. 4 Haziran 1831 tarihinde bir krallık haline gelen Belçika, Afrika'da sömürgecilik hareketlerinde de bulundu.
Sömürgelerinden en son Kongo, 3 Haziran 1960'da bağımsızlığını kazandı. Belçika, Birinci ve İkinci Dünya Savaşına iştirak etmiş olup her iki savaşta da Almanya tar... (Devam)
Bosna-Hersek'in bilinen tarihi, Hint-Avrupa menşeli İlliryalılarla başlar. Bölge Romalılar tarafından ele geçirilince, Panoonia eyaletinin İllyricum bölümüne bağlandı. Slavlar bölgeye M.S. 7. asırda gelmeye başladılar. 961'den sonra Bosna, Sırbistan'ın diğer bölümlerinden ayrıldı. Bağımsız siyasi ve coğrafi bir birim olarak kabul edildi.
Bölgeye ilk Türk akınları 1386 senesinde başladı. Bu sırada Bosna tahtında Beşinci Tvartko bulunuyordu. Kosova Savaşında Sırpların mağlubiyeti ve ardından Üsküp'ün fethi Bosna'nın durumunda önemli değişikliklere sebep oldu. Son kral Stefan Tomeseviç Bosna'da yaşayan kalabalık Bogomil mezhebine bağlı olanlara Papanın isteği doğrultusunda adil davranmayınca, Fatih Sultan Mehmed Han bölgeyi rahatlıkla Osmanlı topraklarına dahil etti.
Slav, Hırvat ve Avar karışımı olan Boşnaklar 10. asırda Bogomil mezhebine bağlıydılar. Teslisi ve Hazret-i İsa'nın tanrının oğlu olduğunu k... (Devam)
21 Nisan 1500 yılında Portekizli bir gemici olan Pedro Alveras Cabrol, Hindistan'a gidiyorum zannıyla Güney Amerika'ya ayak bastı ve ülkeyi Portekiz kralı adına zaptettiğini ilan etti. 1530 yıllarında Martin Alfonso de Sousa liderliğindeki bir keşif gezisi esnasında, stratejik noktalar olan yerlere, Rio de Janerio ile bir yıl sonra da bugünkü Santos şehrinin banliyosü olan Sao Vicente şehirlerini kurdular.
Piratiningo şehri de, 1532 yılında Sao Vicente yakınlarında yüksek bir bögede kuruldu. Portekizlerin İspanya hakimiyetine girdiği 1580'den 1640 tarihine kadar Brezilya bir İspanya sömürgesi oldu. 1640'ta Portekizliler Brezilya'yı tekrar ele geçirdiler. Hükumet merkezi 1763'te Salvador'dan Rio de Janerio'ya taşındı. Zira burası coğrafi ve stratejik bakımdan merkez olmaya daha uygundu.
1698 yılında Sao Paulo'da bol miktarda altın bulundu. Daha sonra iç kesimlere Amazon havzasına yapılan keşif gezileri sonucu altından başka madenle... (Devam)
Bugünkü Bulgaristan topraklarına, M.Ö. 30'larda Traklar denilen bir kavim, bir süre sonra da Romalılar hakim olmuştur. Altıncı yüzyılda İslavlar her tarafı yakıp yıkarak hakimiyeti ele geçirmişlerdir. M.S. 680 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinden Bulgar Türklerinin gelmesi ile Bulgar tarihi başlamıştır.
On-Oğuz grubundan olduğu bilinen bu Türklerin aynı zamanda Yukarı Tuna kıyıları ile birlikte Volga ve Kama vadilerini de idaresi altına alarak Büyük Bulgaristan adıyla 14. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu arada 11. yüzyıla kadar devam eden Birinci Bulgar Krallığı yıkılarak Peçenek, Guz ve Kumanlar (Kıpçak)vasıtasıyla İkinci Bulgar Krallığı kurulmuş, 1241 senesinde Moğol istilasına uğramıştı.
Miladi 1331-1371 yıllarında Kral İvan Aleksandr zamanında Sırpların Balkanlarda üstünlük kurmasıyla zayıflamış, Osmanlı Hükümdarı Birinci Murad Han zamanında (1326-1389) Bulgaristan toprakları zapte... (Devam)
Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir. M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticaretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgal edilmiş olan Cezayir’de halk, bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir.
İslamiyeti yaymak için dünyanın her tarafına dağılan Müslümanlar 7. asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebu Serh tarafından burası fethedilmiştir. Cezayir halkı İslamiyeti kabul etmiş, İslam devletinin hakim olduğu zamanlarda İslamiyet'in sayesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslam kültür, medeniyet ve adetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhafaza etmişlerdir.
On altıncı asırda Oruç ve Hızır (Barbaros Hayreddin Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezayir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hal... (Devam)
Eski devirlere ait yapılan araştırmalar Çin hakkında devamlı yeni bilgiler vermektedir. Ülkeyi yöneten ilk hanedan olarak Hya ve Şang sülaleleri bilinmektedir. Hya sülalesi hakkında bilinen tek bilgi hükümdarların isimleridir. Şang sülalesinin, yapılan araştırmalar neticesinde yaklaşık olarak M.Ö. 1450-1050 seneleri arasında Çin ovalarına hakim oldukları bilinmektedir.
M.Ö. 1050-220 yılları arasında değişik çeşitli uygulamalarla Çov Sülalesi yönetmiştir. Şang Sülalesini yıkarak başa geçen Çov Sülalesi, M.Ö. 1050-771 seneleri arasında feodal bir idare kurdular. Ülkede, feodal devletler bağımsız devletler halinde gelişmeye başladı. Bu durum hükümdarın gücünün azalmasına ve feodal devletler arasında savaşa sebep oldu. Batıdan gelenTürk ve Moğollar, ülkenin büyük bir kısmını fethettiler. Batı milletlerinin eline düşmüş olan topraklarından büyük bir kısmını Çin beyi Tsin, geri aldı. Böylelikle devleti ... (Devam)
Bilinen en eski tarihi M.S. 800 yıllarında Vikingler zamanıdır. Fakat günümüzde Avrupa müzelerinde bulunan en eski tarihi eşyalar burada yapılan kazılarda elde edilmiştir. 9-11. asırlarda burada bulunan Vikingler ilk Danimarka Krallığını kurmuşlardır. Danimarka tarihinde İngiltere'yle yapılan sürekli savaşlar önemli yer tutar. Danimarka Krallığı İngiltere'ye yaptığı devamlı akınlar neticesinde 1013 senesinde İngiltere'yi ele geçirdi.
İngiltere ile birlikte Norveç'i de Danimarka'yla birleştirerek büyük bir krallık kurdu. 1042 senesinde çıkan karışıklıklarda İngiltere bağımsızlığını kazandı. 1397'de iç karışıklıklarda Norveç'le birlikte İsveç de Danimarka'ya bağlandı. Yapılan savaşlar sonunda 1645'te Danimarka bugünkü durumunu aldı.
1848'de yapılan değişiklikle meşruti bir idare kabul edildi. Birinci Dünya Savaşında tarafsız kalan ülke, İkinci Dünya Savaşında de tarafsızlığını ilan etmesine ra... (Devam)
Endonezya’nın tarihi hakkında bilinen en eski bilgiler, 4-5 bin yıl kadar önce, Malaysia’dan halkın gelip yerleştikleri hakkındadır. Eski çağlardan beri ülkenin üzerinde bulunduğu adaların deniz ticaretinde ehemmiyeti çok büyük olmuştur. Bu sebepten, halk genellikle denizci veya tüccardı. Tarih çağlarında ülke, Çin, Hindistan, İran ve Bizans İmparatorluğunun deniz ticaret yolu idi. Halen bu özelliğini muhafaza etmektedir.
Eski çağlarda ticaret gemileri buraya uğrar, baharat, reçine ve değerli kereste alırlardı. Ticaretteki bu ehemmiyeti sebepiyle, dünyanın çeşitli yerlerinden Endonezya’ya gelip yerleşen insanlar ülkede yeni fikir ve geleneklerin yerleşmesine sebep olmuşlardı. Miladın ilk yıllarına kadar halk aşiretler halinde yaşıyorlardı. Bu zamanda artan Hint tesiri neticesinde halk arasında Allahü tealanın emrettiği hakiki yol olmayan, putperestlik, Budizm ve Hindu dinleri yayıldı.
Yapılan araştırmalar, çok eski çağlardan beri Fas’ta insanların yaşadığını göstermiştir. Mağaralarda ve arkeolojik kazılarda bulunan çeşitli eşya ve taşlar üzerine çizilmiş olan resimler, bu iddianın delilleridir. M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Berberiler ülkeye gelerek yerleşmişlerdir.
Daha sonraları M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren de Akdeniz’in denizci ve deniz ticaretinin önde gelenlerinden Fenikeliler, Fas’a gelerek burada ticari koloniler kurmuşlardır. İlerleyen tarih çağlarında gelişen devletlerden Kartacalılar Fenikelileri, Romalılar ise Kartacalıları yapılan savaşlar sonucunda yenerek, ülkeye hakim olmuşlardır.
Miladın ilk yüzyılında İspanya’dan gelen Vandallar zayıflayan Romalıları yenerek ülke üzerinde yeni bir hakimiyet tesis etmişlerdi. Yedinci yüzyıldan itibaren İslamiyeti bütün dünyaya yaymaya çalışan Müslüman Araplar, o zamanın şartlarında sadece cihad, yani Allahü tealanın dinini yay... (Devam)
Kudüs merkezli Filistin, İ.Ö. 2000'de Arap, İ.Ö. 1800'de Hitit, İ.Ö. 1286'da Mısır hakimiyetine girdi ve takiben Hz. Musa öncülüğündeki İsrailoğulları buraya yerleştiler. Hz. Davud ve Hz. Süleyman'ın yönetimlerine sahne olan bölgede, sürgünler ve işgallerle dolu yıllardan sonra İ.Ö. 64'te Roma egemenliği başladı. Bu dönemde 30 yıllarına kadar Hz. İsa ortaya çıktı.
395'te Bizanslılara geçen Filistin, 637 yıllarını takiben tümüyle İslam hakimiyetine girdi. Sırayla Emeviler, Abbasiler, Fatımiler ve Selçuklular dönemlerini geçirdi ve 1516'da Osmanlı toprağı oldu. 400 yıllık Osmanlı hakimiyetinde bölge Kudüs, Gazze ve Nablus sancaklarına ayrıldı. Ancak, Yahudilerin Filistin hayali tarihin hiçbir döneminde sönmedi.
1896'dan sonra aslen gazeteci olan Theodor Herzl'in önderliği altında, dünyaya yayılan Yahudilerin tekrar Filistin'de toplanıp bir devlet kurması için çalışmalara başlandı. Herzl, 21-31 Ağustos 18... (Devam)
On beşinci asır öncesinde Avrupalılar için meçhul olan ülke, 1488’de Bartholomeu Dias’ın Ümit Burnunu geçmesi ile tanındı. Avrupalılar için yeni bir Hindistan yolu olan Ümit Burnu, stratejik bir önem kazandı. Güney Afrika hakkında tarihi bilgiler bu tarihten sonra başlar.
Avrupa ile Hindistan arasında seferler yapan İspanyol, Hollandalı, Portekizli ve İngiliz gemiciler için Güney Afrika sahilleri bir uğrak noktası olmuştur. Hollandalı, Jan Von Riebeek isimli bir doktor, 1652 senesinde çalışmakta olduğu Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi adına Güney Afrika sahilerindeki şimdiki Cape Town şehrinin bulunduğu Tavola Körfezinde, ticaret gemileri için depo ve levazım istasyonu kurdu.
On yedinci yüzyılın ortasında kurulan bu ticari üs aynı yüzyılın sonlarında koloni (sömürge) haline getirildi. Bu ülke topraklarını sömürge yapmak isteyen İngilizler, Fransızların bölgeyi işgal etmelerini engellemek perdesi arkasında, böl... (Devam)
Kore tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar uzanır. Çin’in eline geçtikten sonra, Budizm ve Çinlilerin etkisinde kaldı. Daha sonraları 7. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar değişik hanedanların idaresi altında bağımsız olarak yaşadı. 1910 yılında Japonlar Kore’yi işgal ederek koloni haline getirdiler. Bu durum, 1945 yılına kadar sürdü. İkinci Dünya Savaşında Japonya’nın yenilmesinden sonra Güney Kore’yi ABD, Kuzey Kore’yi de Rusya işgal etti. Böylelikle kuzeyde komünist rejim, güneyde demokratik rejim kurulmuş oldu.
25 Haziran 1950’de Rus subaylarının kumandasındaki Kuzey Kore birlikleri, yarımadanın tamamına komünizmi kabul ettirmek için Güney Kore’ye saldırıp istila etti. Bunun üzerine BM., Güney Kore’nin kurtarılmasına karar verdi. Bölgeye BM askerleri gönderildi. Bu orduya Türkiye, bir tugayla katıldı. İşgalci komünist birliklerin Güney Kore’den çıkarılması için Mehmetçik büyük başarı gösterdi.
Hindistan’ın tarihi hakkında bilgiler, Aryalardan başlamaktadır. Bundan önceki dönemler içindeki olaylar hakkında çok çeşitli ve kesin olmayan bilgiler mevcuttur. Dravitleri yenerek Hindistan’a yerleşen Aryalar, Yunan istilaları, İskender’in saldırıları, Asoka dönemi, Mouryo İmparatorluğu, Gupta Devri, Hunlar, Harşalar, Kuzey ve Güney Sülaleler Dönemi, Türk-Moğol Hakimiyeti, Arapların, Gaznelilerin, Babür Devletinin fetihleri, Avrupalıların yerleşmeleri ve bugünkü Hindistan’ın kurulması safhaları takib eder.
M.Ö. 2000 yıllarında Himalayaları aşarak gelen Aryalılar, Hindistan’da asırlarca sürecek bir hayat tarzının temelini attılar. Daha sonraları Maurya İmparatorluğu Hindistan’a hakim oldu. Bu imparatorluğun yıkılmasından sonra hakim olan Guptaların ülkedeki hakimiyetine Hun saldırıları son verdi. Bundan sonrası, ülkede kurulan prenslikler dönemi ve aralarında yaptıkları savaşlarla geçti.
Hırvatlar, günümüzde Ukrayna toprakları içinde bulunan Yuğni ve Dinyeper nehirleri arasında kalan Beyaz Hırvatistan'dan 6. yüzyılda göç ederek eski Roma illeri olan Pannonia ve Dalmaçya'ya yerleştiler. Dalmaçya'ya yerleşen Hırvat kabileleri Prens Trpimir idaresinde birleştiler. Yedinci asırda Katolikliği benimseyen Hırvatlar ile Ortadoks olan komşuları Sırplar arasında sürekli bir mücadele oldu. Bütün Hırvat topraklarına hakim olan Kral Tomislav 925 senesinde kendini Hırvatistan kralı ilan etti.
Tomislav Bulgarlar, Macarlar ve Bizanslılarla savaşmak mecburiyetinde kaldı. Hakimiyetini Bosna, kıyı şehirlerine ve adalara kadar genişletti. Kral Kreşimir zamanında Hırvatistan Bizans hakimiyetini kabul etti. Macaristan Kralı I. Ladislas 1091'de Hırvatistan'ın büyük bölümünü ele geçirdi. Son olarak seçilen Hırvat Kralı Petar Svacié, Macarlarla savaşırken 1097'de öldü. Macaristan Kralı Kalman 1102'de Biograd na Morida Hırvatist... (Devam)
On birinci yüzyılda Low Countries'te (bugünkü Belçika, Hollanda ve Lüksemburg'un üzerinde bulunduğu bölgede) kontluklar ve dükalıklar kuruldu. On beşinci yüzyılın ortalarında Burgundy Dükalığı bölgeyi hakimiyeti altına aldı. 1555'te İmparator İkinci Charles'in yerine geçen oğlu İspanya Kralı İkinci Philip bölgenin yeni hakimi oldu. Bu olayların seyri esnasında Flemenkler ekonomilerini kurdular ve içte birliği sağladılar.
1568'den itibaren 80 sene süren bağımsızlık savaşına başladılar. 1568'de Hollanda ve Zeeland, 1579'da ise yine Hollanda ve Zeeland başta olmak üzere Utrecht, Groningen, Overissel, Gelderland ve Friesland dahil yedi bölge resmen isyan etti. Birleşip Utrecht birliğini kurdular. İki sene sonra da bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1648'de Westphalia Antlaşmasıyla Seksensene Savaşları sona erdi. Bağımsızlıklarına kavuştular.
On yedinci yüzyılda yeni yapılan keşiflerle zengin hammadde kaynakları bul... (Devam)
İngiltere tarihi, 5. yüzyılda Britanya Adasına Anglosaksonların ayak basmasıyla başlar. Anglosaksonlar kendi adını verdikleri adaya yerleşip, 6 ve 7. yüzyıllarda birbirine rakip küçük krallıklar kurdular. Sekizinci yüzyılda Roma ve İrlanda'nın etkisiyle Hıristiyanlığı kabul eden Anglosaksonlar, Avrupa'yı da etkileyen bir medeniyet meydana getirdiler. 795'te başlayan İskandinav istilası 11. yüzyılın başına kadar birkaç defa tekrarlandı. Daha sonra Danimarkalı Büyük Knud, adayı tamamen fethetti.
Anglosakson Hanedanından Edward (1042-1066) birliği tekrar kurdu. Bunun ölümü üzerine tahta geçen Harold'u tanımayan NormandiyaDükü William, taht üzerinde hak iddia etti. Normandiya kralları ve özellikle ilk Anjou'lu hükümdarlar Fransa'da geniş ve zengin toprakları olduğundan, Fransa'daki Capet Sülalesine bağımlıydılar. Küçük İngiltere Krallığı bir süre Avrupa'da Somme Vadisinden Pirene Dağlarına kadar uzanan büyük bir m... (Devam)
Irak’ın bulunduğu Mezopotamya bölgesi dünyanın ilk önemli yerleşim merkezlerinden biridir. M.Ö. 7. yüzyıla kadar Sümer-Akad, Babil ve Asurların elinde kalmış, bu tarihte ise Perslerin eline geçmiştir. Bölgede İslamiyetten önceki Araplar da Main, Sebai ve Himyeri devletlerini kurdular.
İslamiyetin doğuşu ve hızla gelişmesi ile birlikte Müslümanlar uzun süre bölgeye hakim oldular. Müslümanların dördüncü halifesi Hazret-i Ali’nin kabri Necef’tedir. Oğlu Hazret-i Hüseyin de burada Kerbela’da şehid olmuştur. İmam-ı A’zam Ebu Hanife,Ahmed bin Hanbel, Abdülkadir Geylani gibi büyük alim ve veliler Bağdat ve Kufe’de yetişmişler, insanlığa ilim ve hikmet yaymışlardır. Bu üç zatın türbesi halenBağdat’tadır.
Bağdat 762’den itibaren yeni baştan imar edilerek Abbasilerin yani, İslam dünyasının başşehri oldu ve dünyanın en önemli kültür merkezlerinden biri haline geldi. Bilhassa 786-809 seneleri arasında hali... (Devam)
M.Ö. 3000 yıllarından beri İran biliniyordu. Bilinen en eski imparatorluk Elamlıların M.Ö. 1100-600 yıllarında kurdukları imparatorluktur. Elamlıların yerine Medlerin kurmuş oldukları imparatorluğu Persli Keyhüsrev M.Ö. 550 yılında yıkmış ve Anadolu’nun büyük bir bölümü dahil olmak üzere egemenliği altına almıştır. İskender komutasındaki Yunanlılar M.Ö. 330 yıllarında bütün İran topraklarını ele geçirdiler. Bundan sonra İran topraklarında Parthların ve Sasanilerin egemenliği devam etmiştir.
Sasanilerin çöküşü İslam ordularının İran’ı ele geçirmeleriyle olmuştur. Hazret-i Ömer devrinde İran üzerine birçok seferler düzenlenmiştir. Akın akın İran içlerine giren İslam orduları, zerbaycan, Taberistan, Cürcan, Rey, Kumis, Karvin, Zencan, Hemedan, İsfahan ve Horasan’ı fethettiler. Hazret-i Ömer’in ölümünden sonra İran’da bazı karışıklıklar meydana geldi. Hazret-i Osman bunun üzerine askeri bir... (Devam)
İrlanda'nın ilk yerlileri M.Ö. 6000 yılında Avrupa'dan geldiler. Daha sonra Keltler M.Ö. 400 yılında Gaal'dan gelerek Gal uygarlığını kurdular. St. Patrick 432'de İrlanda'ya Hıristiyanlığı getirdi ve halk yeni dini kabul etti. M.S. 975'ten 1041'e kadar ada Vikinglerin saldırılarına maruz kaldı. 1170 yılında Norm'lar İrlanda'ya geldiler ve 14. yüzyılda ülkenin büyük bir bölümüne hakim olup, Dublin'i kendilerine başşehir yaptılar.
1534 yılında Sekizinci Henry, İngiltere'nin hakimiyetini yeniden kurmak için harekete geçti. Başlangıçta barışçı yollardan yaklaştı ise de, başarılı olamayınca adaya saldırdı. Ayaklanma ve direnmeler çoğalınca daha şiddetli tedbirlere başvurdu. İrlandalılar İngiliz yönetimi karşısında pek çok ayaklanma düzenlediler, fakat başarılı olamadılar. 1801'de İrlanda İngiltere'ye katıldı. İrlanda 1848-1849 yıllarında büyük kıtlığa sahne oldu. Bu sebepten büyük göçler başladı, n... (Devam)
M.Ö. 1100 yıllarında Fenikeliler, İspanya topraklarında ilk yerleşme merkezleri kurmaya başladılar. Onları Keltler ve Yunanlılar takip etti. Daha sonra Kartacalıların egemenliğine girdi. M.Ö. 202 yılında Romalılar Kartacalıları İberik Yarımadasından attılar. Roma İmparatorluğu bu tarihten itibaren İspanya'da birliği sağladı ve zamanla Hıristiyanlığı buraya yerleştirdi.
M.S. 5. yüzyılda İspanya, Germen kabilelerinin saldırılarına hedef oldu. Sırayla Alanlar, Suevler ve Vandalların ardından Vizigotlar İspanya'ya hakim oldu. Vizigotların hakimiyeti uzun sürdü ve Hıristiyanlığı kabul eden Vizigotlar, İspanya'ya Hıristiyanlığın yerleşmesini sağladı.
711'de Afrika'dan Gelen Müslümanlar, 8. asırdan 10. asra kadar kuzeydeki birkaç bölge dışında İspanya'ya hakim oldular ve burada Endülüs medeniyetini kurdular. İlmin merkezi olan üniversiteler açarak, İslam medeniyetini buraya yerleştirdiler. Endülüs Emeviler Devl... (Devam)
İsrail'in tarihi çok eskilere dayanır. Hazret-i Davud ve Hazret-i Süleyman zamanlarında doğru yolda olan ve peygamberlere inanan Yahudiler devlet kurmuşlardı. Fakat daha sonra hak yoldan ayrıldılar. Allahü teala onlara İsa Peygamber'i gönderdi. Yahudiler Hazret-i İsa'ya inanmadılar ve çok eziyet ettiler. Öldürülmesi için çeşitli yollara başvurdular.
Nihayet havarilerden Yuda, Hazret-i İsa'nın yerini öğrenip Romalılara ihbar etti. Allahü teala tarafından Hazret-i İsa'nın göğe çıkarılmasından sonra Romalılar Kudüs üzerine hücum ederek Yahudileri dağıttılar. Bir kısmını esir edip, bir kısmını da öldürdüler. Kudüs'ü yağma ve tahrip ettiler. Bu suretle dağılan Yahudiler bir yerde toplanıp bir daha devlet kuramadılar. Her yerde hor ve zelil oldular, perişan bir halde yaşadılar.
Bu durumda yaşayan Yahudiler 19. asrın sonlarına doğru devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev'ut (vadedilmiş topraklar) üzer... (Devam)
İsveç'e ilk insan yerleşmeleri, eldeki belgelere göre M.Ö. 800 yıllarında İsveç'in güney ucunda görülmüştür. İlk İsveçliler zamanla kuzeye doğru yayılmaya başlamışlardır. Sonraları ticaret yapmak için Akdeniz'e açılmışlar, Romalılarla ticari ilişkiler kurmuşlardır. İsveç'in adı Svear kabilelerinden gelir. Ülkenin başlangıç tarihinde ülkenin güneyinde yerleşmiş olan Gotarlarla Svearlar arasında uzun süreli çatışmalar olmuştur. Svearların Gotarları Brevalla'da yenmesiyle İsveç Krallığı kurulmuştur.
İsveç'e M.S. 4. yüzyıldan başlayarak bazı Germen kabileleri göç etmişlerdir. Dokuzuncu yüzyılda İsveç kralları Normanların Batı Avrupa'ya yaptıkları akınlara katıldılar. Ama asıl gayeleri doğuda bir takım topraklar elde etmekti. Doğuya yönelen İsveçliler Novgorod ve Kiev'i ele geçirerek, buralarda birer prenslik kurdular.
Onuncu ve on birinci yüzyıllarda Norveç ve Danimarka ile aralıklı çatışm... (Devam)
Bugün İsviçre denilen Helvetia'da yaşayan Kelt kabilelerin M.Ö. 58 yılında Roma İmparatoru Julius Caesar'a yenilmeleriyle ülke beş asır boyunca Roma İmparatorluğunun bir bölümü sayılmıştır. M.S. 5. yüzyılda Hıristiyanlığı kabul etmiş olan Burgondlar, Jura'nın Cenevre Gölünün iki yanına yerleştiler. Almanlar ise Ren ile Aşağı Aar havzasına yerleşerek bölgeyi Germenleştirdiler.
Bölge sonra Roma Germen İmparatorluğuna katıldı. On birinci yüzyıldan itibaren feodal devletler kurulmaya başlandı. On üçüncü yüzyılda da Habsburglar Sülalesi orta ve batı İsviçre'ye hakim oldu. 1291'de üç kanton Schwyzuri Nidwalden birleşerek Habsburglara karşı bir savunma ittifakı kurdular. Böylece İsviçre Konfederasyonu (adını birleşen kantonların en büyüğü olan Schwzy'den aldı) doğdu.
Daha sonraki yüzyıllarda İsviçreliler Habsburglara karşı bağımsızlığı savunmak için birçok kere silahla saldırdılar. On dördünc... (Devam)
İtalya'nın eski çağlarında yaşayan insanlar hakkında, çok az bilgi vardır. M.Ö. 500'lerde İtalya'da dört belirgin medeniyet mevcuttu. Kuzeyde Keltler, orta bölgede Etrüskler, iç ve dağlık bölgelerde Romalıların da dahil oldukları birçok kabileler, Napoli'den Sicilya'ya kadar olan bölgelerde de Rum azınlıklar vardı. Roma Cumhuriyetinin kuruluş tarihi geleneksel olarak M.Ö. 595 kabul edilmiştir. Bu yıl son Roma kralının sürgün edildiği tarihtir. Daha sonra kabileler arasında sürdürülen çatışmalardan faydalanan Roma, bağımsızlığını garanti altına aldı.
M.Ö. 49'da Sezar Galyalılara tam yurttaşlık hakkı verdi. Roma İmparatorluğu giderek gelişti. Üçüncü yüzyılda bütün yarımadaya hakim oldu. Daha sonra aynı yüzyılda barbarların saldırılarına maruz kalan imparatorluk merkezi, Roma'dan Milano'ya taşındı. Costantinos zamanında ise merkez İstanbul'a alındı.
Galya'yı ve öteki eyaletleri kaybeden Batı Roma İ... (Devam)
Japonya'nın ilk sakinlerinin Doğu Asya ve Güney Pasifik adalarından gelen göçmenler olduğu sanılmaktadır. Japon halkının atalarının şimdi Yamato ırkı diye bilinen ve M.S. 3 ve 4. asırda savaşçı kabileler ve klanlar üzerine giderek üstünlük kuran aynı ırka ait insanlar olduğu zannedilmektedir.
Dördüncü yüzyılın sonunda Japonya ve Kore Yarımadasındaki krallıklar arasında temas kurulmuştu. Bu tarihten sonra Japonya'da Çin'in kültür etkileri görüldü. Önce Konfüçyüs dini ve sonra Budizm, Hindistan, Çin, Kore yoluyla 538 yılında buraya girmişti.
Ülkenin ilk ve devamlı hükumet merkezi 8. yüzyılın başında Nara'da kuruldu. 710 ile 784 yılları arasında 74 sene bu imparatorluk devam etti. 794 yılında ise Kyoto'da yeni bir hükumet merkezi kuruldu. Burası bin yıl kadar imparatorun oturduğu yer olmuştur. Başkentin Kyoto'ya taşınması, 1192 yılına kadar devam etmiş olan Heian devrinin başlangıcı olmuştur.
Kanada’ya ilk yerleşenler, Bering Boğazını geçerek, Kuzey Amerika’ya gelen Kızılderililer (güney kesimde) ve Eskimolar (kuzey kesiminde) olarak kabul edilir. On altıncı yüzyılda Jacques Cartier, Kanada topraklarını keşfetti. Cartier 1534-1536 yılları arasında Saint-Laurent Körfezine girerek, bugünkü Montreal’a ve Québec’e kadar ilerleyip Kanada ülkesini bulmuş oldu ve bu toprakları Fransa’ya dahil etti.
O zamanlar ülkede maden bulunmadığından kolonileştirme hareketi yarım kaldı ve Kanada tarafı yalnız Morino avcıları ile kürk tüccarlarının uğrak yeri oldu. Fakat Fransız yöneticilerin asıl maksadı, avcılığı, orman ve maden işletmesini geliştirmek, Fransa’nın ihtiyaç duyduğu hammaddeleri tedarik etmek ve misyonerler vasıtasıyla Hıristiyanlığı yaymaktı.
1629’da İngilizlerin eline geçen Kanada’yı 1632’de Fransa geri aldı. Ülkede yerleşmeyi desteklemek için her yıl göçmen ve paralı gönüllüler... (Devam)
Kazakların tarih sahnesine çıkışları 15. asra rastlar. Şeybani Hükümdarı Ebü'l-Hayr zamanında bozkır bölgesinde yaşayan Türk kabileleri, aynı sülaleden Barak Hanın oğulları Canıbek ile Kerey'in idaresinde doğuya göç ederek Çağatay Hanlığı topraklarını kendilerine yurt edindiler. Buralarda yaşayan ve göçebe olan Türk kavimleri ile birlik olup iki yüz bin kişilik bir nüfusa ulaştılar.
Bunlara daha sonra, Naymanlar, Celayirliler ve Duğlatlar da katılınca bir milyonluk bir Kazak topluluğu meydana geldi. Balkaş civarında yaşayanlara Canıbekoğlu Kasım Han, Urallara kadar olan bölgede yaşayanlara Kereyoğlu Burunduk Han hükümdarlık ediyordu. Kasım Han, amcasının oğlu Burunduk Hanı ortadan kaldırarak, Kazakların tamamını idaresi altına aldı ve üç yüz bin kişilik bir ordu kurdu.
Kasım Handan sonra oğlu Aknazor Han (1520-1555), ondan sonra onun oğlu Şigay Han (1555-1570) Kazan hükümdarı oldu. Şigay Han zamanınd... (Devam)
Kenya, Afrika’nın en eski yerleşim bölgelerinden biridir. Kenya’ya ilk defa Arap tüccarlar gelerek, Malindi ve Monbasa şehirlerini kurmuşlardır. Ülkeye ilk gelen Avrupalılar Portekizli gemiciler olmuştur. Ümit Burnu’nu 1498’de dolaşan Vasco de Gama, Malindi şehrine çıkmış ve bölgeye hakim olmuştur. Portekizliler burada ticaret merkezleri kurmuşlar, kaleler yaptırmışlardır.
On sekizinci yüzyılda Araplar Kenya’ya tekrar hakim olmuşlar ve Portekizlileri bölgeden çıkarmışlardır. 1887’de bir İngiliz şirketi Kenyayı Araplardan kiralamış 1895’te de bölgeyi tam kontroluna almıştır. Bundan sonra Kenya tam bir İngiliz sömürgesi olmuştur.
1952’de yapılan bağımsızlık hareketlerinde Jomo Kenyatta liderliğe getirilmiş, ilk yıllarda başarı sağlayamamış İngilizler tarafından tutuklanmıştır. 1961’de de hapisten çıkan Kenyatta, zorlu bir mücadeleden sonra, Kenya’yı bağımsızlığa kavuşturmuştur.
Yenisey Irmağı boyunda medeni bir hayat süren Kırgızlar Milad'dan sonra birinci yüzyılda Hun Devleti tabiyeti altına girdiler. Hunluların dağılması üzerine, Kırgızlar, Hakas Devletini kurdular. Dördüncü yüzyılda kurulan Hakas Devleti, Baykal Gölünden Tibet'e kadar olan kısma hakim oldu. Altıncı yüzyılda kurulan Göktürk Devleti ile mücadele eden Hakaslar, 840'ta Uygur Devletini yıktılar.
Onuncu yüzyılda Karahanlıların tesiriyle İslam dinini kabul eden Kırgızlar, 13. yüzyılda Moğolların hakimiyetini tanıdılar. On yedinci yüzyılda Rus istilasına karşı diğer Türk boylarıyla hareket ettiler. Kırgızların harp kabiliyetleri yüksekti. On dokuzuncu asırda Kırgız toprakları bütünüyle Rus hakimiyetine girdi. 1924 senesine kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlıyken, 1925'te KaraKırgız Özerk Oblastı adını aldı. Bir süre sonra Kara kelimesi kaldırıldı.
1936'da Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhu... (Devam)
Kolombiya toprakları, 16. yüzyılın başlarında Ganzalo Jiménez de Quesada ve Sebastian de Balalcozar komutasındaki İspanyollar tarafından bulunmuş ve sömürge haline getirilmiştir. On sekizinci yüzyıla kadar ülke, İspanyol asıllı beyazlar tarafından yönetildi. Bundan sonra başlayan bağımsızlık mücadelesini Kuzey Amerika ve Fransa İhtilalleri daha da kuvvetlendirdi.
1886’da ülkeye, kıtayı keşfeden Kolomb’un ismi verildi ve Kolombiya Cumhuriyeti ilan edildi. 1903 yılında, ülke topraklarına dahil olan Panama, ABD’nin yardımı ile Kolombiya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet oldu. Bu ayrılma yüzünden ABD ile Kolombiya arasında 1921 yılına kadar süren gerginlik oldu.
Bu tarihten sonra Kolombiya yönetimine iki büyük parti olan Liberaller Partisi ile Muhafazakarlar Partisi hakim oldu. Fakat bu iki parti arasındaki sürtüşmeler, iç karışıklıklara ve ülkenin uzun süre diktatörler tarafından yönetilmesine sebep oldu. Siv... (Devam)
On sekizinci yüzyıl başlarında, Arabistan Yarımadasının iç bölgelerindeki Anizah kabilesinden birçok ailenin göçebelikten vazgeçip, Basra Körfezi kıyılarına yerleşmesi Kuveyt şehrinin, buna bağlı olarak da devletin temelini teşkil etmiştir. 1756'da halk, as-Sabah soyundan bir şeyh seçti. Böylece, bağımsız Kuveyt Emirliği kurulmuş oldu.
On dokuzuncu yüzyılın sonralarından itibaren, Rusya ve zamanın diğer güçlü devletleri Kuveyt'le ilgilenmeye başladı. O tarihlerde Almanya, Berlin-Bağdat demiryolu hattını Kuveyt limanına kadar uzatmanın yollarını arıyordu. İngiltere'nin menfaatlerine ters düştüğü için Almanya'nın emellerine karşı çıkmaktaydı. Osmanlı Devletine karşı olan zamanın Kuveyt Emiri 1899'da dış ilişkilerinin kontrolünü İngiltere'ye devreden bir antlaşmayı imzaladı. İngiltere 1914'te Osmanlı Devletiyle harbe girdikten sonra Kuveyt'i himayesine aldı.
Kuveyt'in Necd'le (yani daha sonraki Suudi Arab... (Devam)
Kuzey Kore'nin tarihi, 1948 yılına kadar Güney Kore'nin tarihi ile aynıdır. Kuzey Kore, 1948 yılında Sovyetler Birliği'nin işgal ettiği bölgede kuruldu. Sovyetler Birliği geri çekilince, iki Kore'nin birleştirilmesi için sarfedilen çabalar sonuç vermedi ve doğan gerginlik, 1950 yılında savaşa yol açtı. Bu savaşta Kuzey Kore, Güney Kore'yi işgal etti. BM tarafından müdahale edilerek Güney Kore'den çıkarıldı.
1953'te Kore Yarımadası, 38° enlemi sınır olmak üzere ikiye bölündü. Ülke 1948'den beri KimSung diktatörlüğüyle yönetilmektedir. 1972'den bu yana iki Kore'nin tek ülke olarak birleştirilmesi için yapılan çalışmalar sonuç vermedi. 1975'ten sonra, Kuzey Kore, batılı ülkelere ve Japonya'ya yaklaşma siyaseti gütmeye başladı. Sosyalist ülkelerde uygulanan yumuşak politika Kuzey Kore'de de uygulanmaya başlanmış olup, Kuzey ve Güney arasındaki gerginlik giderek azalmaktadır. (Devam)
Libya’nın bilinen ilk tarihi, ülkede mevcut mağara, harabe ve eski eserler üzerinde yapılan araştırmalara göre, M.Ö. 400 yıllarında yaşamış olan Berberilerle başlar. Eski Yunanlılar Libya’nın en eski yerlileri olarak bilinen Berberilere, “Lebular” ve ülkeye de “Lebu” diyorlardı. Zamanla bu kelime, “Libya” şeklinde söylenmiştir.
Berberiler, uzun müddet Fenikelilerin istilasında kalmışlardır. Libya, bundan sonra birçok milletlerin istilasına uğradı ve pek çok medeniyetlerin tesirinde kaldı. Libya’yı önce Kartacalılar, sonra Romalılar idareleri altına aldılar. Romalılar buraya “Afrika” adını verdiler. Bu isim yıllar sonra bütün kıta için söylenir oldu. Libya, bunlardan sonra 642 yılına kadar Vandallar ve Bizanslıların istilasında kaldı.
Mekke’de doğan İslam güneşi, 642 yılında Libya’yı aydınlatarak, Afrika karanlığını ve Bizans zulmünü ortadan kaldırdı. Emevi orduları bölgeyi bunlardan ... (Devam)
Lübnan'ın en eski tarihi Fenikeliler'le başlar. Fenikeliler'den sonra Lübnan'a sırasıyla surlular, Yeni Babilliler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular. Hazret-i Ömer zamanında, 643 yılından itibaren Suriye'nin fethi için gönderilen İslam orduları, aynı tarihlerde Lübnan'ı da fethetti. Bu arada Suriye'den göç eden Maruni Arapları, Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler. Bugünkü iç karışıklıkların sebepi olan Dürziler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan'a girdiler.
Lübnan daha sonra Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve birçok küçük Haçlı devletçikleri kuruldu. Bunlar da Memlukler zamanında özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi. Osmanlı Devletinin ilk olarak Müslümanların halifesi unvanına da sahip olan padişahı Yavuz Sultan Selim Han, 1516 ve 1517'deki Mısır Seferi sırasında Memlük Devletine son vermiş ve Lübnan'ı da Osmanlı sancağı yapmıştı.
Eski kaynaklarda Macaristan'dan Panonya diye bahsedilmektedir. Macaristan'ın bulunduğu Tuna havzası ve Karpatlar bölgesi, coğrafi yer itibariyle kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilaların, akınların mecburi geçiş yolu olmuştur. M.Ö. üçüncü asırda Keltler'in, sonra Daklar'ın istila ettiği Panonya, M.Ö. 1. asrın sonlarında Romalıların hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet M.S. 4. asıra kadar sürmüştü.
Panonya 4. asırda Attila idaresindeki Hunların, 6. asırda da Volga Nehrinin doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen Avar Türklerinin istilasına uğradı ve Avarlar burada kuvvetli bir imparatorluk kurdular. İki yüz elli yıl Orta Avrupa'ya hakim oldular. Önceleri Şamanistken giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar ve 769'da Charlemagne tarafından ortadan kaldırılan Avar Türkleri, böylece Hıristiyanların özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular.
1869 yılında Urallar'ın doğu yamaçları ve Orta Volga arasında ye... (Devam)
Bölgede, bilinen ilk hakimiyeti, M.Ö. 725'lerde Argead Hanedanından, Birinci Perdikas kurdu. Makedonya Krallığını kuran bu hanedan, Yunan asıllı değildir. Krallık Sırbistan ve Trakya'da genişledi. Bölge, M.Ö. 513'ten 479'a kadar Perslerin işgalinde kaldı. Perslerin çekilmesiyle Makedonya Krallığının başşehri Pella oldu.
Kral İkinci Amiktas, Üçüncü Fredikas, İkinci İskender devrindeki hanedanlık kavgalarında, kuzeyden Balkan kavimlerinin istilasına uğradı. M.Ö. 359'da İkinci Filip'in kral olmasıyla, devletin otoritesi kuvvetlendi. Hanedan kavgasına son verilip, istilacılar çıkartıldı. Sınırlar genişletildi. İkinci Filip'ten sonra yerine Büyük İskender (M.Ö. 334-323) kral oldu.
Büyük İskender, Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Mısır'ı alıp, Türkistan ve Hindistan'a girdi. Büyük İskender, kazandığı savaşlar sonunda ahlaksızlıklarda azıtıp, otuz üç yaşında sefaletle ölünce, M.Ö. 323'te Dördüncü İsk... (Devam)
Meksika, Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir. M.Ö. birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi, Oaxaca, merkezi yayla, çok gelişmiş bir kültür ve sanata şahit oldular. Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti. Bu imparatorluk, 4. yüzyılda tarih sahnesine çıkarak yedinci asırdan sekizinci asır sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi.
Aynı dönemde birinci ve dokuzuncu yüzyıl arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilatlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezi yaylada ve körfez kıyısında geliştiler. Bunlara klasik medeniyetler adı verilir.
Sonra, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı. Fakat bunların medeniyeti yeni kabilelerin tesiri altında değişikliğe uğradı. 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu. Aynı dönemlerde kuzey kabileleri yayla üz... (Devam)
Moğolistan'da yaşayan Proto-Moğolları ve Tunguzları; Türklerin kurduğu büyük Hun İmparatorluğu birleştirdi. Miladdan önce 3. yüzyıldan itibaren bölge Türklerin hakimiyetine geçti. On üçüncü yüzyılın başına kadar; Büyük Hun İmparatorluğu, Göktürk, Uygur, Karakutay devletleri hakim oldu. Cengiz Hanın birleştirip teşkilatlandırdığı kabilelerle, 1205'te Moğolistan'da ilk Moğol Devleti kuruldu.
Cengiz Han, 1227'de ölünce Moğol İmparatorluğu oğulları arasında bölüşüldü. Moğolistan'a Ögedey ve Toluy'un neslinden hanlar, 1634 yılına kadar hakim oldu. 1634'te Mançu Hanedanının hakimiyetine geçti. On yedinci yüzyılda Çarlık Rusyası, bölgeyi kontrolüne almak için teşebbüslere başladı. On sekizinci yüzyılda Moğolistan'da Rus ve Çin yanlılarının mücadelesi başladı.
Moğol prenseslerinin Çinliler gibi yaşaması Moğolistan'da milliyetçilik akımının başlamasına sebep oldu. Katolik misyonerlerinin faaliy... (Devam)
Bugünkü Nijerya topraklarında ilk yaşayanların, milattan 700 yıl öncesine rastladığı tahmin edilmekte, fakat bunların kimler olduğu hakkında kesin bir hükme varılamamaktadır. Nijerya’nın tarihini, Arapça yazılmış kayıtlara dayalı olarak, kuzey bölgelerde 9. yüzyıl başlarında kurulmuş, Konem-Boru ve batı bölgelerde de yedi Hausa şehir devletleriyle başlatmak mümkündür.
On ikinci yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanmış Yoruba veIfe krallıkları, 14. yüzyıldan itibaren kıtayı aydınlatmaya başlayan İslam ışıklarıyla eriyip gitmişlerdir. İslamiyetin yayılmasıyla, mevcut şehir devletleri ve birçok kabile Müslümanlıkla şereflenmişlerdir. Buna göre Kuzey Nijerya tamamen İslamlaşmış ve geri kalan bölgeler de İslamiyetin nüfuzu altına girmişti.
Nijerya’ya ilk olarak 15. yüzyılda Avrupa sömürgeciliğini ve zulmünü getirenler, Portekiz ve İngiliz esir tüccarı denizciler olmuştur. Bir yanda doğudan parlaya... (Devam)
Norveç tarihi hakkında yazılmış ilk yazılı dökümanlara göre, ülke topraklarında, 9. yüzyıla kadar, Alman kabilelerinin kurmuş olduğu birçok küçük krallıklar vardı. 872 yılında Kral Harold the Fairhaired, bu krallıkları tek bir Norveç Krallığı altında birleştirdi. O zamanlar ülke, Nortuagua veya Nordveg adıyla bilinirdi.
1000 yılına kadar Norveç'in ilk yerlileri olarak bilinen Vikingler, yaptıkları sağlam gemilerle Avrupa'da birçok yerlere saldırdılar. İnsanların korku içinde yaşamalarına sebep oldular. Gittikleri yere kan, vahşet, ölüm ve korku götürüyorlardı. Fakat çok geçmeden ekonomik sıkıntılar sebepiyle meydana gelen iç çatışmalar, Norveç'i huzursuz bıraktı.
Arkasından 14. yüzyıl başlarında "Kara Ölüm" adını verdikleri veba hastalığı Norveç halkına ölüm ve dehşet getirdi. Hemen hemen nüfusun yarısı bu hastalıktan öldü. Hıristiyanlığın ülkeye girdiği sıralarda, mükemmel olan tar... (Devam)
Özbek halkının tarihinin ilk dönemlerine ait bilgi yoktur. Özbeklere bu ad, ilk olarak 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınordu Hükümdarı Gıyaseddin Muhammed Özbek tarafından verildi. Timur Hanın ölümü üzerine zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarının Aral Gölü ve Seyhun Irmağının kuzeyindeki bölgede dağınık olarak yaşıyan Özbekler, Ebü’l-Hayr’ın idaresinde toplanarak, 1428’de onu kendilerine han ilan ettiler. Kısa zamanda kuvetlenerek çevredeki diğer boyları da hakimiyetleri altına aldılar.
CeyhunIrmağı kıyısındaki Sığnak, Arkuk, Suzak, Özkent gibi şehirleri ele geçirdiler ve bunlardan Sığnak’ı başşehir yaptılar. Türkistan taraflarına düzenlenen seferlerde Kalmuklara mağlup olunca, bu durumdan istifade eden Kanay veCanibek adlı başbuğlar bazı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar. Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verildi.
Pakistan Devleti, yirminci yüzyılda kurulmuş genç bir devlettir. Pakistan'ın 15 Ağustos 1947 yılından evvelki tarihi Hindistan ile aynıdır. "Pakistan" adı ilk olarak, İngiltere'de öğrenim gören Müslüman öğrenciler tarafından 1940 yılında ortaya kondu. Pakistan, Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan isimlerinin başharflerinin yanyana gelmesinden meydana gelip, mana itibariyle "temiz ülke" demektir.
Hindistanlıların, İngilizlerin egemenliğinden kurtulmaya çalıştıkları sırada, bölgedeki Müslümanlar birleşerek 1947 yılında bir dominyon kurdular. Bu dominyon, İngiliz Milletler Cemiyetine dahil durumdaydı. Bu yıllarda Pakistan liderliğini M. Ali Cinnah yürütmekteydi.
Pakistan 1956 yılında cumhuriyet oldu. İki yıl sonra General M. Eyüb Han darbe yaparak idareyi ele geçirdi. 1960 yılında ve 1965'te yeniden başkan seçildi. Bunun 1969 yılında istifa etmesi üzerine Doğu Pakistan'da ayaklanmalar başgösterdi. Daha sonra Genera... (Devam)
İspanya dönemi öncesi Peru tarihi hakkında, elde yazılı ve kayıtlı dokümanlar yetersiz olduğu için, bilgiler oldukça zayıftır. Yapılan tarihi çalışmalardan çıkarılan sonuçlara göre, Peru topraklarında ilk yaşayanlar Panama Boğazını geçen ve Pasifik Okyanusunu aşan göçebe avcıları ve balıkçılık yapan insanlardır. Peru’da M.Ö. 1200 yıllarından, M.S. 1532 yılına kadar çeşitli medeniyetler gelip geçmiştir. Chavin (Şöven), Klasik, Chimu ve İnka diye bilinen bu dönemlerin sonuncusu olan İnka medeniyeti kıtada ve ülkede en tesirli olanıdır.
İspanyollar ilk olarak 1531 yılında Francisco Pizarro vasıtasıyla ülkeye geldiler. Bundan sonra Lima, Peru’ya İspanya adına gelen genel valilerin merkezi oldu. Güney Amerika’da iyice yerleşen ve kuvvet bulan İspanyol idaresi, Peru’nun bağımsızlığının gecikmesine sebep oldu. 1821 yılında Arjantinli Jose de San Martin, Peru topraklarını topladığı kuvvetlerle ele geç... (Devam)
Polonya Devleti, 10. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmış ve 963 yılı ülke tarihinin başlangıcı olmuştur. Polonya ve Vistula nehirleri arasında yaşamış olan Islav kabilelerinin kurmuş olduğu bir devlettir. O zamanki bu Islavlara"yayla insanları" manasına gelen "Polane" deniyordu. Zamanla bu isim Polonya haline dönüştü.
Polonya 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar geçen süre içinde Avrupa'da güçlü bir devlet halindeydi. "Üç parçalanmadan" ilki 1772 tarihine kadar olan çeşitli hanedanlıklar idaresindeydi. Bu tarihten itibaren Polonya'nın çöküş dönemi başladı. 1772 tarihinde Prusya, Rusya ve Avusturya, ülke topraklarını aralarında paylaştılar. Bunu 1793 ve 1795 paylaşmaları takip etti. Polonya'nın elinde sadece doğu Prusya civarı kaldı. Birinci Dünya Savaşından sonra uzun mücadele ve sıkıntılardan sonra 1918 yılında Versay Antlaşmasıyla bağımsızlığı sağlandı.
1939 yılında aynı anda Hem NaziAlmanyasının v... (Devam)