Hindistan..İsmi anıldığında akla ilk gelen bir Budizm başkenti olduğudur.Fakat tarihi kaynaklara göre Hindistan'ın geçmişi "Osmanlı sevdasına dayanır".
Hindistan'ın başkenti Yenidelhidir.1 milyarın üzerinde nüfusu olmakla birlikte birçok dini de bünyesinde barındırır.Ve nüfusunun %81 'i gibi bir oranla da baş dini Budizm'dir.
Hindistan'ın tarihte inanılmaz seviyede bir Osmanlı sevdalısı olduğunu çok az kişi bilmektedir.Hatta ilk duyanlar şaşırabilir:'Nasıl olur da 21.yüzyılda sömürgeden çıkmış ve Budist bir halk tarihte bu şekilde olabilir''fakat bu bir gerçek ve bu gerçeğin kaynakları İngiltere arşivlerinde yer almaktadır.Dönem Sultan II. Abdülhamid'in dönemine rastlar.
1887'de Osmanlı-Rus savaşı patlak verince bunun Hintliler üzerindeki tesiri muazzam olur.Zira onlara göre Osmanlı Devleti'nin başına bir şey gelmesi,İslam'ın son güçlü hür kalesinin yavaş yavaş yok olması,dolayısıyla kendilerinin de önemsiz bir azınlık durumuna sokmaktadır.Bu yüzden Hintli Müslümanlar ellerinden gelen her şeyi fazlasıyla yapmakta Hindistan'ın her yerinde mitingler düzenlemektedirler.Ayrıca Müslümanlar İngiliz hükümetini dilekçe yağmuruna tutarak,Rusya ve onun balkan müttefiklerine karşı Osmanlı Devleti'nin desteklenmesini isterler.Keza bir yandan da Osmanlı için yardımlar toplanarak İstanbul'a gönderilmekte ve halifenin zaferi için dualar edilmektedir.Hadiseye alaka o kadar büyüktür ki,bir anda pek çok günlük gazete ortaya çıkar.Halk,meydana gelen son haberleri öğrenebilmek için gazete matbaaları önünde yığınlar oluştururken;gazete alamayacak kadar fakir olanlar ve okuma yazma bilmeyenler için de gazeteler,büyük kalabalıkların önünde okunur olmuştur.
Ve 93 Harbi(Osmanlı-Rus Savaşı) sırasında Hindistan Müslümanlarının faaliyetlerini Delhi'de yoğunlaştırdıkları görmekteyiz.Osmanlı ile İslam'ı düşüncelerinde bütünleştiren ve kendi istikballeri ile Osmanlı'nın kaderini bir gören Hintli Müslümanlardan savaşa bizzat katılmak üzere İstanbul'a gidenler olduğu Delhi polis raporlarında kayıtlıdır.
Hintli Müslümanların bu savaşta Osmanlı Devleti'ne asıl yardımı,açılan yardım sandıklarında toplanan paralar teşkil etmektedir.Hint yarımadasının bu asil yürekli insanları onca fakirliklerine rağmen Osmanlı'ya 10 milyon rupinin üstünde yardım göndermişlerdir.Kaynaklar,toplumun bütün kesimlerinin bu yardıma iştirak ettiğini bilmektedir.Bu durum başlı başına benzeri görülmemiş bir hadise olup,Osmanlılar dahil herkesi şaşırtmıştır.Bu sırada Hindistan'da hakim olan kuraklık ve açlık buna bağlı olarak sadece Hindistan'ın güneyinde altı milyondan fazla insanın öldüğü dikkate alınırsa,Osmanlılara olan sevginin buudlarını daha iyi değerlendirmek mümkün olur.
Hakikaten de Osmanlı,Hint Müslümanlarının gözünde abideleşmiştir.Sultan Abdülhamid Han'ın dahice takip ettiği siyaset çerçevesinde Afgan Emiri'ne elçi olarak gönderdiği kazasker Ahmed Hulusi,Afganistan'a gitmek üzere 9 Ağustos 1877'de Bombay'a geldiğinde Osmanlı heyetinin gördüğü fevkalde alaka İngilizleri ciddi endişeye sevkeder.Cuma namazında Halife'nin elçisi etrafında 50-60 bin kişilik coşkun bir kalabalığın toplanması üzerine İngilizler apar topar Osmanlı elçisini halktan uzaklaştırarak Afgan sınırına ulaştırırlar.
1897'de Yunanlıların yardımn ve kışkırtmalarıyla ayaklanan Osmanlı idaresindeki Girit'deki Hristiyanlar meselesi büyüyünce,hadise savaşla düğümlenir.Hint Müslümanları Her zaman olduğu gibi gelişmeleri dikkatle takip etmekte ve eskiden olduğu gibi mitingler,bildiriler ve dualarla tepkilerini dile getirmektedirler.
Az zaman sonra Osmanlı Devleti'nin savaşı kazandığının haberi Hindistan'a ulaşınca,hemen her yer adeta bir bayram yerine döner ve aleni kutlamalar yapılır.Müslümanlar evlerini ve dükkanlarını süsleyip,camileri ışıklandırarak tarifi imkansız bir sevinç seline kapılmışlardır.Savaş sonunda İslam aleminin her yanından takdir ve tebrik telgrafları yağmaya başlar.Sultan Abdülhamid Han da, gelen telgrafların hemen hepsine cevap vererek onlara kıymet verdiğini ve hamisi olduğunu ihsas ettirmektedir.
Hint Müslümanalrın yaptıkları fedekarlıkların haddi hesabı yoktur.İngiliz idaresinin kayıtlarında geçen bir hadiseye göre,Peşaver şehrinde Hilafet merkezi Osmanlı'nın bekası için yardım toplanırken en fakir insanlar bile bir şeyler verebilmek için çırpınmaktadır.Fakat onların içinde verebilecek hiç ama hiçbir şeyi olmayanlar da vardı.İşte böyle durumdaki bir kadın,orada semanın sakinlerini dahi gıptaya sevkedecek bir iş yapar.Bu fazilet yüklü kadın,analık duygularını dahi bir tarafa atarak bir şeyler verememe çaresizliğinin verdiği ızdırapla,kucağındaki mini mini yavrusunu meydanda toplanan halka göstererek onu satılığa çıkartmakta ve karşılığında alacağı parayı Osmanlılara yardım için vereceğini ilan etmektedir.
İşte Makalede yazdığım bu hadiseler Hintlilerin Osmanlı için yaptığı fedekarlıklarından yalnızca bir kaçı bu hadiselerin kaynakları Delhi polis kayıtları ile İngiliz kaynaklarıdır.Fakat benim faydalandığım kaynak Albatros yayınlarından "destansı hüzün" adlı kitaptır okunduğunda insanın tüylerini diken diken eden daha nice hadiseler için okumanızı tavsiye edebileceğim bir kitap.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.