grek uygarlığı, grek uygarlığı nerede kurulmuştur, siyasi tarihte grek uygarlığı, grek nedir, grek uygarlığı bilim ve felsefe, grek uygarlı nasıl kurulmuştur. grek medeniyeti, grek medeniyeti nerde kurulmuştur
b. Grek Uygarlığı MÖ. 5 ve 4. yüzyıllarda İyonya üstünlüğünü Grek yarımadasına kaptırır. MÖ. 12 yüzyılda Grek yarımadasına gelen dava güdücü Dorlar, eski Girit ve Miken uygarlığına karışıp Grek adı verilen uygarlığı oluşturdular. İlk Grekler, İlyada'dan anladığımı kadarıyla, ne basit göçebe, ne de uygar insanlardı. Klasik Grek uygarlığı, en az onlar kadar üstün bir yaratmış bulunana bir "eski"nin üstüne kuruldu. Kısaca, Grekler kendilerine özgü bir uygarlık kurmak yerine, bir uygarlığı yıkıp, onun külleri üzerinde ve ona büyük ölçüde bağlı bir başka uygarlık yarattılar.
MÖ 5. ve 4. yüzyıllara gelindiğinde, eski Mezopotamya uygarlığının kurulduğu topraklarda, tarımla uğraşan, edilgen, siyasete karşı kayıtsız ve yönetici aristokrasi tarafından ezilen köylülerin bulunduğu toplumsal ve siyasal bir düzen egemen olurken, Grek yarımadasının kent-devletlerinde ilk demokratik yönetimlerin kurulduğu görülüyor. Burada kırsal nüfus etkin ve yoğun bir biçimde devlet sorunlarıyla uğraşmakta ve siyasal bir canlılık hüküm sürmekteydi. Bunu iki ana neden bağlamak mümkündür.
Greklerin askerlik alanında, sık saflarda yürüyen mızrak ve kalkanlı askerler alayını (Phalanx)[1] yaratmaları, önemli siyasal ve toplumsal gelişmeleri de beraberinde getirdi. Saflardaki askerler arasında toplumsal statü ve zenginlik farklılıkları ortadan kalkmış, bunların yerine güç, cesaret ve disiplin önem kazanmıştı. Bu da, doğal olarak, kentin askerleri arasında dayanışma duygusunu arttırmış ve eşitlik anlayışına yol açmıştır. İyi bir kent yurttaşının ölçütü, gerektiğinde kendisini mızrak ve kalkanla silahlandırıp savaş alanında yurttaşlık görevini yapacak bağımsız çiftçinin alçakgönüllü yaşamı haline gelmiştir. Böylece canlı bir eşitlik ruhu ve toplumsal dayanışma duygusu, Grek, kent-devletlerini, dönemin öteki uygarlıklarından ayıcı nitelikler olmuştur.
İkinci olarak, Grek yarımadası ve Batı Anadolu'da tahıl üretimi önemli yerini korumakla birlikte, zeytinyağı ve şarap gibi iki değerli ve kolayca taşınabilir maddenin de üretilmesi, tarımın ticari bir temele oturmasını sağlamış ve çevre kavimlerle canlı bir ticaret başlamıştır. Dolaysıyla, ticari tarıma geçiş, Atina, Milet, Sparta ve Efes gibi kent-devletlere büyük avantajlar sağlayarak, demokrasi eğilimini güçlendirmiştir. Canlı ticaretin doğurduğu zenginlik, ilkel biçimiyle de olsa, demokrasinin ortaya çıkması ve bir önceki yüzyılın İyonya uygarlığı, Grek yarımadasında Perikles, Sokrat, Aristo, Plato, Tukidides ve Batı Anadolu'da Heredot gibi düşünür ve tarihçilerin yetişmesi için uygun bir ortam hazırlanmıştır.
Ancak, Grek uygarlığının bu klasik döneminde toplumda hiçbir hakka sahip olmayan tutsakların bulunması, Grek demokrasisini bugünkü demokrasi anlayışından ayıran önemli bir özelliktir. Bu ve Greklerin kent-devletin ötesinde daha geniş bir siyasal örgütlenme ufkuna sahip olmamaları, klasik Grek uygarlığının ve düşüncesinin iki önemli engeli oluşturur. Greklere bu geniş ufku Makedonyalı İskender sağlayacaktır.
[1] 1939'da İspanya'daki ve bugün Lübnan'daki faşist eğilimli Falanjist partilerinin adı bu Grekçe sözcükten gelmektedir.
Not: Bu ilgili makale Oral Sander'in "Siyasi Tarih ilkçağlardan 1918'e" adlı eserinden yararlanıp yazılmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.