Kânûnî Sultan Süleymân Hanın ikinci sadrâzamı ve Osmanlı târihinin en meşhur devlet adamlarından. Parga'da doğmuş ve Bosna Beylerbeyi İskender Paşanın bir akını sırasında ele geçirilerek o sırada Kefe sancakbeyi olan Şehzâde Süleymân'a (Kânûnî'ye) hediye edilmiştir. Daha sonra Şehzâde Süleymân ile Manisa'ya geldi ve burada Müslüman-Türk terbiyesiyle yetiştirildi. Arapça, Farsça'nın yanında bâzı batı lisanlarını da bilen İbrâhim, Şehzâde Süleymân pâdişâh olunca İstanbul'a getirilerek sarayda mühim görevler verildi.
Belgrad Seferine, kapıağası rütbesiyle katıldı. Rodos Seferinde hasodabaşı ve içşahincilerbaşı sıfatlarıyla pâdişâhın yanında bulundu. 1523'te Pîrî Mehmed Paşanın görevden alınmasıyla, sadrâzamlığa tâyin edildi. Ayrıca bu vazîfesine ilâveten Rumeli beylerbeyliği de verildi. Sadrâzam olduktan sonra isyân eden Mısır Beylerbeyi Hâin Ahmed Paşayı cezâlandırmak üzere Mısır'a giden İbrâhim Paşa, geçtiği yerlerde gördüğü bozuklukları yoluna koydu. Mısır'da kaldığı sürede esaslı idârî ve mâlî ıslâhatlar yaptı. Ancak aleyhindeki hareketler sebebiyle Pâdişâh tarafından geri çağrıldı ve 1525 sonbaharında İstanbul'a döndü.
1526'da Macaristan Seferine serdar tâyin edildi. Öncü kuvvetlerin başında sefere çıkan İbrâhim Paşa, yol üzerindeki Petervaradin ve Uylak kalelerini fethetti. Mohaç Meydan Savaşında, Osmanlı ordusunun sağ kanadına kumanda etti ve zaferin kazanılmasında önemli rol oynadı.
Mohaç Zaferinden sonra, Anadolu'daki isyânları önlemek üzere harekete geçen İbrâhim Paşa, Hacı Bektâş-ı Velî'nin soyundan olduğunu iddiâ eden ve Anadolu'da sapık inançlarını yaymak isteyen Kalender Şahı cezâlandırdı ve buralarda nizâmı tekrar kurdu.
Viyana Kuşatması esnâsında, kıyâfet değiştirerek asker içine girip bir cengâver gibi çarpışarak orduyu gayrete getirmeye çalıştı. Fakat, mühimmâtın azalması ve mevsimin uygun olmaması üzerine kuşatma kaldırıldı.
İran ile Osmanlı Devleti arasındaki Bağdat, Bitlis ve zerbaycan vâlilerinin takındıkları kötü tavır sebebiyle çıkan karışıklıkları ortadan kaldırdı (1533). İstanbul'a döndükten sonra, ilk işi Fransa ile ileriki târihlerde kapitülasyon denilen anlaşmaları yapmak oldu(1536).
Osmanlı Devletinin târihi içinde hiçbir sadrâzamın erişemeyeceği derecede şan ve şerefe erişen, kâbiliyeti ve iktidârı ile devletin umûmî vaziyetine tesir eden İbrâhim Paşa, 15 Mart 1536'da sarayda kaldığı bir gece, siyâsî sebeplerden dolayı öldürüldü ve Galata'daki Cânfedâ Zâviyesine defnedildi.
İbrâhim Paşa, birkaç lisan bilir ve târih, coğrafya, harp târihi konularıyla devamlı meşgul olurdu. Devlet idâreciliğinde mütehassıs olan İbrâhim Paşanın, Kumkapı Câmii ve Zâviyesi, Galata'da eski Yağkapanı Câmii, Mekke, Selânik, Hezargrad ve Kavala'da câmi, imâret, mektep, medrese, dârülhadis, tâbhâne, hamam, çeşme, sebil yanında, daha birçok yerde mescid, tekke ve zâviyeleri olup, bunlara mükemmel vakıflar bağışlamıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.