Osmanlı padişahıdır (1360-1403). Yıldırım Bayezit (Bayezit I) Sultan Murat Hüdavendigâr'ın ikinci oğludur. Ağabeyi Savcı Bey'in ayaklandıktan sonra yakalanıp idam edilmesi üzerine veliaht oldu. 1386'da Karaman Beyliği'ne karşı açılan savaşta çok hızlı başarılar kazanması üzerine kendisine «Yıldırım» adı takıldı. Kosova Savaşı'nda babasının öldürülmesinden sonra başa geçti.

Batılılar 1394 yılında papanın kışkırtmasıyla Türklere karşı yeni bir Haçlı Seferi'ne giriştiler. O zamanki batı ülkelerinin hemen hepsi sefere katıldılar. Yıldırım Bayezit, 25 eylül 1396'da Haçlı ordusunu Niğbolu'da büyük bir yenilgiye uğrattı. Böylece Rumeli'de Türk egemenliğini sağlamlaştırdı. Ertesi yıl da İstanbul Boğazı'nda Anadoluhisarı'nı yaptırdı.

Ankara Savaşı

Bayezit batıda durumunu sağlamlaştırdıktan sonra egemenliğini doğuya doğru genişletme çabalarına girişti. Yıldırım'dan kaçan Anadolu beyleri o sıralarda Önasya'yı istilâ etmekte olan Timur'a, ondan kaçan hükümdarlar da Bayezit'e sığınıyorlardı. Bu durum iki cihangiri ister istemez karşılaşmak zorunda bıraktı.

Yıldırım Bayezit, Timur ordusunun Anadolu içinde batıya doğru ilerlediğini öğrenince kuvvetlerini Bursa'da toplayarak savaş hazırlığına girişti. İçinde 20,000 kişilik bir Sırp ordusu da bulunan Osmanlı ordusu iki koldan ilerleyerek Ankara yakınına gelip ordugâh kurdu. Ordu mevcudu 90,000 kişiyi buluyordu ve büyük çoğunluğu piyadeydi. Timur'un ordusu çoğu atlı olmak üzere 160,000 kişiyi geçiyordu. İki ordu Ankara yakınında Çubuk Ovası'nda kanlı bir savaşa tutuştu (20 temmuz 1402). Başta Rumeli ve Sırp askerleri olmak üzere Osmanlı ordusu iyi savaşıyordu.

Ne var ki savaşın kızıştığı bir sırada, Timur ordusunda bulunan eski Anadolu beyleri (Germiyan, Saruhan, Aydın, Menteşe v.b.), bayraklarını açarak Anadolu askerinin karşısına çıkınca bu askerler düşman tarafına geçtiler. Böylece Osmanlı ordusu zayıfladı ve yer yer bozguna uğrayarak geri çekilmeğe başladı. Yıldırım Bayezit, yanındaki komutanların ısrarına rağmen çekilmek istemedi ve sonunda Timur'a tutsak oldu.

Tutsaklık Ağır Geldi

Timur, tutsak sultanı, kapalı bir tahtırevan içinde yanında dolaştırarak Batı Anadolu'yu istilâya girişti. İzmir'e kadar bütün Ege kıyılarını ele geçirdi. Artık yurduna dönmek istiyordu. Bu arada Bayezit hastalandı. İçinde bulunduğu ağır durumu gururuna yediremiyordu. Sonunda tutsaklığa dayanamayarak 8 mart 1403'te Akşehir'de öldü.

Yıldırım'dan Sonra

Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti'nin parçalanmasına yetmişti. Çünkü Bayezit'in oğulları şimdi taht kavgasına girişmişlerdi. Süleyman Çelebi Rumeli'de, İsa Çelebi Balıkesir'de, Mehmet Çelebi Amasya'da, Musa Çelebi Bursa'da hüküm sürmeğe başladı. Önce Süleyman'la Musa savaşa tutuştu, Süleyman yenilerek öldürüldü (1410).

Musa Çelebi Bizans'ın üstüne yürüyünce Bizans, Mehmet Çelebi'yi tuttu. Çelebi Mehmet Bizans'ın desteğini sağladıktan sonra bütün kardeşlerini yenerek Osmanlı tahtına oturdu ve devletin birliğini yeniden sağladı. Bu arada eski beylikler yeniden devlete bağlandı. Ama Şeyh Bedrettin'in ayaklanması saltanat kavgalarıyla yorulmuş olan Osmanlı Devleti için yeniden bir sarsıntı yarattı. Bedrettin yakalanarak Serez'de asıldı. Çelebi Mehmet de bir av partisinde aldığı yaradan iyileşemeyerek Edirne'de öldü.

(Solda) Yıldırım Bayezit'in yağlıboya portresi. Topkapı Sarayı Müzesi. Padişah Portreleri Galerisi, İstanbul.

(Sağda) Yıldırım Bayezit'i tasvir eden bir minyatür. Üniversite Merkez Kitaplığı, İstanbul.

Mektuplar

—Timur'dan Bayezit'e «...Ey Rum diyarında melik Yıldırım Bayezit! Bil ki biz kuvvetle galip ve muzaffer olan yeni bir sultanız, insanların hepsi bize kuldur. Aklını başına topla ki, Kara Yusuf ve Sultan Ahmet bizim kılıcımızdan kaçtılar... Eğer kendi felâketini istemiyorsan onları kabul etme... Kov, ya da öldür... Sakın bu emrimize karşı koyma. Zira o halde kahrımız sizin üzerinize vaki olur...»

—Bayezit'ten Timur'a «Hamd o Allah'a mahsus! ki, bizi İslâm ile müşerref ve Arap ve Acem sultanlarının üzerine muazzez kılmıştır... Timur adıyla anılan ey kuduz köpek, ey Tekfur melikinden daha kâfir olan Timur! Malumun olsun ki mektubunu okudum. Ey uğursuz, beni böyle boş sözlerle mi korkutacaksın... Beni Acem hükümdarları ya da Tataristanlı mı sanıyorsun?.. Biz şarkta ve garptaki sultanların en erdemlisi ve uzakta ve yakındaki hakanların en şereflisiyiz...»

(Feridun Bey, Münşaat'tan kısaltılmış ve sadeleştirilmiştir).

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğrafya Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi