1929 dünya ekonomik bunalımına karşı türkiyenin tutumu, türkiyenin aldığı önlemler ve sonuç kısmı

Osmanlı Devleti geniş bir zaman sürecinde Batı'ya karşı siyasi üstünlüğünü yavaş yavaş kaybederken bu gerileyişin ekonomiye de yansıması gecikmeyecekti. Nitekim her siyasal olayın arka planında belirli iktisadi sonuçların doğduğunu görüyoruz. Bu nedenle 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'yle ilişkiye geçen Batı devletleri artık siyasi tavizlerden çok, koparacakları ekonomik ayrıcalıkları düşünmekteydiler. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu, onlar için siyasal bir güç olmaktan çıkmış, hammadde açısından sömürülmesi gereken potansiyel bir değer arz etmekteydi. Ayrıca kendi ürettikleri malları satabilecekleri geniş bir pazar durumundaydı. Bu nedenle Batılı devletler ve özellikle de İngiltere Osmanlı Devleti'ne yakınlaşmayı daha çok siyasi ve askeri bunalımlara denk gelirmiş ve sonuçta da yapmış olduğu bazı siyasi destekler karşısında ilk kez 1838'de Balta Limanı Antlaşması'yla çok önemli ekonomik tavizler koparmıştı. İngiltere'den sonra bu ekonomik imkanlardan diğer Avrupa devletleri de aynı şekilde yararlanmışlardır. Osmanlı Devleti'nin vermiş okluğu bu ekonomik tavizler 19. yüzyıl boyunca hızla artacak ve 1. Dünya Savaşı'na gelinceye kadar Osmanlı Devleti'ni adeta yarı açık bir pazar haline dönüştüreceklerdir. I. Dünya Savaşı esnasında iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Partisi'nin bu ayrıcalıkları tek taraflı kaldırma çabaları başta müttefikleri olan Almanlar tarafından bile rağbet görmeyince başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin ekonomik alt yapısı daha da bozularak adeta felç olacaktı. Milli Mücadele yıllarında ekonomiye dair bazı düşünsel yaklaşımlar olmasına rağmen ciddi bir otorite ve yaklaşım ile birikim eksikliği dolayısıyla somut bir yaklaşım ve çözümlemelerden yoksun kalınacaktır. Kurtuluş Savaşı biter ve yeni genç Türk devleti siyasal alanda bir zafer kazanacaktı. İşte bu tarihten itibaren genç cumhuriyetin kadrosu ekonomik sorunların halledilmesi için yoğun bir tartışma ve model arayışına gireceklerdi. O dönem için devletin iktisadi modelini belirlemek salt ekonomik yaklaşımlardan ibaret olmamakla beraber işin içinde siyasi ve ideolojik yaklaşımları da barındırmaktadır. Çünkü bu dönemde ya Batı blokunun kapitalizmi yani tam liberalizmi ya da Rusya'nın dayattığı devlet sosyalizmi revaçta idi. Genç cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ise siyasi bir basiret göstererek, önemli olan o dönemin siyasi blokları değil, Türkiye'nin iktisadi gerçekleridir diyerek işe el atmışlar ve yapılan çalışmalar sonucunda da ne aşırı liberalizm, ne de katı devletçilik politikası, ikisinin ortasında yani hem devletin yükleneceği sorumluluklar ve hem de özel teşebbüslere yer verilmesi prensipleri kararlaştırılacaktı.

Fakat bu politikanın uygulanabilmesi için esaslı bir program gerekecekti. Bunun için de yeni cumhuriyetin iktisadi esaslarının belirlenmesi için Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi toplanacaktı. Bu kongrede yapılan uzun konuşma ve tartışmalardan sonra, devletin ekonomik yapısının karma ekonomi olduğu tespit edilmiş ve sadece uygulamaya geçilmesi kalmıştı. Fakat meclis içindeki muhalif grupların liberalizmi savunmaları ve yer yer tartışmaların cereyan etmesi İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararların uygulamaya konulmasını zorlaştırıyordu.

Bir tarafta devletçiliği savunan CHF, diğer tarafta ise liberalizmi savunan diğer muhalif gruplar mevcuttu. İşte tam bu esnada dünya çapında bir Dünya Ekonomik Buhranı baş gösteriyordu. Buhranın kısa süre içinde sanayileşmiş Batı ülkelerini etkilemesi ile buhran tam anlamıyla bütün dünyayı saracağa benziyordu. Bu arada yeni kurulan genç cumhuriyetin ekonomik yapısının hassas olması, buhranın etkisi altına girmesine yol açacaktı. Buhran karşısında genellikle tarım alanında bir kriz yaşanmış ve kısa vadeli bazı çözümler düşünülmeye çalışılmıştır. Fakat Avrupa ülkelerinde de buhranın baş göstermesi yeni kurulan devletimiz Avrupa devletleri arasında özellikle de Fransa ile borçların ödenmesi meselesinde bir krizin yaşanmasına sebep olmuştur. Dünya Ekonomik Buhranı'nın çözümlerinin Avrupa ülkelerinde ulusal anlamda çözülmeye başlanması ve bazı devletlerde devlet müdahalesinin devreye konulması, Türkiye'de de zaten uygulanmakta olan devletçilik politikasının gözden geçirilmesi ve daha sistemli bir şekilde uygulanması kesinlik kazanacaktı. Böylece Milli Mücadele yıllarından beri liberalizm ile devletçilik arasındaki tartışmalar ve model arayışları, bir noktada 1929 Dünya Ekonomik Buhranından sonra, devletçilik modelini savunanların lehine sonuçlanmıştı. Fakat özel sektörün de teşvik edilmesi devletçilik içinde de düşünülmüştü.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden sonra yerine geçen ismet İnönü döneminde de devletin iktisadi modeli tam anlamıyla devletçilik modeli olarak uygulanmaya devam edilmiştir.

Yukarıda anlatılan ve Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyıldan Cumhuriyet sonrası ekonomik yapı ve modele baktığımızda yeni cumhuriyetin tam anlamıyla bağımsız ve dünya devletlerinin izlemiş olduğu iktisadi modeli kendi pratik koşullarına göre realize etmiş, siyasi ve ekonomik yapı arasında sağlıklı bir ilişki kurduğunu ve bunu da bir zafer olarak telakki ettiğini vurgulamak isterim.

KAYNAKÇA
A. Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi, Ankara, 1971, s.255-256.

A. Hamdi Başar, İktisadi Devletçilik, I. Cilt, İstanbul, 1931.

A. İhsan Gencer, Sabahattin Özel, Türk İnkılap Tarihi, Der Yayınları, İstanbul, 1981.

Afet İnan, Devletçilik İlkesi ve Türkiye'nin 1. Beş Yıllık Planı, Ankara, 1992.[1]

Afet İnan, İzmir İktisat Kongresi, Ankara, 1989, s.12.

Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, Çev: Prof. Dr. Metin Kıratlı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1998.

Burhan Asaf, "Çökmekte Olan Cihan Nizamı", Kadro, Sayı: 1, 1932.

Çağlar Keyder, Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye (1923-1929), Ankara, 1982.

Donald Quartaert, Osmanlı Devletinde Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direniş, Çev: Sabri Tekay, Ankara, 1987.

Enver Ziya Kartal, Osmanlı Tarihi, Cilt V., Ankara, 1954.

İsmail Hüsrev, "Anadolu Köyünde Bünye Tahavvülü", Kadro, Sayı: 14, 1933.

İsmail Hüsrev, "Dünya Buhranı Ne Halde", Kadro, Sayı: 1, 1932.

İsmail Hüsrev, "Hammadde Memleketlerindeki Para Buhranının Karakteri", Kadro, Sayı: 1, 1932.

İsmail Türk, "Atatürk ve Türk Mali Sistemi", Atatürk Dönemi Ekonomik Politikası ve Türkiye'nin Ekonomik Gelişmesi, Ankara, 1983.

Korkut Boratav, Türkiye'de Devletçilik, Savaş Yayınları, 1. Baskı, No:3, Ankara, 1982.

M. Akif Tural, Atatürk Döneminde İktisadi Yapılaşma ve Celal Bayar

Mehmet Saray, Atatürk'ün Sovyet Politikası, Damla Yayınları, İstanbul, 1990.

Melih Gürsoy, Dünyadaki Büyük Ekonomik Krizler ve Türkiye Ekonomisine Etkileri, İstanbul 1989.

Mustafa A. Aysan, Atatürk'ün Ekonomi Politikası, İstanbul, 1980.

Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı-İngiliz İktisadi Münasebetleri, II. Cilt, Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976.

Nazif Kuyucuklu, İktisadi Olaylar Tarihi, s.250.

Nazif Kuyucuklu, Türkiye İktisadı, Beta Yayınları, İstanbul, 1986

Paul Kennedy, Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri,  Çev.: Birtane Karanakçı, Türkiye İş Bankası Yayınları, No. 306, İstanbul, 1990.

Rıfat Uçaral, Siyasi Tarih, İstanbul, 1985.

S. R. Hatipoğlu, Türkiye'de Zirai Buhran, T.C. Ziraat Enstitüsü, No:39, Ankara, 1936.

Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi, Yurt Yayınları, No:9, Ankara, 1984.

Tekeli ' S. İlkin, 1929 Dünya Ekonomik Buhranında Türkiye'nin İktisadi Arayışları, Ankara, 1977

Vedat Nedim, "Müstemleke iktisadiyatından Millet İktisadiyatına", Kadro, Sayı: 2, 1932.

Yahya S. Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950).

Yüksel Ülken, Atatürk ve İktisat, İktisadi Kalkınmada Etkinlik Sorunu ve Eklektik Model

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğrafya Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi