Oğuzlar geleneğe göre Oğuz Kağan'ın iki ayrı eşinden dünyaya gelen altı oğlunun neslinden gelmektedir. 24 Oğuz boyunun Bozoklar kolunu oluşturan Günhan, Ayhan, Yıldızhan ve Üçoklar kolunu teşkil eden Gökhan, Dağhan, Denizhan'ın dörder oğlunun torunları oldukları kabul edilmektedir.
Bu bilgilere göre Selçukluların atası olan Kınık, Üçoklardan Denizhan'ın küçük oğludur. Osmanlılar ise Bozoklardan Günhan'ın büyük oğlu Kayı'nın soyundan gelmektedir.
Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lugat-it Türk adlı eserinde o günün tanığı olarak Kınık boyunu, Selçuklular'ın siyasetteki üstünlüğüne bakarak listenin başına koymuştur. Müslüman olmayan iki boyu listeye almamıştır.
Oğuzlar, içlerinden Selçuklular ve Osmanlılar gibi iki önemli hanedan çıkararak Türk Tarihinin 11. yüzyıldan günümüze kadar olan akışını değiştirmiş büyük bir Türk topluluğudur. Bu bakımdan günümüzde de Türklüğün başlıca temsilcileri onların torunları olan Türkiye Türkleridir.
Oğuzların çoğunluğu, Selçuklular'ın tarih sahnesine çıktığı 10. yüzyılda Orta Seyhun ile Aral-Hazar arasındaki bozkırlarda yaşamaktaydılar. 8. yüzyılın ilk yarısından önce temelini oluşturdukları Göktürk, sonra Uygur Kağanlığının çökmesi üzerine batıya doğru göç ettiler.
Oğuzlar 10. yüzyılda bir yabgu tarafından idare ediliyordu. Oğuz Yabguluğu'nun başkenti Yengikent (Yenikent)'ti. Oğuzların bundan başka Sabran, Sütkent, Karaçuk, Barçınlıgkent ve Cend gibi şehirleri de vardı. Yarıgöçebe (konargöçer) hayatları vardı. Başlıca üretim alanları hayvancılık, kendilerine yetecek kadar ziraat, zanaat ve ticaretti.
Oğuz yabgularının Hazar Kağanlığı (7-10. yüzyıllarda Karadeniz'in kuzeyi ve Doğu Avrupa'da hüküm sürmüş bir Türk hanedanı) veya Karahanlılar'a (9-13. yüzyıllarda Doğu ve Batı Türkistan'da hüküm sürmüş Türk hanedanı) bağlı oldukları ileri sürülmektedir. Oğuzların Hazarlarla bazen mücadele bazen ittifak halinde olduğu, Hazarlara paralı asker olarak hizmet verdikleri de tespit edilmiştir. Selçuk Bey'in oğullarına Mikail, İsrail, Musa, Yusuf ve Yunus gibi isimler vermiş olması Hazarlarla ilişkilerinin olduğu konusunda bir fikir verebilir.
Abbasi halifesinin elçilik heyetinde İdil Bulgar Hanına 922 yılında giden İbn Fadlan, seyahatnamesinde Oğuzların müslüman olmakla birlikte bir kısmının eski Türk dinine (Gök-Tanrı inancı) bağlı olduklarından bahsetmektedir.
10. yüzyılın ikinci yarısında Kıtaylar'ın Moğolistan'dan sürülmesi Kıpçak Boy Birliğini dağıttı. Bunun sonucunda Oğuzlar kuzey komşularının yoğun göç ve baskısı ile siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda sıkıntıya düştüler. Sonunda Oğuzlar da bulundukları yerden göç ettiler. Bir kısmı kuzeydeki bozkırlara bir kısmı ise Doğu Avrupa'ya göç etti.
Selçukluların özünü teşkil edecek olan bazı Oğuz toplulukları ise Hazar Denizi'nin güneyine indiler. Bu sırada Horasan ve Maveraünnehir'de hüküm süren Samanoğulları, Karahanlılar tarafından zayıflatılmaktaydı. Bu yönde göç eden Oğuzlar İslamiyeti kabul ederek Maveraünnehir'de toplanmaya başladılar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.