Türk asker ve siyâset adamı. Asıl adı Hüseyin Rauf, soyadı Orbay olup, Rauf Orbay diye meşhur olmuştur. 1881'de İstanbul'da doğdu. Trablusgarb vâliliği ve Hey'et-i âyân üyeliği yapmış olan Muzaffer Paşanın oğludur. İlk tahsilini gördükten sonra Trablusgarb Askerî Rüşdiyesini, Heybeliada Bahriye Mektebini ve Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyununu bitirdi. ABD'de, denizcilik eğitimi gördü. Deniz Subayı olarak donanmaya katıldı. 1908'de Yemen harekâtında ve Sisam ayaklanmasının bastırılmasında vazife aldı. 1909'da Tuna Milletlerarası Suyolu Komisyonunda, Osmanlı temsilcisi olarak bulundu. 1911-12'de Osmanlı-İtalyan Savaşında Trablusgarb Cephesinde savaştı. Balkan Savaşı sırasında Hamidiye Kruvazörüyle Karadeniz ve Akdeniz'de düzenlediği vur kaç baskınlarında gösterdiği başarılar sebebiyle, 'Hamidiye Kahramanı' unvânıyla meşhur oldu. Birinci Dünyâ Savaşında Afganistan'ın Osmanlı Devleti yanında yer alması için, olağanüstü temsilci olarak Kâbil'e gönderildi. Bu vazifesini henüz tamamlamamışken, İran Cephesi Genel Komutanlığına tâyin edildi. İstanbul'a döndüğünde, yarbaylığa terfi ettirilerek Bahriye Nezâreti Erkân-ı Harbiye reisliğine (Kurmay başkanlığına) getirildi. Türk ve Rus esirlerinin değişimi maksadıyla, 1917'de Danimarka'da toplanan komisyonda miralay (albay) rütbesiyle, Türk heyetine başkanlık etti. 1918'de Brest-Litovsk Konferansında Osmanlı temsilcisi olarak bulundu. Osmanlı Devletini bir mâcera uğruna Birinci Dünyâ Savaşına sokan Enver, Cemal ve Talat paşaların yurt dışına kaçmaları üzerine 14 Ekim 1918'de kurulan Ahmed İzzet Paşa hükümetinde, bahriye nâzırı olarak vazife aldı. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütârekesini imzâlayan Osmanlı heyetine başkanlık etti.
Birinci Dünyâ Savaşından sonra, Türkiye'nin düşman işgalinden kurtulması için, Anadolu'da millî kurtuluş hareketinin başlatılması gerektiğine inananlar arasında yer aldı. 8 Mayıs 1919'da askerlikten ayrıldı ve Mustafa Kemal'in arkasından Anadolu'ya geçti. Amasya Tamiminin hazırlanmasında bulundu. Erzurum Kongresinde Heyet-i Temsiliye'ye seçildi. Sivas Kongresinde başkan yardımcılığı vazifesini yürüttü. 12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na, Sivas Mebusu olarak katıldı. Mecliste, Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti adına Felah-ı Vatan Grubunu kurdu. Sivas Kongresi kararlarının ana hatlarıyla yer aldığı Misâk-ı Millî'nin kabul edilmesinde tesirli rol aldı. 16 Mart 1920'de, Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na, İngiliz işgal kuvvetleri tarafından düzenlenen baskın sonrasında, İngilizler tarafından tutuklanarak, Malta'ya sürgün edildi. 16 Mart 1921'de Lord Curzon'un yeğeni binbaşı Rawlinson'la değiştirilerek serbest bırakıldı. 11 Kasım 1921'de Ankara'ya gitti ve Sivas milletvekili olarak TBMM'ye katıldı. Nâfia Vekili olarak vazifelendirildi. 21 Kasım'da, TBMM başkan yardımcılığına seçilerek her iki vazifeyi birlikte yürüttü. 12 Temmuz 1922'de başvekil (başbakan) oldu. Bu vazifedeyken başlayan Lozan Barış Konferansının ön hazırlıklarını yaptı. TBMM'de Mustafa Kemâl'e karşı muhâlefeti teşkil eden grup içinde yer aldı. Lozan Konferansında Türkiye baştemsilcisi ve Dışişleri Bakanı İsmet Paşayla (İnönü) anlaşmazlığa düşünce, 4 Ağustos 1923'te başbakanlık vazifesinden ayrıldı. Halifeliğin kaldırılmasının gündemde olduğu günlerde, İstanbul'da bulunan son halîfe Abdülmecîd Efendiyle görüştüğü için, hilâfet ve saltanat taraftarıdır diye, sert tenkitlere hedef oldu. Halk Fırkasından (Cumhûriyet Halk Partisi) ayrılan milletvekilleriyle birlikte Terakkiperver Cumhûriyet Fırkasını 17 Kasım 1924'te kurdu. Böylece TBMM içinde ilk muhâlefet partisinin kuruluşunda yer almak sûretiyle dikkatleri üzerine topladı.
Kâzım Karabekir'in başkanlığını, Ali Fuad Cebesoy'un genel sekreterliğini yaptığı Terakkiperver Cumhûriyet Fırkasının genel başkan vekilliğini yürüten Rauf Orbay, TBMM'de etkili bir grup meydana getirerek, İsmet Paşayı başvekillikten çekilmeye zorladı. Muhâlefette aktif bir rol üstlenmesinden dolayı, Şeyh Said Ayaklanmasının kışkırtıcıları arasında gösterilen Terakkiperver Cumhûriyet Fırkası, 3 Haziran 1925'te kapatıldı. Baskıların yoğunlaştığı bu dönemde, tedâvi gâyesiyle Avusturya'ya giden Hüseyin Rauf Orbay, Haziran 1926'da meydana gelen İzmir Suikastı olayı sebebiyle gıyâbında yargılanarak on yıl hapse mahkûm edildi.
1935'te çıkarılan genel aftan sonra Türkiye'ye dönen Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy aracılığıyla Atatürk tarafından Ankara'ya çağırıldı. Hakkındaki suçlamanın kaldırılması üzerine, yeniden İstanbul'a döndü. Askerî Yargıtay tarafından hakkında beraat kararı verilmesinden sonra, 1939'da Kastamonu milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. 1942'de Londra büyükelçiliğine tâyin edildi. İki yıl müddetle bu vazifeyi sürdürdükten sonra, Dışişleri Bakanlığıyla anlaşmazlığa düşerek, 1944'te vazifesinden ve devlet memurluğundan ayrıldı. Bundan sonraki hayâtını siyâsetten uzak olarak geçirdi. 16 Temmuz 1964 târihinde İstanbul'da öldü.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.