I. Abdülhamit 27. Osmanlı padişahıdır (d. 20 Mart 1725 - ö. 7 Nisan 1789). III. Ahmet'in oğlu ve III. Mustafa'ın kardeşidir.
Sultan I. Abdülhamit, siyasi ve askeri ıslahatlara girişti. Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bilinen okulu, "Mühendishane-i Bahr-i Hümayun" adıyla, avrupai tarzda bir askeri mühendislik okulu olarak açtı. Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı. Sürat Topçuları Ocağı'nı kurdurdu, Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil Hamit Paşa, menfaati bozulanlar tarafından padişaha şikayet edildi. Halil Hamit Paşa, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen Sultan I. Abdülhamit'in emriyle idam edildi.
Sultan I. Abdülhamit, bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı. Zarif ve alçakgönüllü kişiliğiyle takdir topladı. 1782 yılı yazında İstanbul'da çıkan yangında itfaiye işlerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgisini de kazanmıştı.
Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar
Küçük Kaynarca Antlaşması
Küçük Kaynarca Antlaşması
Antlaşmanın İmzalandığı yer
İmza
- yer 21 Temmuz 1774
Kaynarca, Dobruca
İmzacı devletler Rusya İmparatorluğu
Osmanlı Devleti
İmzalayan Petro Rumyantsev
Muhsinzade Mehmed Paşa
Müzakereciler:
Nikolay Repnin
Ahmed Resmi Efendi
İbrahim Münib Efendi
Dilleri Rusça, Osmanlıca, İtalyanca
Antlaşmanın imzalandığında yerdeki kitabe: Burada 10-21 Temmuz 1774 tarihinde Büyük Katerina'nın temsilcisi Kont Petro Rumyantsev ve Sultan I. Abdülhamid'in temsilcisi Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa tarafından Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın 7. maddesine göre Babıali Hristiyanlık dinini ve kiliselerini ebediyen koruması altına aldığını taahhüt eder.
Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı Devleti ile Rusya arasında, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşına son veren ve Osmanlı Devletinde önemli toprak kayıplarına yol açan antlaşmadır. Güney Dobruca'daki Küçük Kaynarca kasabasında imzalandığından bu adı almıştır.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
Osmanlı ordusunun, 1773'te Ruslara karşı kazandığı Rusçuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamını isteyen Çariçe II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmişti. Başkumandan Mareşal Petro Rumyantsev, Osmanlı ordusunu, merkezinde muhasara için Şumnu'ya doğru hareket etti. Bu sırada rahatsız olan Vezir-i âzam ve Serdâr-ı ekrem Muhsinzade Mehmed Paşa, düşmanı karşılamak üzere Yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozluca'da mağlup oldu. Rumyantsev'in, bu başarıdan sonra Şumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanlı ordusunu iâşe ve mühimmattan mahrum etmesi, askerin dağılmasına yol açtı ve orduda on iki bin kişi kaldı. Yanındaki az sayıdaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda sağlamayacağını anlayan Serdâr-ı ekrem mütareke istemek zorunda kaldı. Sadrazam kethüdâsı Ahmed Resmi Efendi, nişancı rütbesi ile birinci, Reisül-küttab İbrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774'te Şumnu'dan hareketle Balya Boğazına yakın Küçük Kaynarca kasabasına geldiler. Ruslar tarafının murahhası,General Nikolay Repnin idi. Mareşal Rumyantsev mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esasları iki tarafça kabul edilmiş olan esaslara göre derhal sulh akdini istediğinden, mecburen teklif kabul olunup, iki günde ve iki celsede antlaşma imzalandı.
Rus başkumandanı, sulh görüşmesi yapabilmek için başlangıçta Kılburun, Kerç ve Yenikalenin Ruslara terkini şart koydu. Osmanlı murahhasları, bütün fırsatların elden çıkması ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine, Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler.
Antlaşmanın koşulları
17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henüz tahta yeni çıkan I. Abdülhamit tarafından tasdik edilen, yirmi sekiz maddelik bu antlaşmaya göre[1] :
1.Kırım Hanlığı'yla Kuban ve Bucak Tatarları siyâsi bakımdan müstakil olup, ancak dini işlerinde Hilafet makamına tâbi olacaklardır.
2.Kılburun, Kerç, Yenikale ve Azak Kalesi'yle Dinyeper (Özi) ve Buğ (Aksu) nehirleri arasındaki arazi, Rusya'ya terk edilmiş ve Aksu hudut kabul edilmiştir.
3.Ruslar tarafından işgal edilen Besarabya, Eflak, Boğdan ve Gürcistan ülkeleriyle Akdeniz adaları Osmanlılara iade olunacaktır.
4.Rus ordusu, Bulgaristan'da Tuna'nın sağ sahilinden, bir ay içinde sol sahiline çekilecektir.
5.Babıali, İmparatorlukta Hristiyan diniyle kiliselerini, daimi surette himaye edecektir.
6.Rus sefirlerinin, Eflâk ve Boğdan vaziyetleri hakkındaki müracaatları dikkate alınacaktır. (Bu madde mucibince memleketin işlerinde Rus müdahalesine devamlı açık kapı bırakılmış oluyordu.)
7.Rus ticaret gemileri, Karadeniz'le Akdeniz'de hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman boğazlardan geçebilecekler ve Osmanlı limanlarında kalabileceklerdi. Böylelikle Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıktı.
8.Ruslar İstanbul'da elçilik bulundurabilecek ve Balkanlarda konsolosluk bulundurabileceklerdi. Bu da Rusların Panslavizm politikasına zemin hazırlamıştır.
9.İngiltere ile Fransa'ya verilen kapitülasyonlar, Rusya'ya da aynen tanınacaktır.
10.Osmanlı Devleti, savaş tazminatı olarak, üç senede ve üç taksitte, Rusya'ya on beş bin kese akça verecektir. Osmanlı Devleti tarihinde ilk defa savaş tazminatı ödemiştir.
11.Orta Kuzey Kafkasya'da Osmanlı Devleti ile Rusya arasında tarafsız bir bölge olan Kabartay ya da Kabardiya, Rusya'ya ilhak edildi.
Antlaşmanın sonuçları
Osmanlı Devleti, arazi itibariyle fazla kayba uğramamakla beraber, Rusların Eflak ve Boğdan'a karışmaları, istedikleri yerlerde konsolosluk açabilmeleri ve Ortodoksların hâmisi sıfatını takınmaları gibi maddeler sebebiyle, zayıf anlarında, devamlı olarak bu devletin saldırılarına mâruz kalmıştır.
Ayrıca bu antlaşmayla Kırım'a özerklik verilmesi Rusya'nın sonradan Kırım'ı egemenliği altına alması için bir atlama taşı oluşturmuştur. Nitekim Rusya bu antlaşmanın imzalanmasından 9 yıl sonra Kırım'ı topraklarına katmıştır.
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti;
Dünyanın sayılı devletlerinden biri olma özelliğini yitirmiştir.
Uluslararası saygınlığını kaybetmiştir.
Yüzyılın en ağır antlaşmasını imzalamıştır.
Karadeniz'de yüzyıllardır devam eden egemenliğini kaybetmiştir.
Kırım
Küçük Kaynarca Antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında kalıcı bir barış sağlanamamıştı. Çünkü Rusya Kırım'ı tamamen kendisine bağlamak istiyordu. Kırım'da Osmanlı hükümetinin atadığı III. Selim Giray Han ile Rusların Kırım'a Han olarak seçtikleri Şahin Giray arasında bir iç savaş çıktı.
Yeni bir Osmanlı-Rus savaşı ihtimali belirmesi üzerine, Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalandı. Küçük Kaynarca Antlaşmasının bazı maddeleri değiştirildi. Ruslar Kırım'dan askerlerini çekecek, Osmanlı Devleti ise Rusların istediği Şahin Giray'ın hanlığını kabul edecekti. Tamamen Rus taraftarı olan Şahin Giray'ı Kırım halkı istemedi. Çıkan ayaklanmayı bahane eden Şahin Giray, Rus kuvvetlerini Kırım'a çağırdı. Kırım Hanlığı, Rusya'nın Kırım'ı ani işgali sonucu 9 Temmuz 1783 tarihinde Rusya'ya bağlı bir eyalet haline geldi.
Osmanlı Devleti, Kırım'ın 1783 yılında Rusya'ya bağlanmasını kabullenememişti. Rusya ve Avusturya, Osmanlı Devletini paylaşmak için bu sırada projeler üretiyorlardı. Bu iki devlet arasındaki yakınlaşma İngiltere'yi telaşlandırdı. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Prusya'nın kışkırtmaları ile 13 Ağustos 1787 tarihinde Rusya'ya karşı tekrar savaş ilan etti. Avusturya da Rusya'nın yanında yer aldı.
Rusya ve Avusturya Savaşı (1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı)
Osmanlıların 1774 yılında imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettikleri toprakları geri almak amacıyla başlattıkları bir savaştır.
Savaş I. Abdülhamit'in saltanatı sırasında başladı. İngiliz ve Fransızlar savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar. Ancak Avusturya da savaşa girince Osmanlı Devleti beklemediği bir şekilde kendisini Avusturya'nın da karşısında buldu. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı. Rus generali Potemkin 1788 yılında Özi'yi kuşattı. 6 ay boyunca kuşatmaya dayanan Özi Aralık ayında -23oC sıcaklıkta teslim oldu. Kentin bütün sakinleri Ruslar tarafından katledildiler. I. Abdülhamit'in bu haberin üzüntüsüne dayanamayarak öldüğü söylenir.
Tahta III. Selim'in geçmesinden sonra kayıplar devam etti. Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze Savaşlarında (22 Eylül 1789) Osmanlılar büyük kayıplara uğradılar. Akkerman kalesi Rusların eline geçti ve Besarabya Rusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulma amacıyla 11 Temmuz 1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak 1790 tarihinde de Prusya'yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devleti'ne karşı Rusya kadar başarılı olamayan Avusturya Osmanlı Devleti'yle barış antlaşması imzaladı (Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791). Avusturya'nın savaştan çekilmesinden birkaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmağa razı oldu (Yaş Antlaşması 9 Ocak 1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım'ın Rusya'nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi. Karadeniz kıyısında bulunan Anapa Kalesi Osmanlılara geri verildi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.