roma imparatorluğu, doğu roma imparatorluğu, batı roma imparatorluğu, roma imparatorluğu tarihi, roma imparatorluğu ne zaman ikiye bölündü, roma imparatorluğu nasıl ikiye bölündü
ç. Roma İmparatorluğu MÖ. 5. ve 4. yüzyıllarda tarihin ana teması olan Helenizmin askeri, siyasal ve toplumsal genişlemesi, MÖ 200 ile 146 arasında yeni bir imparatorluk gücü, yani Roma, kolaylıkla Grek yarımadası ve Makedonya'ya kadar denetimini genişletti. Roma İmparatorluğu, öteki tüm imparatorlukların aksine, büyük bir fatihin yarattığı bir imparatorluk değildi. O, küçük bir cumhuriyet tarafından kuruldu.
Roma, bir köyler öbeğiyken, MÖ 6. yüzyılda büyüyerek, bildiğimiz anlamda bir kent-devlet oldu. MÖ 500'lerde 850 km²'lik bir alana sahip olan Roma, MÖ 260'ta 130.000 km²'lik bir bölgede etkin denetim kurdu. Nüfusu da 25.000 iken üç milyonu bulmuştu. Kartaca ile yaptığı savaşlardan sonra (MÖ 260 - 201) Kuzey Afrika'yı, daha sonra Makedonya, Grek yarımadası, Batı Anadolu ve Suriye'yi ele geçirdi. MÖ 130'a gelindiğinde, bugünkü Fransa ve İberik yarımadası dahil Akdeniz'e kıyısı olan tüm toprak şeridi üzerinde egemenlik kurdu. MÖ 90-89 yıllarında bütün yarımada halklarına Roma yurttaşlığı hakkının tanınmasıyla, İtalya siyasal açıdan birleşti.
Roma'nın tarihteki önemi şudur: Tarihte Roma'ya kadar hiçbir cumhuriyet bir kent-devletin küçük coğrafi sınırlarının ötesine taşamamıştı. Atina "İmparatorluğu" bile, müttefiklerini yöneten bir kent-devletti. Roma'da ise MS 212 yılında imparatorluk içindeki tüm özgür insanlar Roma yurttaşı olma hakkını kazanmışlardı. Roma, insanlık tarihinde ilk büyük cumhuriyet olup, Batılı anlamda "modern devlet"in öncüsü sayılabilir.
Ne var ki, Roma'nın Akdeniz'in her yanında artan gücü, iç ve dış gerilimlerin doğmasına da yol açtı. Zamanla, cumhuriyet anayasası, Sulla, Pompey ve Sezar gibi bir dizi askeri diktatör tarafından kaldırıldı. İmparatorluk, MS 313'de Batı ve Doğu olmak üzere ikiye bölündü ve Roma MS 5. yüzyılda Vizigotlar ve Vandallar gibi barbar istilacılarca yağma edilerek, 493'te yarımadada bir Ostrogot krallığı kuruldu. Doğuda, Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) Türklerin 1453'te İstanbul'u almalarına kadar ayakta kaldıysa da, Bizans Roma'nın gerçek bir devamı olmayıp, İskender'in Helen İmparatorluğu'nun bozuk bir kopyası olarak değerlendirilebilir.
Roma'nın yıkılışı, devletin birliğini sürdürememe nedeniyle açıklanabilir. Roma'nın güçlü olduğu dönemlerde yurttaşlar arasında adalet, yasalara bağlılık ve yasaların üstünlüğü geleneği vardı. Emperyalist genişlemenin yarattığı bozukluk, artan zenginlik ihtirasları ve seçim sisteminin bozulması, bu birleştirici geleneği yok etti. Roma'nın yurttaşlık bağları, dinsel olmaktan çok ahlaki bağlardı; yüce ve birleştirici bir dinsel önderlik yoktu. Bir kere yurttaşlık düşüncesi zayıflayınca, sistemin iç ve bir bakıma gerçek kimlik ve birliği kalmadı. Kısaca, Roma İmparatorluk sistemi temelde zayıf bir siyasal yapıya sahipti. Roma, en güçlü olduğu dönemlerde bile, "dünya barışı"nı koruyan bürokratik bir yönetim olarak nitelendirilebilir. Değişen koşullara ayak uyduramadı ve görevini yapamaz duruma düştü. Roma'da özgür ve özgün düşünce kök salamadı, zenginliğe değer verilip, bilim aşağılanmıştı. Büyük ama bilgisiz ve yaratıcılıktan yoksun imparatorluk, ileriyi görüp değişen koşullara uyum gösteremedi.
Helenizmin genişlemesi konusunda buraya kadar anlatılanlardan, MS 3. yüzyıldan başlayarak bugüne kadar dünyayı etkileyecek olan üç önemli yapısal düşüncenin biçimlenmiş olduğu görülmektedir.
(i) Mezopotamya, Mısır, Hint ve Çin uygarlıklarının katkılarıyla İyonya'da doğan bilimsel düşünce,
(ii) Makedonya ve daha sonra Roma'da ortaya çıkan "dünya politikası" kavramı, kısaca uygarlığın global bir nitelik almaya başlaması ve
(iii) Evrensel tanrı anlayışı.
Not: Bu ilgili makale Oral Sander'in "Siyasi Tarih ilkçağlardan 1918'e" adlı eserinden yararlanıp yazılmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.