Belki de geçmişin ve günümüzün bir avuç bilimadamı dışındakilerin çoğu için "Kelt"... içine herhangi bir şeyin konulacağı ve herhangi bir şeyin çıkarılabileceği bir tür sihirli torbadır... Ünlü Kelt alacakaranlığında her şey mümkündür ve bu tanrılarınkinden çok mantığın alacakaranlığıdır. J. R. R. TOLKİEN, 1963.
Günümüzde bizler Keltler'i Avrupa'nın Atlas Okyanusu kıyıları halklarından biri olarak düşünürüz ama Keltler bir zamanlar (İÖ 2. binyıl ile İÖ 1. yüzyıl arasında) Avrupa kıtasının en çok yerine dağılmış insanlarıydı. Tarihte ilk bilinen Keltler'e İÖ 5. ve 6. yüzyılların Yunan tarihçilerinin yazılarında rastlıyoruz.
"Kelt" terimi (Yunanca Keltoi, Latince Celta, çoğulu Celtae] ilk önceleri Yunan Massalia (çağdaş Marsilya) kolonisinin iç taraflarında yaşayan insanları tanımlamak için kullanılırdı. Terim daha sonra Latince Galli (Galyalılar) ve onunla ilişkili Yunanca Galatoi (Galatyalılar) kelimesiyle eşanlamlı olarak, İÖ 3. yüzyılda Atlas Okyanusu'ndan Karadeniz'e kadar geniş bir Avrupa kuşağına hâkim olup İspanya, İtalya ve Anadolu'da kolları olan güçlü bir insan grubunu tanımlamak için kullanıldı.
Klasik yazarlar bu kıta insanları ile Kelt ya da Galyalı olarak tanımlamamalarına rağmen Britanya ve İrlanda sakinleri arasında da yakın benzerlikler bulmuşlardır.
(Solda) Yenik düşen bir Kelt savaşçısı esir düşmek yerine karısını öldürdükten sonra intihar ediyor. Keltler bu tür eylemlerin kendilerine herhalde öteki dünyada şerefli bir yer sağlayacağını düşünüyorlardı. Türkiye Bergama'dan, İÖ 3. yüzyıl Helenistik orijinalinden Roma kopyası. (Sağda) Almanya'da Glauberg'de bir mezarda bulunmuş İÖ 5. yüzyıla ait zırhlı bir Kelt savaşçısı heykeli. Kızıl kumtaşından yontulma heykelin boyu 1,86 metredir.
KELT KİMLİĞİ
Klasik çağdakiler için bu insanları birleştiren şey, ortak gelenek ve inanç ve hepsinin üstünde de ortak bir dildi. Çünkü bu insanlar şimdi büyük Hint-Avrupa diller ailesinin bir parçası olan ve şimdi Kelt Dilleri denilen bir dili konuşuyorlardı. Bu dillerin çağdaş temsilcileri Galce, Brötonca, İrlanda Dili ve İskoç Galce'sidir, ancak eski ve hatta daha yakın tarihi zamanlarda başka Kelt dillerinin de konuşulduğu bilinmektedir.
Kıta Avrupası'nın Keltçe konuşan insanlarının hepsinin değilse de bir kısmının kendilerini Kelt diye tanımladıkları bilinmektedir. Ancak, Britanya ve İrlanda halklarının kendilerini böyle adlandırdıklarını gösteren herhangi bir kanıt yoktur. Bu durum Kelt kimliğini, çağdaş Britanya'nın arkeolojisinin en tartışmalı konularından biri yapmıştır: Britanya ve İrlanda'nın tarih öncesi sakinleri, kendileri ya da çağdaşları kendilerini öyle adlandırmamış olsalar bile, Keltler olarak tanımlanabilirler mi?
Kelt Dilleri, herhalde 5000 yıl önce gelişmeye başlamıştır. Yakın zamanlara kadar bunların Orta Avrupa'nın küçük bir bölgesinde ortaya çıkıp sonra göç dalgalarıyla yayıldıklarına inanılıyordu. Batı Avrupa, Britanya ve İrlanda'da tarihöncesi büyük göçler konusunda arkeolojik ve genetik kanıtlar bulunamadığı için, bu görüş artık evrensel kabul görmemektedir. Bunun yerine ortaya uzun vadeli etnik ve kültürel süreklilik tablosu çıkmıştır ki, bu da Britanya ve İrlanda tarihöncesi hakkındaki çok uzun zamandır devam eden varsayımların yeniden gözden geçirilmesine neden olmuştur.
Britanya ve İrlanda'da kendilerine Kelt adım veren eski insanlar yaşamadığı gibi, kıta Keltler'inin adalara büyük çaplı göçleri de olmamıştır. Bu durumda Keltler'i, Britanya ve İrlanda tarihöncesinden çıkarmak sözkonusu olmuşsa da, günümüz Keltler'i buna şiddetli bir tepki göstermişlerdir: Öyle ya, eğer geldiğinizi iddia ettiğiniz tarihi topluluklar Kelt değillerse, Kelt olmak ne anlama gelmektedir? Bu konuda etnik temizlik suçlamaları bile yapılmıştır.
Şu halde Britanya ve İrlanda tarihöncesinden çı-karmayacaksak, Keltler'i nasıl tanımlamalıyız? Etnik kimlik temelinde kültürel olduğu için eski Keltler'i genetik bir toplum (bir "ırk") olarak tanımlayanlayız. Genetik araştırmalar Avrupa halklarında binlerce yıllık önemli bir süreklilik göstermiştir. Kimlikler değişmiş ama halk büyük ölçüde aynı kalmıştır.
Daha iyi bir yaklaşım, eski Keltler'i, Kelt Dilleri konuşan topluluklar olarak tanımlamak olacaktır. Kendilerine ne ad verirlerse versinler, Britanya ve İrlanda halkları geç tarihöncesi dönemde -hepsi değilse de, çoğu- Kelt dilleri konuşuyordu. Britanya ve İrlanda tarihöncesinin göç temelli yorumları bir kenara atılırsa o zaman adaların Kelt dillerinin ilk geliştiği yerler olduklarını söylemek mümkündür. Zaten bu dillerin adaya ticaret aracılığıyla ya da fatih bir aristokrat seçkinler yoluyla geldiğini gösteren pek fazla kanıt da yoktur.
İngiltere'de Dorset'te Hambledon Tepesi. Bunun gibi savunulan tepe kaleler, önemli reislerin ikametgâhları ve savaş zamanında kabilenin sığınağı olarak hizmet görüyordu.
BİR EFSANE DOĞUYOR
Eğer eski Keltler antik dünyanın muammaları arasındaysa, bunun nedeni modern romantiklerin onları oraya koymuş olmasıdır. Modern arkeolojinin doğumuna kadar eski Keltler konusundaki tarihi bilgi Klasik Roma ve Yunan yazarlarının eserlerine dayanıyordu ve bunlar da onlardan korkuyla, nefretle ve hor görmeyle söz etmişlerdi. Bu yazarlar eski Keltler'i güçlü bir rahip sınıfı olan mağrur savaşçı bir ırk olarak gösterirler.
Kelt savaşçıları disiplinsiz ve haşin, yemeye içmeye düşkün, şerefleri ve statüleri açısından kıskanç insanlardı. Şiir ve kelime oyunları takdir edilirdi, Druidler'in rahip sınıfı yalnızca tanrılarla aracılar olarak değil, yirmi yıllık çıraklık dönemlerinde ezberledikleri kabile gelenek ve yasalarının bekçileri olarak da saygı görürlerdi, hepsi etkinlik ve güce sahiptiler.
Druidler, ayinlerini kutsal meşeliklerde yaparlar, insan kurban ederlerdi. Çizilen bu tablonun amacı, Keltler'i Yunan ve Roma uygarlığının düzenli dünyası karşısında küçük düşürmekti. Ancak zamanla birlikte değerler de değişir.
18. yüzyıl sonlarında Avrupa tarihinin en etkili kültürel gelişmelerinden biri başladı: Romantik hareketin başlangıcı, bilimsel rasyonalizmin karşı konulmaz yükselişine karşı entelektüel bir başkaldırı. Romantikler için Romalılar'ın ve Yunanlılar'ın kötülük olarak gösterdikleri şeyler erdemdi. Keltler'in şiddete düşkünlükleri ve disiplinsizlikleri tutkulu bir bağımsızlık ve bireycilik, körinançları ruhsallık ve doğa sevgisi oldu.
Çoğunlukla Ortaçağ'ın İrlandalı keşişleri tarafından kaydedilmiş Kelt efsane ve folkloru hakkındaki yeni bilgiler, Klasik klişeye bir başka dünya havası verdi ve buna zamanla "Kelt alacakaranlığı" adı verildi. Aradan geçen iki yüzyılda Keltler'in kahraman, şair ve maneviyatçı -yani modern sanayi toplumunun antitezi- oldukları görüşü Kelt milliyetçileri ve "New Age" taraftarları gibi çok farklı insanlar tarafından hâlâ eleştirilmeden kabul görmektedir. Ancak bu eski Keltler'den çok, modern toplumun değerleri ve kaygılarıyla ilgili bir şeydir. Keltler gerçekte nasıl insanlardı?
Roma ordusuna şarap taşımak için kullanılan bu fıçıları Keltler icat etmiştir.
KELT GERÇEĞİ
Gelişmiş Kelt dünyasına, zirvede olduğu İÖ 3. ile 1. yüzyıllar arasında bakarsak Keltler'in çağdaşları Romalılar'dan, eski Yunanlılar'dan ve ilk Cermenler'den pek farklı olmadıklarını görürüz. Keltler bu sırada krallıklar, seçilmiş yargıçlar ve meclisler {"Senatolar") gibi Klasik dünyadakilere paralel siyasal kurumlar geliştirmişlerdi. Artık oppida adı verilen ve kimi tam gelişmiş kasabalar olan iyi planlanmış yerleşim birimlerinde yaşamaktaydılar.
Yunanlılar ve Romalılar gibi Keltler de değiş tokuşun yerini nakit ekonominin aldığı bir sistemde para kullanmaktaydılar. Yazı da başlamıştı. Keltler teknolojik olarak o kadar çağdaştılar ki, Romalılar fıçı, gemi inşa tekniği, örme zırh ve lejyoner başlıkları tasarımı gibi onların yeniliklerinden çoğunu benimsemişlerdi. Keltler kesinlikle savaşçıydılar ve kelle avcılığı gibi bazı âdetleri kendilerine özgüydü.
Kelt toplumu yüksek derecede rekabetçiydi ve seçkinlerin prestij ve servet kazanmaları için savaş önemli bir alandı. Bu bakımdan çağdaşlarından hiç farklı sayılmazlardı. Roma imparatorluğu da genişlemesini aynı emeller peşinde koşan aristokratlara borçluydu.
Keltler'e ilişkin en eski arkeolojik kanıtlar, Avusturya'da Salzburg yakınlarındaki Hallsstut'ta bulunan İÖ 700 dolaylarından kalma kabile şefleri mezarlarıdır. Demir Çağı kültürünün ilk örneklerinden biri olan mezarlarda, Eski Yunanlılar'la ticaret sonucunda edinilmiş bronz ve çömlek kaplar gibi eşyalar bulunmuştur. Soyut geometrik desenler ile stilize kuş ve hayvan biçimlerinden oluşan, ayırt edici bir sanat üslubu olan La Tene kültürü de Keltler'in ürünüdür.
Keltler'in dini inançlarında öyle özel bir manevi-yatçılık yoktu. Korular, pınarlar ve nehirler gibi doğal yerlere saygıyı Cermenler, Yunanlılar ve Romalılarla paylaşmaktaydılar. Bu saygıları onları çevreleriyle insanlık tarihinde başkalarından daha uyumlu yaşamaya itmiş değildi: Tarım alanı açmak için Avrupa'nın ormanlarının büyük bir kısmını temizlemişlerdi.
Keltler de çağdaşları gibi, sanayi öncesi toplumlarda tek servet kaynağı olan toprağı işlemeleri karşılığında en çok şeyi almak isterlerdi. Druidler'in tapınması Klasik dinin resmiliğinden dünyalar kadar farklıysa da, İÖ 1. yüzyılda tapınaklar yapmaya başlamış olmaları onların da daha biçimsel tapınmaya döndüklerini göstermektedir, insan kurban etme uygulamaları da onları diğer çağdaşlarından ayırmamaktadır, ilk Cermenler'de de bu âdet vardı ve Romalılar'ın o kadar zevk aldıkları öldürücü gladyatör karşılaşmaları da bir cenaze töreninin parçası olarak başlamıştı.
Şu halde eski Keltler günün standartlarına göre gelişmiş, rasyonel ve çağdaş insanlardı. Onlar ne önyargılı Klasik yazarların barbarlarıydı ne de modern romantiklerin alacakaranlık kuşağı insanları. Roma tarafından fetihlerini (İÖ 3. yüzyıl - İS 1. yüzyıl) hem cazip hem pratik yapan şey de Keltler'in Roma sistemine kolayca uyum sağlayabilecek yapıda olmalarıydı.
Kelt dünyasının Roma hâkimiyetinden kurtulan tek yerinin -Kuzey Britanya ve İrlanda- aynı zamanda sosyal ve ekonomik açıdan en az gelişmiş bölgeleri olması da ilginçtir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.