Son devir Osmanlı veliahtlarından. 1857'de İstanbul'da doğdu. Sultan Abdülaziz Hanın büyük oğludur. Sarayda özel öğrenim görerek yetiştirildi. 1867'de henüz 10 yaşındayken babasıyla birlikte Avrupa seyahatine katıldı. 1876 yılında Sultan Abdülaziz Hanın tahttan indirilip şehit edilmesi, onun üzerinde büyük tesir bıraktı. Babasına ve kadın efendiye yapılan muameleler, ömrü boyunca unutamadığı hâdiseler oldu. Bu bakımdan, her an öldürülme endişesiyle yaşadı.
Sultan İkinci Abdülhamid Han tahttan indirilince, Sultan Reşâd pâdişâh oldu. Yûsuf İzzeddîn Efendi de, veliaht îlân edildi. 1910 yılında, İngiltere Kralı Yedinci Edvard'ın cenâze törenine katılmak için Londra'ya gitti. Osmanlı hükümeti adına cenâze törenine katılan heyetin başkanlığını yaptı. Dönüşte Paris, Viyana, Budapeşte şehirlerine uğradı ve buralarda manevralara katıldı. Belgrad ve Sofya'ya resmî ziyâret yaparak, Sırbistan ve Bulgaristan krallarının kısa müddet önce Sultan Reşâd'a yaptıkları resmî ziyâretleri iâde etti.
1911'de Yedinci Edvard'ın oğlu ve halefi Beşinci George'un tac giyme töreninde bulunmak üzere tekrar Londra'ya gitti. Buralarda şıklığı, zarâfeti ve asâletiyle, ecdâdını lâyıkıyla temsil etti ve herkesin hayranlığını çekti.
1912'de Köstence yoluyla, gayri resmî bir Avrupa gezisi daha yaptı. 1913'te Bulgaristan'dan geri alınan Edirne'yi resmen ziyâret etti ve halkın coşkun sevgi gösterileriyle karşılandı.
Enver ve Cemal paşaların, Osmanlı Devletini, bir oldu bittiyle Birinci Dünyâ Savaşına sokmalarından kısa bir müddet sonra, İzzeddîn Efendi, harbin korkunç gidişini gördü. Askerin boş yere kırılmamasını söyleyerek, ateşkesin sağlanması için çalışmalara başladı. 1915'te, harp içinde, Viyana'ya gidip geldi. Çanakkale cephesinde incelemelerde bulunurken, Enver Paşayı, Kayser'in yanında şiddetle azarladı.
Devlet idâresinde aktif rol oynamasını, gelecekleri için tehlikeli gören İttihat ve Terakkinin gözü dönmüş, kanlı iki diktatörü Enver ve Cemal Paşalar, Yûsuf İzzeddîn Efendiyi öldürttü. Tâlihsiz veliahd, 1 Şubat 1916'da Zincirlikuyu'daki köşkünde sol kol damarları kesilmiş olarak bulundu. Babasının şehit edilmesinde, her iki kol damarlarını kesmek sûretiyle intihar süsü vermek isteyenlerin foyaları, kısa bir sürede ortaya çıkmıştı. Çünkü, intihar eden bir kişinin iki kol damarlarını birden kesemeyeceği, tıbben açıklanmıştı. Önlerinde böyle bir vaka bulunan İttihatçılar, İzzeddîn Efendinin tek kol bileğini keserek, olaya intihar süsü verdirdiler. Ayrıca, devlete bütünüyle hâkim olan İttihatçılar, Harbi Umûmînin (I. Dünya Savaşı) karışıklığı içerisinde, olayın çabuk unutulmasını da sağladılar. Yûsuf İzzeddîn Efendi, şehit edilmesinin ertesi günü, Ayasofya Câmiinde namazı kılındıktan sonra, babasının ve annesinin yanına büyük bir merâsimle defnedildi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.