Osmanlı padişahıdır (1470-1520). Yavuz lakabıyla anılan Selim I, Sultan Bayezit II'nin oğlu, Fatih Sultan Mehmet'in torunu, Kanunî Sultan Süleyman'ın babasıdır.

Amasya'da dünyaya gelen Yavuz Sultan Selim, iyi bir eğitim gördü. Savaş ve yönetim sanatını bütün incelikleriyle öğrendiği gibi, divan edebiyatı ile Farsça'yı da güçlü şiirler yazabilecek derecede iyi öğrendi. Ama onun en büyük tutkusu padişah olmaktı.

Kendinden büyük iki kardeşi bulunduğu için padişahlık ona düşmüyordu. Bu yüzden, Trabzon valisiyken 1511 yılında ordusunu alarak Rumeli'ye geçti ve babasını zorla tahttan indirip padişah olmak üzere İstanbul üzerine yürüdü. Çorlu yakınında yapılan çarpışmada babasına yenilen Yavuz Selim, oğlu Süleyman'ın vali bulunduğu Kefe'ye (Kırım) geçti. Aynı yıl ağabeyi Ahmet de Anadolu'da padişahlığını ilân etti. Yeniçeriler ayaklanarak Selim'in padişah olmasını istediler. Bayezit II, yeniçerilerin isteğini kabul etmek zorunda kaldı ve padişahlığı Yavuz Selim'e bıraktı (1512).

Çaldıran Savaşı ve Doğu Anadolu'nun Fethi

Doğuda İran hükümdarı Şah İsmail'in Şiîliği Anadolu'ya yayması Osmanlı Devleti'nin birliğini bozuyordu. Yavuz Selim ele geçirebildiği kardeşlerini ve yeğenlerini öldürterek birkaç yıldır süren saltanat kavgasını sona erdirdikten sonra, İran Seferi'ne hazırlandı.

Doğuya giderken ardım güven altına almak için de Anadolu'daki Alevîlerin pek çoğunu (kırk bin kişi) kestirdi. İki ordu Doğu Anadolu'da Çaldıran Ovası'nda karşılaştı. Şah İsmail bu savaşta yenilgiye uğradı (1514). Yavuz Selim Tebriz'i ele geçirdikten başka bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu da Osmanlı topraklarına kattı.

İran'ın yenilgisinden sonra Osmanlı Devleti'nin karşısında en güçlü devlet olarak Mısır kalmıştı. Yavuz ikinci büyük seferini Mısır'a yaptı. Önce 1516'da Halep yakınında Mercidabık'ta Mısır ordusunu yendi. Sonra Suriye ve Filistin'i de ele geçirerek Mısır'a girdi. Mısır'da bir yıla yakın süre kaldı.

Son Kölemen sultanı Tomanbay'ı yenerek astırdı. Mısır'la birlikte Hicaz'ı da Osmanlı topraklarına kattı. Bundan daha önemli olarak halifeliğe özgü Kutsal Emanetler'i ele geçirerek kendisini Müslümanların halifesi ilân etti (1517). O tarihten sonra Osmanlı padişahları padişah unvanıyla birlikte halife unvanını da kullanmağa başladılar.

Yavuz Sultan Selim kısa sürede ülkede birliği sağlayıp ülkesini genişlettikten sonra cihangirlik istemiyle yeni seferlere hazırlanırken hastalandı. Sırtında çıkan ve şirpençe (kızılyara) denen çıban yüzünden 1520 yılında Çorlu yakınında öldü, İstanbul'da kendi adını taşıyan caminin yanındaki türbeye gömüldü.

Kutsal Emanetler

Yavuz Selim, Kahire'de bulunduğu sırada Mekke şerifi Ebu Berekât, Müslümanlarca kutsal sayılan birtakım eşyayı Mekke'nin anahtarlarıyla birlikte padişaha sundu. 'Topkapı Sarayı Müzesi'nde Hırkai Saadet Dairesi'nde bulunan bu eşyaya sonraki padişahlar döneminde eklenmiş olanlar da vardır.

Söz konusu Kutsal Emanetler şunlardır: Hırkai Saadet (Hz. Muhammet'in hırkası); Dendanı Saadet (Hz. Muhammet'in Uhut Savaşı'nda kırılan dişinden bir parça); Nalını Saadet (Peygamber'in nalını); Sancağı Şerif (Peygamber'in sancağı); Kemanı Peygamberi (Hz. Muhammet'in yayı); Lihyei Saadet (Hz. Muhammet'in sakalı); Mührü Saadet (Peygamber'in mühürü); Namei Saadet (Peygamber'in Mısır hükümdarına gönderdiği mektup; nuşin üzerine yazılıdır); Seyfi Nebevi (Hz. Muhammet'in kılıcı); Gasli Nebevi suyu ve Nakşı Kademi Şerif (Peygamber'in gasil suyu şişesi ve ayak izi bulunan taş).

Önceki
Önceki Konu:
Genç Osman
Sonraki
Sonraki Konu:
Yıldırım Bayezit

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Son Ziyaretler:
Coğrafya Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi