Berke Han Gök Orda (Altınorda devleti başlangıçta Çöçi ulusunun batı tarafını temsil ettiği için Gök veya Mavi Orda, Çöçi'nin büyük oğlu Orda soyundan gelenler ise Çöçi ulusunun doğu kanadını temsil ettiklerinden dolayı Ak Orda veya Beyaz Orda isimleriyle adlandırılmıştır. Bu iki ulus 14 yüzyılın sonlarında Toktamış Han'ın Batı Kağanlığını ele geçirmesinden sonra tam manasıyla Altınorda ismi ile adlandırılmıştır. Toktamış Han'ın her iki ulusu bir araya getirdiği döneme kadar hâkimiyet Gök Orda tarafında olmuş ve Gök Orda tarafı tarihçiler tarafından Altınorda ismi ile nitelendirilmiştir) ve Ak Orda Kağanlıklarının gücünü 1257'den 1266 tarihine kadar etkin olarak bir araya getirerek hüküm sürmüş olan Altınorda Kağanı veya Kıpçak Han'ıdır. O Gök Orda Kağanlığının kurucusu olan kardeşi Batu Han'ın halefi ve Moğol Devletleri içinde resmi olarak İslamiyeti ilk kabul eden hükümdar ve diğer Moğol Devletlerinden İlhanlılara karşı mücadele eden İslam Devletlerinden Mısır Memlük Sultanlığının müttefiki ve en büyük destekçisiydi.

Geçmişi

Berke Cengiz Han'ın yaşça en büyük oğlu olan Çöçi'nin oğullarından birisidir. Berke 1235 yılında diğer kardeşleri Orda, Sinkur, Şeyban ve kuzenleriyle abisi Batu Han liderliği altında Moğolların Batı seferine iştirak etti. İştirak ettiği muazzam ordu Sibirya'dan hareket eden ve Müslüman Kama Bulgarlarının ve Karadeniz'in kuzey taraflarında hâkim bulunan Kıpçakların topraklarına karşı bu toplulukları itaat altına almak için hareket eden yaklaşık 150,000 askerden müteşekkil bir kuvvetti. Bu toplulukları itaat altına alan Moğolların bir sonraki hedefi 1237'de yapılan harekâtlarla Ryzan ve Suzdal Knezlikleri olmuş ve Rusya'nın daha da içlerine doğru hareket edilmiştir. Bu harekâtlar sırasında Berke'nin kardeşi Batu Han'a karşı olan hizmetleri istilaların daha öteye Avrupa içlerinde doğru ilerlemesinde müspet bir etki yapmıştır. Özellikle Macarlarla yapılan ve Macar ordusunun büyük bölümünün imha edildiği Mohi Muhaberesinde (Nisan 1241) Batu Han'a hizmet ederek kendisini kanıtlamıştır. Moğol Han'ı Ögedey 1241 yılında öldüğü zaman kan bağı olan tüm Moğol prensleri ki buna Berke ve abisi Batu Han'da iştirak etmek üzere Büyük Han seçmek maksadıyla Moğolistan'a geri çağrıldı. Ancak Çöçi oğulları ve Ögedey Han'ın varislerinin aralarında ki anlaşmazlıklardan dolayı iki kardeş Rusya'ya geri döndü ve vücuda getirdikleri Kıpçak Hanlığı bir daha asla Avrupa içlerine doğru istila hareketlerinde bulunmadı. Kıpçak Hanlığı Rusya içlerine yerleşme yerine doğudan diğer Moğol Devletleri tarafından kendilerine karşı yapabilecek saldırılara karşı tedbir almaya başladı.

Kıpçak Hanlığının Teşebbüsleri

Batu Han 1255 tarihinde öldüğü zaman önce oğlu Sartak halefi olarak Kıpçak Hanlığına getirildi. Ancak Sartak 1256 da zehirlenerek öldürüldü ve yerine kuzeni Ulakçı henüz 10 yaşındayken tahta getirildi. Ancak yaşı küçük olduğu için amcası Berke Han 1257 tarihinde tahtı ele geçirerek Kıpçak Hanlığı hükümdarlığına getirildi. Berke Han Gök Orda'yı yönetmeye muktedir ve onu ayakta tutabilecek ve koruyabilecek vasıflara sahip tek varisti. Sonuçta İmparatorluğunu baştan tesis etti ve Büyük Moğol İmparatorluğunun önemli parçalarından birisi haline getirdi. Onun hükümdarlığı müddetince Galiçya (Halych) Kralı Daniel mağlup edilmiş ve 1259 tarihinde Moğol generalleri Burunday ve Nogay Han öncülüğünde ikinci bir harekât tertip edilerek Litvanya ve Polonya'ya karşı harekete geçilmiş ve yağmalarda bulunulmuştur. Ancak Berke Han döneminde öncelikle ele alınması gereken konu İlhanlı hükümdarı ve akrabası Hülagü Han'a karşı dini ve ekonomik nedenlere dayanarak yaptığı mücadele oluşturmaktadır. Ayrıca 1265 tarihinde Bulgaristan ve Trakya'ya karşı yağma hareketlerinde bulunmuştur.

İslam Dinini Kabul Edişinin Tesirleri

Berke 1240 yılında devrin önde gelen isimlerinden Nasreddin Tusi'nin talebesi olan yakın bir arkadaşı vasıtası ve etkisiyle İslam dinine intisap etti ve zamanla dindar bir Müslüman oldu. Berke'nin Müslüman olması ve İslam dinine göre o zaman en büyük düşmanları olan İlhanlılarla mücadelesi ve siyasi hamleleri, topraklarında azımsanmayacak bir Müslüman kitleyi barındıran Gök Orda'nın kısa sürede İslam dinini kabullenmesi ve bu topraklarda yaşayan eski Türk ve Moğol dinini yaşayan toplulukların ve Türk unsurlu bazı Musevi ve Hıristiyan toplulukların da İslamiyet'e girmesi sonucunu doğuracaktır. Berke, İslam halifesi El-Mutasım'ı ortadan kaldıran ve ileride kendisinin en büyük müttefiki olacak olan Suriye ve Mısır topraklarının hâkimi Memlük Devletinin ve İslam dünyasının en büyük sıkıntısı olan rakibi Hülagü Han'a karşı büyük bir azimle uğraştı.

Bu esnada, Moğollar Filistin sahillerini elinde tutan Haçlı Devletçikleri ile birlikte Türk asıllı komutanları Ketboğa tarafından İslam topraklarına harekâtlar yapıyorlardı ve Memlük topraklarına hücumlarda bulunuyorlardı. Moğol tehlikesini bertaraf etmek isteyen Memlûkler 1260'da Moğolları büyük bir hezimete uğrattılar ve Mısır'a geçiş yolunu Moğollara kapattılar. Bu savaştan sonra Sultan Kutuz'u devirip Memlük Sultanlığı koltuğuna oturan Rükneddin Baybars'ın politikası ilk iş olarak Suriye bölgesinde mevcut Müslüman emirlerle ve kabilelerle diplomatik ilişki tesis ederek Mısır-Suriye Birliğini oluşturmak ve ikinci iş olarak ta casusları vasıtasıyla İlhanlılarla arasının açık olduğunu öğrendiği Berke Han'la irtibat kurmak oldu. Böylelikle düşmanları olan Moğolları ve Haçlıları tesirsiz hale getirme yolunda büyük bir adım atmış oldu. Hülagü Han'a karşı İslam dünyasında meydana getirdiği yağma ve katliam hareketleri için öfke dolu olan ve onu ortadan kaldıracağına yeminli olan Berke Han, Memlük cephesinden gelen işbirliğini büyük bir memnuniyetle karşıladı. Ancak halen Moğol Kağan'ı Möngke Han'a tabii olduğundan yeminini yerine getirmek için uygun anı bekledi ve Möngke Han'ın vefatından sonra fiili olarak harekete geçti.

Hülagü ise Ayn Calut'ta aldığı yenilgiyi telafi etmek gayesiyle 1262 tarihinde kendi topraklarına çekilerek ordu oluşturmaya başladı. Ancak onun bu teşebbüslerini Memlüklerin müttefiki olan Berke Han ve Gök Orda Devleti engelleyecek ve böylelikle Moğol İmparatorluğu içinde bir iç savaş meydana gelecekti. Müslüman tarihçi Raşiddin (1247–1318) Berke Han'ın Bağdat'a yapılan taarruzları protesto etme maksadıyla ölümünden önce Möngke Han'a gönderdiği mesajı şöyle aktarmaktadır: "O (Hülagü) Müslümanların tüm şehirlerini yağmaladı ve Halifeyi öldürerek ortadan kaldırdı. Allah'ın yardımıyla ona döktüğü masum kanların ve aldığı canların hesabını soracağım." Müttefikleri Memlüklerin desteğiyle hareket eden ve verdiği sözü yerine getiren Berke Han'ın bu hareketi dikkate değerdir.

Son Büyük Han olan Kubilay Han'la birlikte Moğol ardılları yerleşik hayata geçtikten sonra, Hülagü 1262 yılında ata topraklarına geri döndü ve Memlüklülere saldırma ve Ayn Calut'un intikamını alma maksadıyla bir ordu oluşturmaya çalıştı. Bununla birlikte, Kıpçak Hanı Berke tarafından Hülagü'nün Kutsal topraklara karşı olan ilgisini keserek dikkatini kuzeye vermesi (Kuzey İran, Azerbaycan bölgesi) maksadıyla bir dizi harekât başlatıldı. Bu harekâtlar neticesi kuzey topraklarına doğru yönelen İlhanlı ordusu 1263 yılında Altınorda Devletine karşı Kafkasya'nın kuzeyinde (Terek bölgesi) Berke'nin yeğeni olan devrin büyük savaşçısı Nogay'ın kumanda ettiği Kıpçak-Moğol (Gök Orda) kuvvetlerine karşı büyük bir mağlubiyete uğradı. Bu savaş Moğollar arasında cereyan eden ilk açık savaştı ve Büyük Moğol İmparatorluğunun artık parçalanmaya başladığının işaretlerini vermeye başlamıştı.

Bu hezimet sonrası Hülagü büyük bir ıstıraba girdi ve teselli bulmak gayesiyle Memlûkler üzerine yağma harekâtı yapacak olan iki tümenden müteşekkil bir birlik gönderdi ancak bu birlik Memlüklülerce geri püskürtüldü ve bu harekâtı da başarısızlıkla sonuçlanan Hülagü Han kısa bir süre sonra öldü (1265).

Berke 1266 yılında babasının ölümünden sonra İlhanlı Devletinin başına gelen Abaka Han ile de mücadeleye girişti ve onu da mağlubiyete uğrattıktan kısa bir süre sonra vefat etti. Ölümünden sonra yerine yeğeni Mengü-Temür geçti. Kendisinin Memlüklülerle olan ittifakını ve İlhanlılarla olan mücadelesini yeğeni Mengü Temür'de devam ettirmiştir. Ancak onun mücadelesi dini sebeplerden ziyade İlhanlılarla aralarında paylaşılamayan zengin Azerbaycan topraklarından pay alabilme mücadelesine dayanmaktadır. Birçok tarihçinin ortak görüşü Berke Han'ın Bağdat'ın yağmalanmasından sonra İlhanlıların eline henüz geçmemiş olan ancak geçebilme tehlikesi olan İslam'ın kutsal toprakları Mekke, Medine ve Kudüs'ü kurtarabilme gayesiyle Hülagü ile mücadeleye giriştiğini ortaya koymaktadır.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğrafya Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi