Alman Ulusal Birliğinin Sonuçları
a. Almanya Açısından
            Almanya, ulusal birliğini kurduktan sonra, ekonomik gelişmesini liberal bir ekonomi anlayışıyla yürütmüş değildir. Ulusal birliği kurulduktan sonra ulusal ortak bir pazara da sahip olan Almanya'da ülkeyi tam bir demir elle yönetmiş bulunan Bismarck'ın anlayışına göre, ekonomik faaliyetin amacı, ulusal refahı artırmaktı. Ulusal güçlerin bunu gerçekleştiremediği alan ve durumlarda, merkezi hükümet işin içine girmeliydi.

            İşin aslına bakılırsa, Alman ulusal birliğinin kurulmaya çalışıldığı dönemde Kral ile Parlamento arasına bir çatışma başlamıştı. I. Dünya Savaşı'na kadar yürürlükte kalacak olan 1851 Anayasası'nın sonucu olarak, Prusya Meclisi'ndeki güç dengesi, yeni gelişmekte olan büyük burjuvazide değil, ekonomik etkinliği endüstri devrimiyle yok olmaya başlayan orta sınıfın elindeydi. Bu orta sınıf İngiltere'den esinlenen liberal akımın etkisindeydi. Bu yüzden büyük çoğunluğu liberal görüşlü olan meclisin, bir de maliyeyi denetleme yetkisi vardı. İngiliz anayasa sisteminin tarihini incelemiş olan liberal meclis önderleri, maliye üzerindeki bu etkinlikleriyle, yürütme organını da denetleyebileceklerine inanmaktaydılar. Almanya'da öteden beri etkili olan siyasal güç olan büyük toprak sahiplerinin (Junkerler) ve büyük burjuvazinin desteğini alan Bismarck'ın, Alman, ulusal birliğini kurmanın yanında bir başka görevi de vardı: Bu çabalarına liberal orta sınıfı susturmak. Bismarck her iki görevi de başarmış ve Almanya, merkezi bir biçimde planlanan ve milliyetçi bir anlayışla yürütülen ekonomik bir kalkınma içine girmiştir.

            Alman endüstrisi 1871-1914 yılları arasında sürekli bir biçimde ve hızla büyüdü. Bismarck'ın otokratik yönetimi pahasına, bu büyüme özellikle demir ve çelik üretiminde dikkati çekecek bir duruma geldi. Öyle ki, 1914 yılında, yani I. Dünya Savaşı'na gelindiğinde, bu iki temel endüstri maddesinin üretiminde, ABD'den sonra dünyada ikinci sırayı aldı.

            Bismarck, Alman ulusal birliğini kurmakla haklı olarak övünebilir. Ancak, konuyu bir başka açıdan yaklaşılırsa, Almanya'yı parçalamış da sayılabilir; çünkü Bismarck'ın kurduğu yeni Alman "Reich"ı içinde, halkının çoğu Alman olan Avusturya ve bağımsız devletler olarak kalan ve Alman nüfusunun 1/6'sını oluşturan öteki siyasal birimler yoktu. 1871 düzenlemesi ile Almanya, Prusya ile Avusturya arasında paylaştırılmış oldu. Dolaysıyla Almanya, 19. yüzyılın geriye kalan bölümü ve 20. yüzyılın başında da bölünmüşlüğünü, "Alman ikiliğini" tam anlamıyla gideremedi. Bu işi, yani bütün Almanların bir tek devlet içinde birleştirilmesini, I. Dünya Savaşı'ndan sonra Adolf Hitler gerçekleştirmeye çalışacaktır. Ancak, kurduğu devlet, hemen hemen tüm Almanları bir tek siyasal sınır içine almasına rağmen, Bismarck'ınki kadar uzun ömürlü olamayacaktır.

 b. Uluslar arası Politika Açısından
Alman ulusal birliğinin kurulmasının uluslar arası politika açısından en önemli sonucu, daha önce de belirtildiği gibi, Viyana Kongresi ile kurulmuş bulunan Avrupa güç dengesini temelinden bozmuş olmasıdır. Ancak kuruluşu izleyen olayların daha iyi anlaşılabilmesi için, bu dengenin nasıl bozulduğunu da görmek gerekir.

            Her şeyden önce, o zamana kadar Avrupa'nın en güçlü devletlerinden olan Fransa ile Avusturya, Prusya'ya yenilgilerinden ve güçlü bir Almanya'nın doğmasından sonra güç ve etkinliklerini büyük ölçüde yitirdiler. Yenilen, toprak yitiren ve doğusunda güçlü bir Almanya kurulan Fransa'nın Avrupa'da genişleme ve en azından prestijini yeniden kazanma umudu kalmadı. Bu durum, Fransa'yı deniz aşırı bölgelerde genişlemeye itecek ve böylece 1870'lerden sonra sömürge faaliyeti hızlanacaktır. İkinci olarak, Prusya'ya yenilerek Orta Avrupa'da iddiası kalmayan Avusturya, sırtını bu devlete dayadı ve gözlerini doğal yayılma alanı olarak gördüğü Balkanlara çevirdi. Bu tarihten başlayarak I. Dünya Savaşı'na kadar Balkanlarda Rusya ile sürekli çatışacak ve bu çatışma, dönemin siyasi tarihinin ana teması olacaktır. Üçüncü olarak, ilerde Osmanlı Devleti incelenirken ayrıntılarıyla verilecek olan 1854- 1856 Kırım Savaşı'nda kendisine karşı savaşmış bulunan Fransa'nın 1871 yenilgisini ve Avusturya'nın zayıflamasını fırsat bilen Rusya, "Panslavizm"i bayrak yaparak Balkanlarda genişleme yolunu seçecek ve burada Avusturya ile sürekli anlaşmazlığa düşecektir. Böylece, Balkanlarda I. Dünya Savaşı'na kadar sürecek olan büyük devlet çatışması başlayacaktır.

Not: Bu ilgili makale Oral Sander'in "Siyasi Tarih ilkçağlardan 1918'e" adlı eserinden yararlanıp yazılmıştır.

Kitabı, İmge Kitabevi Yayınları'ndan temin edebilirsiniz.

-

Siyasi Tarih'in Tüm Konuları İçin >> Siyasi Tarih << Sayfasına Bakmanızı Öneriyoruz.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğrafya Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi