Tarih Sitesi https://tarih.sitesi.web.tr/ Tarih dersi ile ilgili yararli kaynaklar... Sehirlerin isimleri ve Anlamlari https://tarih.sitesi.web.tr/sehirlerin-isimleri-ve-anlamlari.html ADANA: Adana' ya ait en eski yazili kayitlara ilk olarak, Anadolu' nun en koklu medeniyeti Hititler 'in Kava Kitabelerinde rastlanmaktadir. Bu kabilelerde bulunan bir yaziya gore Uru Adania ( Adana Beldesi) olarak bahsi gecmektedir.<br /><br />ADAPAZARi: Adapazarlilar bu sehrimize kisaca Ada derler. Cunku Sakarya ve Cark suyu adeta bir adayi andirir. " Pazar" kelimesinin mensei ise, on yedinci yuzyilda yorede buyuk bir pazar alani olmasidir. iste, Adapazari bu iki sozcugun " Ada" ve "Pazar" sozcuklerinin birlesimi Adapazari, Sakarya ilimizin merkezidir.<br /><br />AFYONKARAHiSAR: Afyon turkulerinde sik sik " Hisar" sozcugu gecer. "Hisarin bedenleri cevirin gidenleri" gibi hisar sozcugunun Afyon turkulerinde sik sik yinelenmesi nedensiz degildir. Bu sehri Selcuklular uzun bir suren kusatmadan sonra ele gecirdiler. "Hisar" kusatildi. Acilarla elde edilen yere "Karahisar" dediler ve orada, kara taslardan bir kale insa edildi. Daha sonra bolgede afyon yetistirilmeye baslayinca, Karahisar'in basina bir de Afyon eklenerek "Afyonkarahisar" adini aldi.<br /><br />AGRi: ismini sinirlari icindeki "Ararat" dagindan aldigi saniliyor. Ararat, once Aran' dan adini aldi.<br /><br />AKSARAY: Selcuklu Sultani izzettin Kilicarslan, sehirde cami, medrese, kumbetler ve buyuk bir beyaz saray yaptirdi. Sehir "Aksaray" adini iste bu beyaz saraydan aldi.<br /><br />AMASYA: Amasya sehrini tarihci Strabon' a gore Amazon krali Amasis kurdu ve ona Amazon anlamina gelen "Amasesia" ismini verdi.<br /><br />ANKARA: islam kaynaklarina gore Ankara'nin adi Enguru olarak gecer. Kimilerine gore Ankara sozu Farsca "uzum" anlamina gelen Engur' den, ya da Yunanca' da Koruk anlamina gelen "Aguirada"dan turemistir. Bazilarina gore Hint- Avrupa dillerindeki "Egmek" anlamina gelen Ank ya da Sankskritce de "Kivrinti" anlamina gelen Ankaba' dan veya Latince' den cengel anlamina gelen uncus' dan turedigi ileri surulmektedir. Frig dilinde Ank "engebeli , karisik arazi" anlamina gelir. Sehrin diger isimleri; Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engurlu, Enguruye, Angare, Angera, Ancora ve son olarak Ankara seklini almistir.<br /><br />ANTAKYA: Mo 300 yillarinda Makedonya Krali Seleukoz bu yorede Antakya' yi kurdu ve sehre babasinin ismi olan "Antiokhia" adini verdi. Zamanla buyuyen kent, baskent halini aldi.<br /><br />ANTALYA: Mo 11. yuzyilda Bergama Krali 2. Attalos tarafindan kuruldu. Sehir onceleri ismini kurucusundan aldi ve Attaleia adiyla anildi. Daha sonra bu isim Adalia, Antalia ve en son Antalya sekline donustu.<br /><br />ARTViN: iskitler tarafindan kuruldu. Artvin sozu iskitce' dir.<br /><br />AYDiN: ilk olarak Argoslar tarafindan kuruldu. Anadolu beylerinden Aydinoglu Mehmet Bey'den aldi. Aydin, Mehmet Bey' in babasinin ismidir.<br /><br />BURSA: Eski caglardaki Bitinya bolgesinin baskentidir. Buraya kurucusu Bitinya Krali Prusias' in adi verildi.<br /><br />BALiKESiR: Sehrin adinin Eski hisar anlamina gelen Paleokastio' dan turedigi sanilmaktadir. Halk arasinda dolasan bir soylentiye gore de bali cok anlamina gelir. Cunku kesir Arapca' da cok anlamina gelir.<br /><br />BAYBURT: Eldeki kaynaklara gore kasabanin ortacagdaki adi "Paypert" ya da" "Pepert" idi.Bayburt adi buradan gelmektedir.<br /><br />BiLECiK: Bizanslilar doneminde burada Bilekoma adli bir kale vardi. Osman Bey tarafindan alindiktan sonra isim bu sekilde degistirildi.<br /><br />BiNGoL: Civarinda bir cok gol bulunmasi sebebiyle bu ismin verildigi saniliyor.<br /><br />BiTLiS: Kimi tarihciler gore, "Bages" ya da "Pagis" sozcuklerinden turemistir. Kimilerine gore de Buyuk iskender' in komutani "Lis" ya da "Badlis" burada bir kale kurmus. Bitlis sozcugunun bu komutanin isminden kaynaklandigi saniliyor.<br /><br />BOLU: onceleri Bithynion, Romalilar doneminde ise Claudiopolis adi verildi. Turkler burayi alinca Claudiopolis sozcugunu kisaltip sadece polis dediler. Daha sonra bu da halk dilinde degiserek Bolu oldu.<br /><br />BURDUR: Eski adi Askaniya' dir. ismini yaninda kurulmus oldugu Burdur golunden almistir.<br /><br />CANAKKALE: Marmara ve Ege denizlerini birlestiren Bogaz' daki sehir ve kasabalarin en buyugu ve il merkezidir. Bogazin dogu kiyisinda ve en dar yerinde kurulmustur. Burada denizin sekli tipki bir canagi andirir. Bugunku ismini buradan alir.<br /><br />CANKiRi: ilkcagda "Gangra" kalesinin eteginde kuruldu. ismini Gangra kalesinden alan Cankiri' ya yakin zamana kadar Cangiri ve Cengiri deniliyordu.<br /><br />CORUM: Rivayete gore Cogurum kelimesinden turetilmistir. Bu da bolgede zamaninda Rumlarin cogunlugu olusturmasindan kaynaklanmaktadir.<br /><br />DENiZLi: Deniz- ili kelimelerinin birlesmesinden olusmustur. il eski Turkce' de ulke, memleket anlamina gelir. Yani deniz memleketi denilir.<br /><br />DiYARBAKiR: Bakir ulkesi anlamina gelmektedir. Bu ismin kaynagi Diyar- i Bekir' dir.Bekir' in memleketi anlamina gelir. Bekir b. Va'il adli Arap gocebe boyunun buraya yerlesmis olmasa sebebiyle bu ismin yerlestigi soylenir. Diyarbakir' in eski adi Amid veya Amed'dir. Gelen veya bizim anlamina gelir. Dede Korkut kitabinda Amid'e Hamid de denilmistir.<br /><br />EDiRNE: Romalilar doneminde imparator Hadrianus tarafindan kuruldugu icin sehir "Hadrianopolis" adini alir. Hadrianus' un sehri anlamina gelen bu sozcuk, sonrada degisimlere ugrayarak Edirne halini aldi.<br /><br />ELAZiG: 1834 yilinda Mezra denilen yerde kuruldu. 1862 yilinda buraya padisah Abdulaziz Han' in onuruna " Mamuret- ul- aziz" ismi verildi. Daha sonra Elaziz olarak kisaltilan isim, 1937 yilinda Elazig' a cevrildi.<br /><br />ERZiNCAN: Erzincan ovasindan adini alir. Ezirgan diye halk tarafindan soylenir. Buranin eski adi Eriza' dir.<br /><br />ERZURUM: Ard-i Rum kelimesinden gelir. Yani Rum topragi demektir. Diger bir rivayete gore de Selcuklular buraya Erzen- Rum demislerdir. Erzen dari demektir. Sehir o zamanlar bir tahil ambari olarak kullanilmistir.<br /><br />ESKiSEHiR: Eski adi Doylaion'dur. 1080 yilinda Turkler burayi ele gecirdi. 1175 yilinda burasini Bizans geri aldi. Kilicarslan bu sehri daha sonra geri alinca, ona " Bizim eski sehrimiz" anlamina gelen Eskisehir adini verdi.<br /><br />GAZiANTEP: Sehrin eski adi Ayintab' dir. Kelime anlami, pinarin gozu demektir. Zamanla Antep olarak degismistir. Halk Milli Mucadele doneminde Fransizlara karsi basarili bir savas verince 6 Subat 1921' de cikartilan bir yasayla Gazi unvani verildi.<br /><br />GuMuSHANE: Burada daha onceleri gumus madenleri oldugundan, bu sehre Gumushane denilmistir.<br /><br />iSTANBUL: Mo. 658yilinda Megara Krali Byzas tarafindan kuruldugundan bu sehre kurucusundan dolayi Bizantion adi verilmistir. Roma imparatoru Marcus Avrelius doneminde imparatorun manevi babasinin adiyla "Antion" olarak anildi. Bizans imparatoru Konstantin bu sehri yeniden kurunca buraya kendi adini verdi. Sehre " Konstantin" veya " Konstanpolis" adi verildi. Araplar "Konstantiniye", Romalilar " Konstantinopolis" demislerdir.Daha sonra bu ismin kisaltilmis sekli olan " Stin- Polis" deyimi kullanildi. Turkler burayi alinca Musluman sehir anlaminda " islambol" adini verdiler. istanbul isminin Stin- Polis yahut islambol kelimelerinden geldigi dusunulmektedir.<br /><br />iZMiR: Sehrin asil adi " Smyrna" dir. izmir kelimesi Smyrna' nin halk arasindaki kullanis seklidir. Homeros destanlarinda bu kent ismini Kibris Krali Kinyras' in kizi Smyra' dan alir. Kimi kaynaklara gore de, izmir sehrini ilk kuran Hititler degil, Amazonlar' dir.( Hititler de buraya Navluhun adini vermislerdir.)<br /><br />KAHRAMANMARAS: Asil adi Markasi' dir. Halk dilinde Maras olarak degismistir. Milli Mucadele doneminde Fransizlara karsi sehirlerini kahramanca savunduklarindan meclis tarafindan 11 Subat 1922' de kahraman unvani verildi.<br /><br />KARAMAN: ilk ismi Laranda' dir. Selcuklu ve Osmanlilardaki ismi Larende idi.Karamanogullarinin baskenti oldugundan buraya daha sonra Karaman adi verildi.<br /><br />KARS: Mo. 130 ' 127 yilinda buraya yerlesen Karsak oymagindan dolayi sehre Kars adi verilmistir. Kars kelimesinin anlami ise deve ya da koyun yununden yapilan elbise veya sal kusagi anlamina gelir.<br /><br />KASTAMONU: Sehrin eski adi "Tumana" dir. Buraya daha sonra Gas ' Gas isimli bir kavim yerlesti. iste Kastamonu Gas ve Tuman' in birlesmesinden meydana gelmistir.<br /><br />KAYSERi: Romalilar Mazaka adli sehri alinca buraya Kaysarea aini verdiler. Yani imparator sehri anlamina gelir. Daha sonra Kayseri olarak halk arasinda yayildi.<br /><br />KiRSEHiR: Kir ve Sehir kelimesinin birlesmesinden olusur.<br /><br />KOCAELi: Orhan Gazi doneminde bu bolgeyi fetheden Akcakoca isimli komutandan dolayi buraya Kocaeli denildi.<br /><br />KONYA: Daha once " ikonyum" oldugu iddia edilen sehrin ismi, Abbasiler tarafindan fethedildiginde Kuniye' ye cevrilmistir. Turkler bu ismi Konya olarak degistirdi.<br /><br />KuTAHYA: Frigler buraya " Katyasiyum" veya " Katiation" adini vermislerdir. Daha sonra yore halki buraya Kutahya demistir.<br /><br />MALATYA: Hititler doneminde buranin adi " Meliddu" dur. Halk tarafindan Malatya olarak degismistir.<br /><br />MANiSA: Yunanca Magnesya' dan gelmistir. Sehri Turkler fethettiginde ismi Manisa olarak degistirildi.<br /><br />MARDiN: Mardin adi Suryanice' de Marde' den geldigi rivayet edilir. Romalilar " Maride" , Araplar ise " Mardin" adini vermislerdir. Diger bir rivayete gore ise, Kurtcedeki Mer ' din yani erkek, yigit ' gormek kelimesinden geldigi soylenmistir.<br /><br />MUGLA: Eski adi " Mobolla" dir. Turkler buraya daha sonra Mugla demislerdir.<br /><br />MUS: Bir rivayete gore Suryanicedeki suyu bol anlamina gelen Musa ' dan , diger bir rivayete gore ise sehrin kurucusu Muset' ten gelmistir.<br /><br />NEVSEHiR: 18. yuzyila kadar sehir bir koydu ve adi " Muskara" idi. Daha sonra Nevsehirli Damat ibrahim Pasa koyunu gelistirdi ve yeni sehir anlaminda Nevsehir adini verdi.<br /><br />NiGDE: ilkcagda bolgede Nagdoslular adli bir kavim yasadigindan bu sehre isimlerini vermislerdir. Arap kaynaklari sehre " Nekide" veya " Nikde" demislerdir. Halk ise sehre Nigde adini vermistir.<br /><br />ORDU: Eski adi " Kotyora" dir. Halk tarafindan bu isim degisiklige ugramistir.<br /><br />RiZE: Kafkas kokenli bir kelime oldugu dusunulmektedir.<br /><br />SAKARYA: Sinirlari icinden gecen Sakarya Nehri sehre ismini vermistir.<br /><br />SAMSUN: Eski adi " Amisos" dur. Samsun ismi bu kelimenin halk tarafindan degistirilmesidir.<br /><br />SiiRT: Siirt adinin Keldani aslindan geldigi ve sehir anlaminda oldugu belirtilir. Diger rivayet ise Sert kelimesinin bozulmus seklidir.<br /><br />SiVAS: Rivayetlere gore Sivas kurulmadan once ulu agaclar altinda kaynayan uc pinar varmis. Bu pinarlar Allah'a sukur, anne ve babaya minnet ve kucuklere sefkat duygularini ifade edermis. Bu uc pinara " Sipas suyu" denirmis. Bu uc pinarin etrafinda kurulan yerlesim yerine " Sipas" ismi verilmistir. Diger bir rivayete gore ise Sivas ismi eski kavimlerden " Sibasipler" den gelmektedir. Sivas ilk caglarda Talavra, Megalapolis, Karana ve Diyapolis isimleriyle anilmistir. Sehrin adinin Farsca' da " uc degirmen" manasina gelen " Sebast" kelimesinden geldigi de soylenmektedir.<br /><br />TEKiRDAG: Adini, kiyi boyunca uzanan Tekirdaglari' ndan almistir.<br /><br />TOKAT: Eski adi " Komana Pontika" idi. Tokat adinin Pontika adinin halk arasinda degismis seklidir.<br /><br />TRABZON: " Trapezus" sozcugunden gelir. Anlami dort kosedir.<br /><br />TUNCELi: Burada bazi maden yataklarinin bulunmasindan dolayi sehre Tunceli adi verilmistir. Yani tunc ulkesi demektir.<br /><br />URFA: Eski adi " Orhoe" veya " Orhai" dir. Daha sonra Araplar tarafindan "R" ya cevrilmistir. Sehir Babil Hukumdari Ramis ' Nemrut tarafindan kurulmustur.<br /><br />USAK: Cocuk veya genc adinin halk dilinde soylenisidir. Bazi rivayetlere gore ise usak ( Ayn' la soylenisi) kelimesinin asik kelimesinden geldigi soylenmistir.<br /><br />VAN: Van' i Asur Kralicesi Semiramis kurdu. Bundan dolayi sehre " Sahmirankent" adi verildi. Daha sonra Persler doneminde buraya Van adinda bir vali geldi ve sehri bayindir hale getirdiginden sehre onun adi verildi. Sun, 11 Jul 2021 20:58:39 +0200 Deli ibrahim Pasa'nin Hayati https://tarih.sitesi.web.tr/deli-ibrahim-pasanin-hayati.html ibrahim Pasa, ilk is olarak sefer gorevi bahanesiyle yol azigi adi altinda halktan vergi toplamaya basladi. Aslinda seferin Topkapi Sarayi' na yapildigi ve fethedilecek olanin sultanin kalbi oldugu herkesce malumdu. Ama korkudan kimse sesini cikaramiyordu. Parmaklarini citlatsalar emirleri altina en az dort- bes bin kisilik kuvvetler toplayabilecek asiret reisleri dahi boyun egmis, degerli hediyeler ve yuklu haraclar yollayarak pasanin gonlunu kazanmaya calisiyorlardi. Sultana layik secme mucevherler, kese kese altinlar, murassa hancer ve kiliclar, altin ve sim islemeli seraser kumaslar, ipek halilar ve sair esyadan, her biri iki yillik Misir hazinesine bedel, asumana ser ceker pesendi de cariyelerden murekkep hediye kervanini hazirlayan ibrahim Pasa, Mart ayinin sonlarinda Diyarbekir' den ayrilarak mutad seferine basladi.<br /><br />Ramazan ayinin hemen oncesinde istanbul' a ulasan ibrahim Pasa, vakit kaybetmeksizin sultanin huzuruna cikti.Etek opup el kavusturarak hediyelerini takdim etti. Comert hediyelerden ziyadesiyle memnun olan Sultan 3. Murat, ibrahim Pasa' nin sadakatinden artik hicbir suphe duymuyordu. Kendi eliyle hilat donatarak pasayi taltif etti. Buyuk bir mansibi garantilemenin gonul rahatligi ile saraydan ayrilan ibrahim Pasa, gunlerini hangi gorevi isteyecegini dusunmekle geciriyordu. Hodpesentligi oyle artmisti ki, hicbir sefere istirak etmedigi, hicbir devlet gorevini layikiyla yerine getiremedigi halde sadrazamlik hayalleri bile kurmaya baslamisti. Bir yandan da ablasini tesvik ederek daha ust duzey bir gorev icin zemin hazirlamaya calisiyordu. Ama kardesinin Diyarbekir ve Sivas' ta sergiledigi dalalet ve basinabuyruk tavirlar, Canfeda Kadin' i, bile canindan bezdirmisti. Bu dogrultuda ocak agalari da, kan davasi guttukleri pasaya komplo hazirligi icine girmis, en az ibrahim Pasa kadar fitneci olan ve onun kendi makamina goz koydugunu ogrenen Sadrazam Koca Sinan Pasa' dan da destur almislardi. Haris dimagini kimbilir hangi hayallerle eglendiren ibrahim Pasa ise, dustugu kibir batakligi icinde bu tertibi gorecek durumda degildi. Ama kanli bir komploya gerek kalmadan, sadrazamin ve ocaklilarin tazyiki ile harekete gecen seyhu' l- islam ve kazasker efendilerinin telkinleri ile ipligi pazara cikarilan ibrahim Pasa icin, Kasim ayinda sultanin emri ile yeniden tutuklama karari cikarildi.<br /><br />Ancak adamlari vasitasiyla bunu haber alan Canfeda Kadin, kardesini uyarmak icin bir kethudasini suratle yola koydu.Sadrazamlik hayalleri kurarken, birdenbire zanli durumuna dusen ibrahim Pasa, gece karanliginda apar topar konagindan cikip kapicisindan sandalcisina yuklu bahsisler verip uskudar'a can atti. Ama karaya bastigi anda kendini yenicerilerin kucaginda buldu. Yeniceriler, uzerindeki degerli esyayi talan ettikten sonra hakaretler ve kufurler ederek yaptiklarinin hesabini ve katledilen arkadaslarinin diyetini sordular. Ellerine ayaklarina bukagilar baglayip uskudar Carsisi'nda alay ettiler.Sonra yetisen bostancilara teslim edilen ibrahim Pasa, bir sandala konup Besiktas'a gecirildi. Buradan Rumeli Hisari'na kadar, bas acik, yalin ayak yurutulup teshir edilmekle, dalaletinin ve yaptigi zulmun kat be kat fazlasini yine halktan buldu.<br /><br />Ancak halkin zevk aldigi bu alay etme olayindan sonra Rumeli Hisari'na kapatilan pasanin hemen oraciktaidam edilmemesi yeni suphelerin olusmasina vesile oldu. Canfeda Kadin'in araya girerek kardesini kurtardigi, serbest kaldiginda kendisine yapilan zulmun hesabini sormaya and ictigi soylentileri ayyuka cikmisti. Ancak kisa sure sonra, sultanin hasta oldugu haberinin yarattigi tedirginlik ortami icinde Deli ibrahim Pasa unutuldu.Ama babasinin olumunden on bir gun sonra tahti devralan Sultan 3. Mehmet, bu sapkin devletliyi unutmadi. ilk icraat olarak taht varisi kardeslerinden kurtulan ve babasinin haremini Eski Saray'a goc ettiren sultan, yaklasik yirmi yildir haremin kontrolunu elinde tutan Canfeda Kadin' i da kafileye katarak tasfiye etti. Bu gelisme ile ibrahim Pasa' yi cellatlardan ayiran tum engeller ortadan kalkmisti. Nihayet ferman-i padisahi yazilip Cavusbasi Coban Suleyman Aga'ya verildi. Subasi Ridvan Aga ve dort nefer dilaver celladi yanina alarak Rumeli Hisari'na varan cavusbasi, rihletine vasita olup yaptigi onca zulmun hakkini verdi. Sonra cesedini kaldirip Narlikapi'dan deryaya biraktilar.<br /> Sun, 11 Jul 2021 20:56:34 +0200 2. Selim ve iran Sahi https://tarih.sitesi.web.tr/2-selim-ve-iran-sahi.html iran Sahi, 2. Selim'in padisahligini tebrik etmek icin Sah Kulu adinda bir elci gondermisti.<br /><br />Sah kulu buyuk bir hediye kervani ile sehre yaklasirken, padisahin emri ile Semsi Pasa da, tertipli ve guzel giyinmis buyuk bir ordu ile onu karsilamaya cikmisti. Sah Kulu Osmanli askerinin ihtisamini cekememis ve Semsi Pasa' ya:<br /><br />" Uzaktan askerinizi gelin alayina benzettim " deyince Semsi Pasa da:<br /><br />"Evet, haklisiniz. Caldiran'a gelin almaya gelen bu askerdi" diye cevap vermisti. (Caldiran'da Yavuz Sultan Selim, iran Sahinin esini esir almisti.) Sun, 11 Jul 2021 20:55:47 +0200 Cevher https://tarih.sitesi.web.tr/cevher.html Kucuk bir zenci cocuk, sehrin lunaparkinda bir saticinin elindeki balonlari seyredalmisti. Her renk ve her bicimde balonlar isil isil parliyordu.<br /><br />Derken, birdenbire kirmizi bir balon kazara baglandigi yerden kurtularak havada uctu, uctu ve nihayet secilemeyecek kadar yukseldikten sonra gozden kayboldu.<br /><br />Bu manzarayi seyretmek icin oyle bir insan kalabaligi toplanmisti ki, satici, bir tane daha birakmanin iyi bir reklam olacagini dusunerek havaya parlak bir sari renkte bir balon daha birakti. Arkasindan bir tane de beyazini cozdu.<br /><br />Kucuk zenci, buyuk bir hayranlik icerisinde, ardi ardina ucan rengarenk balonlari seyrettikten sonra,"Baloncu amca,"dedi. "Acaba bir de siyah renkli bir balon biraksaniz, otekiler kadar yukselir mi?"<br /><br />Baloncu adam, anlayisli bir bakisla cocuga tebessum ederek, siyah renkli bir balonu da birakti ve "Yavrum," dedi. "Bizi yukselten disimizdaki renk degil, icimizdeki cevherdir." Sun, 11 Jul 2021 20:54:58 +0200 Korku https://tarih.sitesi.web.tr/korku.html iki tas arasinda kalmis bir yosun parcasina benzeyen bu yerde ,korku icinde kaldigima, hicbir sey yapamadigima bilsen ne kadar uzuluyorum.Geceleri gec vakte kadar agacin onunde oturarak seni dusunuyorum.Sensiz calismak benim icin bir azap oluyor;sensiz,gozleri olmayan bir zavalli gibi karanligi ellerimle yoklayarak,her adimda bir tehlikeye dusmekten korkarak yurumeye calisiyorum.<br /><br />Simdiye kadar belki kirk defa Papa Kosta'ya seni soyledim. O, ayaklarini atese uzatarak beni dinler ve guler.<br /><br />Bu sabah erken odama gelerek sana mektup yazarsam gonderebilecegini soyledigi vakit ne kadar sevindigimi gorerek o da sasti.Hemen kaleme sarildim, benim guzel kardesim, sana gecen bir ayda basimdan gecenleri yazacagim.<br /><br />Bir kabahat yaptim mi? Bilmiyorum.Papa Kosta'ya cok defa bu suali sordum. O her vakit benim iyi bir kizcagiz oldugumu ve zaman elverirse pek cok calisabilecegimi soyler.<br /><br />Fakat bilmem, belki bunlar dogru degildir. Herhalde bunlari senden dinlemek lazim, guzel Velika'cigim. Bana derhal gonderecegin bir mektubunda, iyi bir kiz olup olmadigimi soyleyeceksin.inan ki, senin sozlerin gonlumu dolduran kara dusunceleri silecek,beni korkulardan kurtaracak, yolumu acacak, aydinlatacaktir.<br /><br />Velika'cigim, senden ayrildigim gun aksama dogru Basef geldi ve artik vaktin geldigini, beni beraber goturecegini soyledi. Onlari Gospodin Pavin'in dairesinde bulacagimizi saniyordu. Fakat, gece yarisina kadar bekledigimiz halde, oraya hic ugrayan olmadi. Bir aralik Basef, tekrar gelip beni, seninle pek iyi tanidigimiz bir yere goturdu.<br /><br />Hepsi oradaydilar, kadinlar da vardi. Kapida, o hayvan kadina tesaduf ettim ve onun hakkinda soyledigin seyler icin sana pek cok hak verdim. Valisef, Petrof ayri oturarak benimle konustular.Petrof, butun adresleri yazdirarak, bunlari ezberlemeye mecbur oldugumu soyledi.<br /><br />Oradan cikarken tekrar o kadin yolumu kesti ve sana yaptiklarini orada, baskalarinin gozleri onunde bana da yapmak istedi ve seni sordu. Ben, bu tesaduften asla memnun olmadigimi, kendisine soyledim. Hic darilmayarak, sana selam gondermemi tavsiye ediyordu. Yola cikmadan evvel eve gitmek, uyumak istedim. Bu dusunceyle Basef'ten ayrildim. Fakat yolda, hemsireme gitmek daha ziyade hosuma gittigi icin oraya dondum. Ertesi gun, aksam olduktan sonra Basef tekrar geldi ve bana, Sinver'e kadar arkadaslik edecek adami beraber getirdi. Beraber yemek yedik, onun Naper'de oturdugunu, buyuk uzum baglari oldugunu anlatti.<br /><br />Velika'cigim, ne olursa olsun, yeni taninmis bir adamla, yarim aydinlik bir vagon icinde yolculuk etmek insani dusunduren, mahzun eden bir seydir. hele benim gibi gonlu henuz pek kuvvetli olmayan bir kiz icin.<br /><br />Gece yarisindan uc saat sonra katardan indik. Sonbahar... Sabaha karsi aci bir derinlik vardi, titriyordum. istasyon rihtimi uzerinde gezinerek, uzun muddet araba bekledik.<br /><br />Gokte yildizlarin bu kadar cok ve parlak olduguna simdiye kadar dikkat etmemisoldugumu dusunuyordum ve aklimdan yumusak, sicak yatagim geciyordu. Acaba Sinver 'den nasil geciyade yakistiginecegiz? Arkadaslarim Turkiye kacaklarindandilar, acaba bunlar nasil adamlardi? Bu sualler bana bir uzuntu veriyordu.<br /><br />Sabaha karsi, gayet iyi bir karisi olan Aleksi Panof'un evine indik. Sicak bir cay ictikten sonra yattim ve gunun yarisina kadar uyudum. Kalktigim vakit Aleksi, degistirecegim esvaplari getirmisti. Bunlarla pek dilber bir koylu kizi olduguma inan... Biraz eskicelerden secilmis olmakla beraber bana pek ziyade yakistigini Aleksi'nin kucuk kizi itiraf etti.<br /><br />Bu ust basla kapinin onune getirilen semerli bir beygire bindigim zaman gunesin batmasina uc saat vardi.<br /><br />Hic alismadigim icin, semerin ustunde pek cok zahmet cektim ve gunaha girdim Velika'cigim. Cunku oyle bir sey ki, insanin elinde degil... Ve baska turlu oturmak da olmuyor.<br /><br />Gunes batiyordu, biz de "Bockir" a giriyorduk. Koyun kenarinda, bir evin onunde beni beygirden indirdikleri zaman yuruyemeyecek kadar rahatsiz oldugumu duyuyordum.<br /><br />Buyuk bir ocakta ates yaniyor,kucuk bir kandil bu odayi aydinlatiyordu.<br /><br />Bir Yuzbasi, cizmelerini atese dogru uzatmis oturuyordu. Benimle beraber gidecek dort arkadas ve kilavuz da oradaydilar. Biraz oturup konustuktan ve burada aksam corbasini omrumde pek seyrek esaduf edecegim bir istahla yedikten sonra, bu dehsetli arkadasimla yola cikmaya hazirlandik. Aleksi veda etti. Hepsi kalpaklarini cikararak onu selamladilar. Karanlikta uzaklastik. Arkama baktim. Koyde hicbir aydinlik gorunmuyordu. Yalniz agaclarin, evlerin golgeleri belli oluyor ve uzakta bir kopek havliyor, yolun kenarinda her cali bana bir adam gibi gorunuyor. Soguk ruzgar beni bogacak bir haydut gibi kulaklarimda uguldayarak geciyordu. Uyku icinde gibi ne kadar yurudugumuzu, nereye geldigimizi asla bilmiyordum.<br /><br />Bu yolculuk ne kadar surdu bilmem...Bir kopek sesiyle silkindim. Bir asker uzaktan, gorunmeyen bir yerden parola soruyordu. Burasi bizim Sinver Kulesi'ymis.<br /><br />Kopegi tuttular. Kapinin yaninda duran zabit beni selamladi. Yolunuz acik olsun, dedi. Beni tasiyan beygiri burada biraktik. Cunku bundan sonra yolu birakacak ve orman icinde isaretlere bakarak Turk topragina atlayacaktik. Semerden kurtulduguma sevindim.<br /><br />Gece karanlikti. Gectigimiz yer ormanlik. Pek guclukle yuruyebiliyorduk. Keskin bir yaprak kokusu, yosun kokulariyla karisiyordu. Hicbir sey dusunmuyordum. Yalniz pek yorgun oldugumu duyuyordum.<br /><br />Burada Turklerin pususuna dusunceye kadar cektigim zahmeti sana anlatamam Velika'cigim. Camliklari yariyoruz, agaclarin kutuklerinden atliyoruz, ne bir koy, ne bir ses var. Bitmez, tukenmez bir orman, bir calilik icinde gidiyorduk. Bir aralik bir dereden, sularin icinden gectik ve bir ormana girdik. Biraz sonra orman bitti ve yol guzellesti. iste tam burada da pusuya dusmus bulunduk. Turkler yerlerini pek guzel bulmuslar. Birbirimizden ayri yuruyorduk. Ormanin kenarinda ufak bir karaltiya dikkat ediyordum. Birdenbire bir ses duydum. Bir dakika icinde arkadaslarim kendilerini saklayabilmek icin yan tarafa, agacliga dogru kostular.<br /><br />Ayni zamanda arkamdan, ta kafamin icinden iki silah patladi ve birisi bagirdi. Ben sasirmis, donmustum. Soguk bir el, demir bir pence ensemden yakalamisti. Yanimda, bir agac golgesi gibi bir adamin golgesini gordum. inan ki Velika'cigim, bu adam isteseydi kafami bir pilic kafasi gibi koparabilirdi. Beni surukledi, bir agacin altina goturdu. Yaklasinca, kendimi bir diger adam golgesinin karsisinda buldum. Bir kibrit parladi. Bir dakika icinde genc, parlak gozlu bir Turk zabitiyle goz goze geldik. Kibrit sondugu vakit gozlerimin onunde iki yesil yuvarlak donuyor ve gonlumde o zamana kadar duydugum nefret yerine buyuk bir korku titriyordu. Diz cokup af istemeye hazirdim. Arkadaslarim ne oldu bilmiyordum, sonradan ogrendim. Yalniz bir tanesi kurtulmus, hepsi olmusler.<br /><br />ince bir patikadan yururken butun duygularim susmus,aklim durmustu.<br /><br />Dusun Velika'm! Karanlik bir ormanin icinde dag kadar, kirk senelik bir agac kadar iri bir Turk neferiyle beraber gidiyorduk.<br /><br />Simdi sen bunlari okurken benim ziyan oldugumu, butun dunyanin nefret edecegi bir hakaret gordugumu dusunursun degil mi? Hayir Velika'm! Bu adam bana elini bile surmek istemiyordu.<br /><br />Bu, ne tuhaf, ne dusunmedigim bir seydir. iste bunlari gorgugum icin bugun, bu adamlarin karsisinda korkuyorum. Onlar; kuvvetlerinden o kadar emin gorunuyorlar ki, bunu gorup korkmamak kabil degildir.<br /><br />Biraz sonra, Turk kulesine girdik. Toprak icine yazilmis, sazla ortulmus uzun bir kogusta, sira sira askerler yatmislardi. Bizi gorunce hepsi kalktilar. Burada agir bir koku, uyku kokusu vardi.<br /><br />Omzumdaki kucuk torbayi ocagin yanina koyarak durdum. Bana cevrilen butun gozler, avda tutulan bir karacaya bakar gibi bakiyorlardi. Bana bir iskence edip etmeyeceklerini bilmiyordum. Fakat herhalde uzucu bircok sual karsisinda kalacagimi saniyordum.<br /><br />Biraz sonra disaridan gelen birisi beni kaldirarak zabitin odasina goturdu. Esiri oldugum bu zabit, itiraf edeyim ki, Velika'cigim, pek yakisikli bir erkekti.<br /><br />Sen, Sinver'i bekleyen bir Turk zabitini nasil dusunursun? Bir zebani, degil mi? Esmer, iri ve kaba...<br /><br />Yok, guzel kardesim, s enin kadar nazik, bizim Yavin'den tesirli, hele hic inkar edemem ki, pek mert, pek erkek...<br /><br />Ancak, yirmi uc, yirmi bes yasinda kadar sanirim. Onun gibi bir insanin boyle dag kadar neferler arasinda oturmaya katlanip kendi vatanini, kendi yurdunu bekledigini dusundugum zaman Velika'cigim gunah da olsa itiraf ederim ki, kalbimde bir aci... Sun, 11 Jul 2021 20:54:06 +0200 Haclilar ve Antakya onlerinde Yamyamlik Olaylari https://tarih.sitesi.web.tr/haclilar-ve-antakya-onlerinde-yamyamlik-olaylari-1.html Selcuklularin tarih sahnesinde belirmesi ve hizli yukselisleri, Bizans'in elini kolunu baglamis ve Papa ii.Urbanus'dan yardim istemek zorunda birakmisti. Papa ii.Urbanus icin bu sefer ayrilmis olan Dogu Ortodoks Kilisesi'ni tekrar Roma'nin hukmu altina alabilmek icin oldukca onemliydi ve nitekim 1095 yilinin sonlarina dogru Clermont Konsili esnasinda yaptigi konusmada ' Dunyadaki cennetin ve Hz.isa'nin hatiralarinin Musluman atlari altinda ezildigini ve kurtarilmasi gerektigini' belirterek tum Avrupa'ya bir cagrida bulundu. Sefere katilacaklarin gunahlarinin silinip cennetle mujdelenmesi heyecani doruk noktalarina cikarmis ve bu cagri oldukca yanki bulmustu. Nitekim Avrupa'dan akin akin gelen Hacli ordulari suratle geliyorlardi.<br /> <br />Clermont Konsili esnasinda yapilan konusma sonrasinda hazirliklarini hizla tamamlayan Hacli kuvvetlerinin bir kismi donanmayla, bir kismi ise Balkanlar uzerinden hizla istanbul'a ulastilar ve imparator i. Aleksios ile yaptiklari gorusmede, kaybedilen topraklarin Bizans'a geri verilecegi hakkinda anlasmalar yaptilar. imparator ise onlari guven icinde bogazdan gecirecek ve ikmal sikintilarini karsilayacakti. Turkiye Selcuklularinin baskenti olan iznik onlerine gelen Hacli ordulari, burada bir direnisle karsilasmamisti. Kilic Arslan'in rakiplerini kucumseyerek dogu seferine cikmasi ve iznik'in bos kalmasi sonucu Haclilar burayi kolayca ele gecirerek Bizans'a teslim ettiler. Ustlerine gelen Selcuklu ordusunu da maglup ederek hiz kesmeden Antakya uzerine dogru yurumeye devam ettiler.Selcuklu ordusunun maglup olsa da Haclilarla mucadeleyi birakmayip ikmal yollarini kesmesi bir zaman sonra Haclilari ac birakmaya yetmisti. Antakya onlerine gelen Haclilar sehir onlerinde acliktan kiriliyor ve ayni zamanda da direnclerini yitirmeye basliyorlardi. iase yollarinin kesilmesiyle yardim alamayan Haclilar, Norman Bohemund'un onerisini uygulama karari aldilar; yakalanmis esirleri veya casuslari oldurerek acliklarini onlari yiyerek gidermek. Hacli ordugahinda aksam olup yemek icin olagan hazirliklar basladiginda Bohemund planini uygulamaya koymustu. Turk, Arap ve diger milletlerden Musluman esirlerini ortaya getirerek once onlari bogdurmus ve ardindan da yemek icin buyuk bir ates yaktirmisti. Hacli ordusunda bazi askerlerin bu duruma ses cikarmasi da fayda etmemisti. Ordudaki casuslari da ayni akibeti yasama korkusu sarmisti. Bohemund, esirler ve casuslar bogdurulduktan sonra cesetlerin dikkatle hazirlanarak kebap edilmesini emretti. Hacli ordugahinda yemegin mahiyeti ile soru sorulursa da bundan sonra yakalanacak tum dusman ve casuslarin sefin karariyla yemege katilarak diger insanlara sunulacagini tembihledi.Haclilar, bir Ermeni donmesi olan Firuz isimli kale gorevlisinin gece vakti gizlice onlara yolu acmasiyla sehre girmis ve burada muthis katliamlar yapmislardi. Bunun yaninda yamyamlik tecrubelerine de devam etmislerdi. Oyle ki Frantz Funck Brentano; Haclilar, Musluman cesetlerin derisini yuzup bagirsaklarini cikardiktan sonra etlerini pisirip yiyorlardi. Turklerin derilerini yuzduler, ic organlarini disari cikardilar. Etlerini suda haslayarak yediler. Bunu goren Muslumanlar arasinda gozunden yas akmayan yoktu...Antakya'ya gelen diger ordu liderlerinin askerleri acliktan olmek uzereydi, Antakya'da bulunan ordunun lideri soyle hitap etti; Bu korkakliginizdandir, su etrafa sacilmis Musluman cesetlerini aliniz. Pisirilir ve tuzlanirsa tadi cok lezzetli olacaktir. Yeteri kadar bulamazsaniz da yeni gomulmus cesetleri cikartip guneste kurutun, kemikleri ayirarak etlerini alin.<br />200 yillik Hacli Seferleri suresince dunya tarihine iz birakan bir cok siyasi ve dini olay yasanmisti fakat bunun kadar carpici ve kan donduran katliamlar ve yamyamliklarin bir benzeri yoktur. 1099 yilinda Kudus'e giren Hacli ordulari burada da felaket katliamlar yaptilar. Oyle ki Musluman ve Yahudilerin kutsal mekanlarinda olusan kan golleri atlarin dizlerini gecmisti. Burada Kudus merkezli bir Latin Kralligi kurdular ve 88 yil hukmettiler. Tarih 1187 yillarini gosterdiginde, Selehaddin Eyyubi Kudus'e girerek buradaki Hacli hakimiyetine son vermis ve onlar gibi katliamlar yapmayarak vicdani rahat bir sekilde herkesi kucaklamisti.<br /> <br />GORKEM BALDEMiR<br /> Sun, 06 Jun 2021 1:47:12 +0200 Dandanakan Muharebesi https://tarih.sitesi.web.tr/buyuk-selcuklu-tarihi-1-dandanakan-muharebesi.html OGUZ YABGUSUNA BASKALDiRi VE GAZNELiLERE DOGRU<br /> Oguz Yabgulugu Devleti'nde Selcuk Bey isyan ederek tengri dinini birakip musluman olmustur. Cend sehrine dogru giden Selcuk Bey'in uzerine Oguz Yabgusu yuruyunce savas yaptilar ve Selcuk Bey kazanarak Cend sehrine yerlesti. Sonuc olarak Selcuklular bagimsizliklarini ilan ettiler. Selcuk Bey vefat edince yerine Arslan Bey gecti. Gazneliler Selcuklulari bir tehdit olarak goruyordu ve bu yuzden Arslan Bey'i esir aldilar. Arslan Bey'in yerine gecen Tugrul ve Cagri Beyler 1035 ve 1038'de Gaznelileri maglup ettiler. Gazneliler bunun ocusunu almak istediler ve bu yakin zamanda Dandanakan Muharebesi'ni ortaya cikaracakti.<br />DANDANAKAN MUHAREBESi<br /> Gazneliler 1035 ve 1038 yilinda Selcuklulardan aldiklari darbeleri onarmak istediler ve 1040 yilinda Selcuklulara savas ilan ettiler. Selcuklular ile Dandanakan'da yaptiklari savasta agir bir yenilgi aldilar ve yikilis surecine girdiler. Selcuklular ise Gaznelilerin yikilis surecinden yararlanip tum iran cografyasini topraklarina kattilar.<br /> Sonuclar<br />1-Gazneliler yikilis surecine girdiler.<br />2-Buyuk Selcuklu Devleti resmen kuruldu.<br />3-Tugrul Bey sultan ilan edildi ve Cagri Bey ile devleti yonettiler.<br />4-Selcuklular islam dunyasinda buyuk bir otoriteye sahip oldular.<br /> Tue, 23 Jun 2020 17:59:59 +0200 Devletin Kurulusu ve Yapilanmasi https://tarih.sitesi.web.tr/devletin-kurulusu-ve-yapilanmasi.html 1040 yilinda Gazneliler'i maglup ettikleri Dandanakan Savasi'ndan sonra Selcuklular bir kurultay topladi ve devletin kurulusunu ilan etti. Buyuk kurultay Merv sehrinde yapildi. Tugrul Bey bir kez daha sultan ilan edildi. Nisabur devletin baskenti oldu. Selcuklular buyuk zorluklarla devleti kurdular. Bu nedenle onu birlikte yonetmeye ant ictiler. Sonra ulke topraklarini paylastilar.<br /><br />Merv merkez olmak uzere Horasan'in dogusu melik unvaniyla Cagri Bey'e verildi.<br /><br />Musa Yabgu'ya Herat'tan itibaren Afganistan'a kadar ele gecirilecek yerler verildi.<br /><br />Hanedanin ileri gelenlerinden bir kismina da bu uc lidere bagli kalmak sartiyla bazi yerler verildi. Cagri Bey'in oglu Kavurt, Kirman'a tayin edildi. Diger oglu Alp Sungur Yakuti, ibrahim Yinal ve Kutalmis dogrudan Tugrul Bey'in hizmetine verildi.<br /><br />Turk Gelenegine aykiri olarak Cagri Bey ve Musa Yabgu'da kendi adina hutbe okutmus ve para bastirmistir. Merkeziyetcilige aykiri bu durum sadece onlar yasadigi surece devletin kurulusundaki cabalarina karsilik olarak verilmistir.<br /><br />Kut: Turk devlet gelenegine gore Tanri tarafindan yeryuzunu idare etmekle gorevlendirilmis olan Turk hukumdarlarina verilen ilahi haktir. Kut, hukumdari kutsal ve nitelikli yapmaz. Cunku Tanri tarafindan gorevlendirildigine inanilsa da hukumdar tore (kanun) onunde sorumlu ve hesap sorulabilir durumdadir. Thu, 09 Apr 2020 13:55:40 +0200 Dandanakan Savasi https://tarih.sitesi.web.tr/dandanakan-savasi-1.html Dandanakan Savasi, 1040 yilinda Gazneliler ile Selcuklular arasinda Dandanakan yakinlarinda yapilan savastir.<br /><br />Ailelerini ve agirliklarini Balhan Daglarindaki soydaslarinin yanina gonderen Selcuklular savasta Gaznelileri cole cekmeye calisacaklardi. Sultan Mesud onlarin taktigini bildigi icin hizli askerlerle yola cikti. Ancak Gazne ordusu 1035'ten bu yana savasiyor ve oldukca yorgundu.<br /><br />Nihayet Dandanakan yakinlarinda karsi karsiya gelen Gazneliler ve Selcuklular kader savasina basladi. Selcuklular kucuk birlikler halinde Gazne ordusunu yipratiyor, su kuyularini tahrip edip onlari susuz birakiyordu. Ayrica bazi Gaznelilerin de bu susuzlukta Selcuklu tarafina gecmesi, Sultan Mesud'un tum bu olumsuzluklara ragmen hucum emri vermesi Gaznelilerin savasi kaybetmesine neden oldu. Sultan Mesud Gazne'ye kacti.<br /><br />Selcuklular bu savasta 16000 kisilik orduyla kendilerinin 5 kati buyuklugundeki bir orduyu yenmeyi basarmisti. Selcuklularin kazanmasinda bunun onlar icin bir olum-kalim savasi olmasi, hafif suvari birlikleri olmasi, dogru stratejiler kullanmasi etkili olmustur. Ayrica Gazne ordusu birden cok milletten olusurken Selcuklular ayni soydan geliyor ve ayni ruhla savasiyordu.<br /><br />Gazneliler bu savas sonrasinda onemli merkezleri Harizm ve Horasan'i kaybetti. Afganistan - Kuzey Hindistan topraklarina cekilerek 1187 yilina kadar siyasi varliklarini surdurduler. Thu, 09 Apr 2020 13:46:04 +0200 Serahs ve Talhab Savaslari https://tarih.sitesi.web.tr/serahs-ve-talhab-savaslari.html Serahs ve Talhab Savaslari 1039 yilinda Gazneliler ile Selcuklular arasinda yapilan savaslardir.<br /><br />Sultan Mesud, Selcuklularin geri cekildigini duyunca Hindistan'a sefere cikti (1037). Kisin bastirmasi ile birlikte Selcuklular Horasan'da karisikliklar cikartmaya yeniden basladilar. Hindistan'in Hansi Kalesi'ni fetheden Sultan Mesud Subasiya derhal saldirin emri verdi. Selcuklulara gore Gazneli ordusu cok daha donanimli ve sayica daha fazlaydi.<br /><br />Selcuklular kucuk birliklerle Gazne ordusunu yipratiyor ve en kotu durumda coldeki Rey sehrine cekilmek icin hazirlaniyordu. Serahs'da bir gun kadar suren bu savasi Selcuklular kazandi. (1038).<br /><br />Geleneklere gore zaferin gorusulmesi icin bir kurultay toplandi. Burada Selcuklular ayni zamanda bir devlet ilani provasi yapma firsati buldular. Eski yerlere ilave olarak;<br /><br />- Serahs Musa Yabgu'ya<br />- Merv Cagri Bey'e verildi.<br /><br />uclu yonetim gibi gorunse de aslinda devletin basi Tugrul Bey'di. Bunu bu sehirleri Tugrul Bey'in bolusturmesinden anliyoruz.<br /><br />Nisabur, zaferden 12 gun sonra ibrahim Yinal tarafindan teslim alindi. Cuma gunu hutbe es-Sultanu'l Muazzam unvaniyla Tugrul Bey adina okutuldu. Daha sonra sehre gelen Tugrul Bey Sultan Mesud'un tahtina oturdu ve Nisabur'un ileri gelenlerinin kaygilarini giderdi. Ardindan Tugrul Bey, Zaferi bildirmek icin Abbasi halifesine elci gonderdi.<br /><br />Tum bu gelismelerden sonra Cagri Bey Nisabur'a askerleri ile geldi ve sehri yagmalamak istedi. Tugrul Bey buna engel oldu ve Cagri Bey'in askerlerine 30000 dinar odedi. Sultan Mesud ise Cend meliki ile isbirligi yapti ve ordularini Herat, Merv ve Belh'e dogru gonderdi. Cagri Bey bu sirada Sultanin ordularinin uzerine geldigini ogrenmis buna karsin Faryab ve Talekan gibi sehirleri yagmalamaya devam etmistir.<br /><br />Sultan Mesud'un ordugahina baskinlar duzenleyen Cagri Bey en sonunda onunla birebir savasma yoluna gitti ancak yenilgiye ugradi (1039). Selcuklular cole kacarken Sultan onlari takip etmedi.<br /><br />Bir sure sonra Sultan Mesud yeniden Selcuklular uzerine harekete gecti. Talh-ab denilen yerde kucuk catismalar surerken Sultan Mesud Ramazan'in bitmesini beklemeyi tercih etti. Bayram Namazi sirasinda saldiran Selcuklular bir kez daha Gaznelilere maglup oldu (1039).<br /><br />Gazneliler bu kez Selcuklu sehirlerine yoneldi. Ancak Turkmenlerin vur-kac taktigi ile uyguladigi baskinlar orduyu yipratmaktaydi. Yeniden baris yapildi. Yeni anlasmaya gore Selcuklular Nesa, Baverd ve Ferave'ye cekilecekti. Yani Merv, Serahs ve Nisabur'u bosaltacakti. iki taraf da barisa inanmiyor ve yeni bir savas icin hazirlik yapiyordu.<br /><br />Sultan Mesud, Tugrul Bey'i yakalamak amaciyla 1040'da Nisabur'a girdi. Tugrul Bey ile isbirligi yapanlari cezalandirdi.<br /><br />Horasan'da kitlik olmasi sebebiyle kis her iki taraf icin de zor gecti. Ancak Selcuklular bu sartlara Gaznelilere gore daha dayanikliydi. Bu sartlarda nihai bir savas kacinilmazdi.<br /> Thu, 09 Apr 2020 13:27:25 +0200