Makaleler

Bu kategoride toplam 541 içerik bulunuyor.
1929 Ekonomik Buhranı Tez Girişi
Bir devletin gerek iç ve gerekse dış politikasını belirleyen en önemli etkenler­den birisi, o devletin ekonomik yapısıdır. Bir devlet ekonomik yapısını ne kadar iyi düzenlerse takip edeceği iç ve dış politika da o derece sıhhatli olur. Büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu genel düsturu en iyi bilen ve değerlendiren bir devlet adamı olarak tarihe geçmiştir. İler şeyde bir beynelmilelliğin olabileceğini hatta kültürde bile beynelmilellik olabileceğini vurgulayan Atatürk, iktisatta beynel­milelliğin olamayacağını açıkça ifade etmiş ve her devletin milli bir iktisat politikası­nın olması gerekliğini belirtmiş ve yeni Türk devletinin iktisat politikasını belirle­mek amacıyla İzmir İktisat Kongresi'ni toplamıştır.

İzmir İktisat Kongresi sonucunda, belirli bir model benimsenmiş ve genç Türk devletinin ekonomik politikası çizilmiştir. İste bu sıralarda patlak veren 1929-1930 dünya ekonomik bunalımı isler is... (Devam)
Makaleler 23 Mart 2013 Yorum yok
Moyen-Çor Kağan Devri
Moyen-Çor Kağan Devri, uygurlarda moyen çor kağan devri, moyunçor kağan dönemi, moyunçor kağan devri, moyen çor kağan devri, moyunçor dönemi, moyunçor devri

Moyen-Çor Kağan Devri
Moyen-Çor Kağan, bir Uygur hükümdarıdır. 747-759 yılları arasında hüküm sürmüştür.

Kutlug Bilge Kül Kağan ölünce (747) yerine oğlu Moyen Çor geçti. Sert huylu asker idaresini iyi bilen bir kimse idi.

Moyen Çor'un yapmış olduğu seferleri 4 kısımda inceleyebiliriz.

1- Batı Seferleri: Batıda Uygurlara karşı başlıca mukavemet edenler Karluklarla, Türgeşler idi. Karluklar bu sırada Altay Dağlarının güney batı eteklerinde oturuyordu. Türgeşler ise Çu ve Talas nehri bölgesinde idiler. 744'de Uygurların hakimiyetine giren Karluklar zaman zaman isyan ederek Türgeşlerle birleşiyorlardı. Moyen Çor Kağan Türgeşleri yendi. Böylece Uygur Devletinin sınırları batıda Sırderya nehri boylarına kadar ilerledi.

2- Kuzey Se... (Devam)
Makaleler 24 Mart 2013 Yorum yok
9. Yüzyıl Türk Tarihi Kronolojisi
IX. yüzyıl Türk Tarihi Kronolojisi

9. yy.-1239/1055-1256 Kumanlar/Kıpçaklar/Kıpçak Hanlığı: Özi-Tuna arasında kurulmuştur.

815/819-999/105 Samaniler Devleti: Kökeni Saman Hudat adlı feodal bir toprak sahibine dayanıyordu. Abbasilere önemli hizmetlerde bulunan Saman'ın torunları 819'da Semerkant ve Herat'ı içine alan sınır bölgesinin yönetimini elde ettiler.

816-838 Azerbaycan'da Babek'in öncülük ettiği ayaklanma.

817-838 İmam Şafii'nin (Ebu Abdullah Muhammed bin İdris: 767-820) 20 Ocakta Mısır'ın Fustat şehrinde vefaatı.

821-1055 Horasan'da Tahiri Emirliği'nin doğuşu ve Maveraünnehir içlerine doğru genişlemesi, Tahiriler. Horasan'da düzeni sağlayamayan Abbasiler, bu bölgenin yönetinıini güçlü bir komutana bırakma yoluna gittiler. Bu amaçla 821'de Horasan valiliğine atanan Tahir İbnü'I-Hüseyin, Nişabur'u başkent edinerek yarı bağımsız bir yönetim oluşturdu

840 Uygur hâkanlığının Son kaganı Ho-sa (... (Devam)
Makaleler 24 Mart 2013 Yorum yok
İkinci Göktürk Kağanlığı
İKİNCİ GÖKTÜRK KAĞANLIĞI

630 yılında başlayan 50 yıllık esaret döneminde Çin, Türk kavimlerini durmadan yerinden oynatır, parçalar ve böler. Yapılan ayaklanmalar da çok kanlı bir şekilde bastırılır. Ancak bu baskı ve şiddet dönemi Türklerin milli benliklerini yok edemez. Aksine Türklerdeki milli şuuru daha da perçinler. Türklerin bu devirde içine düştükleri hüzün ve kederin, acıklı ve ibret dolu ifadelerini Orhun Kitabeleri'nde görmek mümkündür.

II. Göktürk Kağanlığı, baskı ve zulüm devirleri ardından 681 yılında Göktürk hanedan soyu Aşına'dan gelen Kutlug tarafından kuruldu. Kutlug, az zamanda akıl hocası Tonyukuk ile kağanlığı, Ötügen başkent olmak üzere yeniden teşkilâtlandırmıştır. Bu sebeple Kutlug Kağan'a İl'i=devleti derleyip toplayan manasına İlteriş ûnvanı verildi. Ordu ve diplomasi işlerini Bilge Tonyukuk'a bırakan İlteriş Kağan, kardeşi Kapagan'ı da şat tayin etti. Devlet kuru... (Devam)
Makaleler 24 Mart 2013 Yorum yok
Bakır Çağı (Kalkolitik)
Bakır Çağı

Bakır Taş Çağı veya Kalkolitik Çağ M.Ö. 5000-3000 arasında yaşanmış bir tarih öncesi dönemdir. Bakır Çağı'nın bir diğer adı Maden Taş Çağı'dır.

Dönem hakkında

Adını taşın yanısıra bakır kullanımından da alan Kalkolitik Çağ, kültür tarihinde ilk ön kent kültürlerinin başladığı dönem olarak bilinir. Yeni veriler, madenin ilk işlenmesinin Neolitik Çağ'ın Çanak Çömleksiz evresinde başladığını ortaya koymuşsa da, kullanımının çeşitlenmesi ve yaygınlaşması bu dönemde gerçekleşmiştir. M.Ö. yaklaşık 5000-3000 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Çağ, İlk, Orta ve Son olmak üzere üç aşamada incelenir.

Gelişkin tarım ve hayvancılık, değişimleri giderek çabuklaştıadamları, çeşitli zanaatçılar gibi farklı grupların yanısıra anıtsal mimari, savunma ve sulama sistemleri, uzak mesafe ticareti ile lüks/prestij maddelerinin ticareti gelişmiştir. Bu gelişim sonucu, An... (Devam)
Makaleler 24 Mart 2013 Yorum yok
Hindistanda Akhun Hakimiyeti Dönemi
Hindistanda Akhun Hakimiyeti Dönemi, hindistanda akhun hakimiyeti dönemi

Hindistan'da Akhun Hakimiyeti Dönemi
VI. yüzyılda Kuzey Hindistan'da Kuşanların yerini alacak olan Akhunlar, daha sonra Gazneli, Gurlu ve Temürlülerin de yaptıkları gibi, elverişli zamanlarda Afganistan'ı Hint kıtasına bağlayan önemli yollar üzerinde bulunan Gazne şehrinden hareketle Orta Asya gibi az yağmur yağan ve kendileri için müsait bir iklime sahip olan Pencap bölgesine akınlara başladılar. Bu akınlar, Bengal Körfezi'nden Sind ırmağı ağzına kadar uzanan geniş bir saha üzerinde hakim olan Guptalar tarafından başlangıçta durdurulmuş ve 470 yıllarında muhtemel bir istilâyı önleyebilecek tedbirler de alınmıştı. Buna rağmen Akhun Hükümdarı Toraman (484-515) kısa bir sürede bölgeyi istilâ etmeye başlayacak ve halefi Mihirakula zamanında (515'-550) Gupta Devleti dağıtılarak, Kuzey Hindistan tamamen ele geçirilecektir.

Akhunlar, önceler... (Devam)
Makaleler 24 Mart 2013 Yorum yok
Dr. Y. Hakan Erdem ile Ropörtaj
Dr. Y. Hakan Erdem.. Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünden mezun. Oxford'da öğrenim görmüş. Akademik hayatını şu anda Sabancı Üniversitesin'de sürdürüyor. Yerli ve yabancı yayınlar sahibi. Değerli bir Tarihçi. Tenkitler dergilerde makaleler ve gazete köşelerindeki yazılarla yapılıyorken o "Tarih-Lenk" kitabını yazarak bilhassa Tarih bilimi içinde eleştiri kültürünün tekrardan canlanmasını sağladı. Dikkatsizlikle, cehaletle ve tarih biliminin kurallarına uyulmadan yazılmış kötü ve yanlış tarihin; diğer bir ifadeyle aksak tarihin zararlarının ileri ki yıllarda görüleceğinden endişe ediyor. Türkiye'de biraz tarih furyası olduğunu, kötü bir tarih enflasyonu olduğunu söylüyor. Bundan duyduğu kaygıları dile getiriyor.

Dr. Y. Hakan Erdem.. Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünden mezun. Oxford'da öğrenim görmüş. Akademik hayatını şu anda Sabancı Üniversitesin'de sürdürüyor. Yerli ve yabancı yayınlar sah... (Devam)
Makaleler 24 Mart 2013 Yorum yok
Tarihte Bugün - 11 Ağustos
11 Ağustos olayları, 11 Ağustosta doğan ve ölen ünlüler, 11 Ağustosta doğanlar, 11 Ağustosta neler oldu, 11 Ağustosta olaylar, 11 Ağustosta ölenler, tarihte bugün 11 Ağustos, 11 Ağustos, 11 Ağustos tarih

11 Ağustos, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 223. (Artık yıllarda 224.) günüdür.

~ ~ ~ 11 Ağustos Tarihinde Yaşanan Olaylar ~ ~ ~

1473 ' Fatih Sultan Mehmet'in komuta ettiği Osmanlı ordusu, Otlukbeli, Erzincan Savaşı'nda Uzun Hasan komutasındaki orduyu yenerek, Akkoyunlu Beyliği'ne son verdi.

1480 ' Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, İtalya'nın Otranto limanını zaptetti.

1914 ' I. Dünya Savaşı'nda İngiliz donanmasından kaçarken çanakkale Boğazı'ndan geçerek Osmanlı Devleti'ne sığınan Alman zırhlıları Goeben ve Breslaunun satın alındığı açıklandı.

1923 ' İsmet İnönü, Lozan Anlaşması'nı imzaladığı kalemi İstanbul Üniversitesi'ne armağan etti.

1929 ' Türk Yerli Mallar Sergis... (Devam)
Makaleler 25 Mart 2013 Yorum yok
Siyasi Tarih ' Avrupa'da Alman üstünlüğü: 1871-1890
A) Avrupa'da Alman üstünlüğü: 1871-1890

Alman İmparatorluğunun kurulmasından sonra, bilhassa İmparotorluk

Başbakanı Bismarck'ın izlemiş olduğu diplomasi, Almanya'ya,

Bismarck'ın başkanlıktan ayrıldığı yıl olan 1890 yılına kadar, kesin

bir diplomatik üstünlük kazandırmış ve bunun neticesi olarak da,

Almanya'nın etrafında Üçlü İttifak dediğimiz bir kuvvetler bloku ortaya

çıkmıştır.

Bismarck, 1870-1871 savaşında Fransa'yı ağır bir yenilgiye uğratıp

18 Ocak 1871'de Alman İmparatorluğunun kuruluşu ilan edildikten

sonra, içerde ve dışarda olmak üzere iki önemli problemle karşı

karşıya kaldı.

Birinci mesele, gerçekleştirilmiş olan Alman milli birliğinin sağlam

temellere oturtulması idi. Alman birliği, İtalyan birliğinin aksine,

diğer Alman devletlerinin Prusya'ya kendiliğinden katılması ile gerçekleşmiş

değildi. Prusya'nın, sırasiyle, Danimarka, Avusturya ve Fransa

kar... (Devam)
Makaleler 25 Mart 2013 Yorum yok
Alman Ulusal Birliğinin Sonuçları
Alman Ulusal Birliğinin Sonuçları
a. Almanya Açısından
            Almanya, ulusal birliğini kurduktan sonra, ekonomik gelişmesini liberal bir ekonomi anlayışıyla yürütmüş değildir. Ulusal birliği kurulduktan sonra ulusal ortak bir pazara da sahip olan Almanya'da ülkeyi tam bir demir elle yönetmiş bulunan Bismarck'ın anlayışına göre, ekonomik faaliyetin amacı, ulusal refahı artırmaktı. Ulusal güçlerin bunu gerçekleştiremediği alan ve durumlarda, merkezi hükümet işin içine girmeliydi.

            İşin aslına bakılırsa, Alman ulusal birliğinin kurulmaya çalışıldığı dönemde Kral ile Parlamento arasına bir çatışma başlamıştı. I. Dünya Savaşı'na kadar yürürlükte kalacak olan 1851 Anayasası'nın sonucu olarak, Prusya Meclisi'ndeki güç dengesi, yeni gelişmekte olan büyük burjuvazide değil, ekonomik etkinliği endüstri devrimiyle yok olmaya başlayan orta sınıfın elindeydi. Bu orta sınıf ... (Devam)
Makaleler 25 Mart 2013 Yorum yok
Tarihte Bugün - 22 Ağustos
22 ağustos olayları, 22 ağustosta doğan ve ölen ünlüler, 22 ağustosta doğanlar, 22 ağustosta neler oldu, 22 ağustosta olaylar, 22 ağustosta ölenler, tarihte bugün 22 ağustos

22 Ağustos, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 234. (Artık yıllarda 235.) günüdür.

~ ~ ~ 22 Ağustos Tarihinde Yaşanan Olaylar ~ ~ ~

1543 ' Barbaros Hayrettin Paşa'nın Tunus'u fethi

1642 ' İngiltere'de iç savaş başladı.

1654 ' Jacob Barsimson, gelecekte New York olacak New-Amsterdam'a geldi. O gelecekteki adıyla "ABD"ye yerleşen ilk Yahudi'ydi.

1703 ' 3. Ahmet, 2.Mustafa yerine tahta çıkarak Osmanlı İmparatorluğu'nun yeni padişahı oldu.

1780 ' Britanyalı James Cook'un gemisi Büyük Britanya'ya döndü.

1791 ' Haiti'de kölelerin ilk ayaklanması.

1812 ' Ürdün'deki arkeolojik sit alanı Petra'nın keşfi.

1848 ' ABD, New Mexico'yu ilhak etti (topraklarına kattı).

1849 ' Tarihteki ilk askeri hava hücumu gerçekleşti. Avusturya, İtalya'n... (Devam)
Makaleler 25 Mart 2013 Yorum yok
Avrupada Siyasal Yetki Mücadelesi
Avrupada Siyasal Yetki Mücadelesi, Avrupada Yetki Mücadelesi, Avrupada Mücadele, Avrupa Mücadelesi, Avrupada Devletler Arası Mücadelesi, Avrupa Siyasi Mücadele, Avrupada Siyasal güç mücadelesi, Avrupa Güç mücadelesi

ç. Siyasal Yetki Mücadelesi
10. ve 11. yüzyıllarda, yerel düzeyde güvenlik göreli olarak kurulmuş ve barbar istilalarına bir son verilmiş olmakla birlikte, Avrupa genelinde barış ve düzen sağlanamadı. Dış baskının azalması, yerel lordların bu kez birbirine düşmelerine yol açtı. İşin aslına bakılırsa, 11. yüzyılı izleyen dönemin karışıklıkları ve sürekli savaşları (1337 ile 1453 yılları arasındaki Yüzyıl Savaşları gibi), siyasal bütünleşme düzeyleri, yani bir bakıma yetki alanları çatışan dört temel birimin birbiriyle giriştikleri siyasal yetki mücadelelerinin ürünüdür:

(i) Gücü giderek azalmakta olan Kutsal Roma İmparatorluğu ve/ya da Papa tarafından yönetilen Hıristiyanlık;

(ii)... (Devam)
Makaleler 25 Mart 2013 Yorum yok
19. Yüzyıl Osmanlı Ekonomisi
19. yüzyıl osmanlı ekonomisi, 19. yüzyıl osmanlı devlet ekonomisi, 19. yüzyıl osmanlı iktisadi hayatı

OSMANLI DEVLETİ'NİN 19. YÜZYILDAKİ EKONOMİK DURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ
Kuruluşundan 2 asır sonra dünyanın en güçlü imparatorluklarından biri haline gelen Osmanlı Devleti, 16. yüzyılda gücünün zirvesine çıkmıştı. "Bilindiği gibi modern çağın başlarında (16. yy.) Asya'da, Afrika ve Avrupa'da askeri, mali ve teknik olarak en büyük gücünü Osmanlı Devleti teşkil etmekteydi. Bu çağın başlarında, Osmanlı imparatorluğu çağın en büyük askeri mekanizmasını kurmuş, bu durum diğer alanlara da yansımıştır. Osmanlı imparatorluğu'nu bu seviyeye getiren dinamikler; çağın en düzenli ordularına, en ileri muhasara kuvvetlerine ve gelişmiş teknik araçlara sahip olmasındandır." Ayrıca Osmanlı Devleti'nin fethettiği yerlere yönelik olarak takip ettiği siyaset, yerleştirdiği köklü program, refah, adalet uygulamaların... (Devam)
Makaleler 25 Mart 2013 Yorum yok
Balkanlarda Türk Etkileri
Balkanlar.. Birçok millet ve Devlet himayesi altına girmiş.Ve Osmanlı'daki kadar mutlu ve huzurlu olmamıştır.Peki neden ve nasıl isyanlar çıkartıp bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir'

Kimileri diyor ki: Osmanlı Devleti Balkanlarda zulmetmiş yakmış,yıkmış öyle ki Hristiyan Bosnalılar Türk korkusundan dolayı Müslüman olmuş.Osmanlı Balkanları işgal etmiş..Bunları söylemek son derece komik ve tam anlamıyla saçma olur.Bunu söyleyenlerin neden söylediğini anlayamıyorum ama söyleyenlerin bir kısmının da bizlerden birilerinin söylediğini biliyorum.Peki eğer sizde Osmanlı Devleti'nin

Balkanlarda yakıp yıkma politikasını izlediğini düşünüyorsanız.Öncelikle yanıldığını söyleyerek başlayacağım.Sizde bana nerden böyle bir iddia atıyorsun derseniz:

*Bugün Arnavutlukta "Türk"kelimesinin onlar için doğruluk,dürüstlük,yiğitlik,efendilik ve hak bilirlik manalarına geliyor.Hatta ve hatta Arnavutlar kendi aralarınd... (Devam)
Makaleler 26 Mart 2013 Yorum yok
Fransada Yurttaş Ordu Kavramı
4. Savaşın Değişen Niteliği ve Napolyon Bonapart
a. Yurttaş-Ordu
1795 yılında Fransa Cumhuriyeti'nin 800.000 kişilik ordusu vardı ve bu, herhangi bir Avrupa devletinin o tarihe kadar toplayabileceği en büyük orduydu. Bu liyakatlerine göre hızla yükselen subayların komuta ettiği, belirli ve benimsedikleri bir dava için savaşan yurttaşlardan oluşan ve silaha sarılıp halkı temsil eden, ulusal bir orduydu. Davaya bağnazca bağlılığı ve siyasal bilinciyle daha da güçlenmekteydi. Çoğunluğunu serflerin oluşturduğu ve hiçbirinin içinde bulundukları siyasal sistemlere üyelik ya da bağlılık duygusu olmadığı öteki Avrupa orduları ile tam bir zıtlık içindeydi. Cumhuriyetin ilk askeri başarılarının gizi, bu gerçekte yatar.

            Birçok unsur 18. yüzyılda sınırlı olan savaşı 20 yüzyılda topyekün (total) hale getirmiştir. Savaşın niteliği açısından 18. ve 20. yüzyıllar arasında 19. yüzyıl bir tür "g... (Devam)
Makaleler 26 Mart 2013 Yorum yok
Siyasi Tarih
Bu içindekiler kısmı, Oral Sander'in Siyasi Tarih: İlkçağlardan 1918'e adlı eserinden yararlanıp sizlerin bilgisine sunulmuştur. Bu eserde gerek siyasi tarih bilgilerini geniş tutması gerekse sade bir dil kullanması bu siyasi tarih alanında son derece önemli baş yapıtlar arasında yerini almasını sağlamıştır. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslar Arası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Kürkçüoğlu bu eser hakkında düşüncelerini şu şekilde açıklamıştır:

Oral Sander'in siyasi tarih alanına en büyük katkısı, konuyu çok geniş bir çerçevede ele almasıdır. Siyasi tarih çok yönlü, disiplinlerarası bir çerçevede incelemiş, uygarlık tarihi, kültür tarihi temeline oturtmuştur. Bu yapıt, hem siyasi tarih öğrencilerinin, hem de genel okuyucunun ilgisini çeken, yararlı bir temel başvuru kaynağı niteliğindedir.

Not: Aşağıda Konu Başlıklarına Tıklayıp O Konu... (Devam)
Makaleler 26 Mart 2013 Yorum yok
indus Nehri Uygarlıkları ' Delhi Sultanlığı
Delhi Sultanlığı (دلی سلطنت Delhi Saltanat) ya da Sultanat-ı Hint (1206 ' 1526) yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüş hanedanlardır: Türk kökenli olan Kölemen Hanedanı (Hint 'Memlûk' Hanedanı; 1206-90), melez Türklerden olan Halaci Hanedanı (1290-1320), Tuğluk Hanedanı (1320-1413), Seyyid Hanedanı (1414-51), ve Afgan kökenli olan Lodi Hanedanı (1451-1526). 1526 yılında Delhi Sultanlığı yeni ortaya çıkan Babür İmparatorluğu içinde erimiştir.

Başkent: Delhi

Dini: Sünni İslam Hanefi Fıkh

Yönetim: Monarşi 

Yönetim

 - 1206-1210 Kutbiddin Aybak

 - 1517-1526 İbrahim Lodi

Tarih 

 - Kuruluş tarihi 1206

 - Yıkılış tarihi 1527 (Devam)
Makaleler 26 Mart 2013 Yorum yok
4. Mehmet
4. Mehmet, 4. mehmed, 4. mehmet dönemi, 2. viyana kuşatması

   IV. Mehmet

Avcı Mehmet

IV. Mehmet

Saltanatı
8 Ağustos 1648- 8 Kasım 1687

Padişah Sırası
19

Doğum Tarihi
2 Ocak 1642

Ölüm Tarihi
6 Ocak 1693 (51 yaşında)

Önce
I. İbrahim

Sonra
II. Süleyman

Soyu
Osmanlı Hanedanı

Babası
I. İbrahim

Annesi
Turhan Hatice Sultan

Dini
İslam

IV. Mehmet (Avcı Mehmet adıyla da bilinir), (d. 2 Ocak 1642 - ö. 6 Ocak 1693) 19. Osmanlı sultanıdır. Padişah İbrahim'in Turhan Sultan'dan olan oğludur. Babasının tahttan indirilmesinin ardından 1648'de altı yaşında padişah oldu. Ava düşkünlüğünden dolayı 'avcı' lakabıyla anılmıştır. 39 yıllık saltanatıyla Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra en uzun süre hükümdarlık yapan Osmanlı padişahıdır.

Döneminde mimari alanda birçok faaliyet gerçekleştirildi. İnşaatı 60 yılda bitirilemeyen Yeni Camii ve Külliyesi tamamlandı. 1658-1680 yılları... (Devam)
Makaleler 26 Mart 2013 Yorum yok
Bulgaristan Tarihi
Bugünkü Bulgaristan topraklarına, M.Ö. 30'larda Traklar denilen bir kavim, bir süre sonra da Romalılar hakim olmuştur. Altıncı yüzyılda İslavlar her tarafı yakıp yıkarak hakimiyeti ele geçirmişlerdir. M.S. 680 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinden Bulgar Türklerinin gelmesi ile Bulgar tarihi başlamıştır.

On-Oğuz grubundan olduğu bilinen bu Türklerin aynı zamanda Yukarı Tuna kıyıları ile birlikte Volga ve Kama vadilerini de idaresi altına alarak Büyük Bulgaristan adıyla 14. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu arada 11. yüzyıla kadar devam eden Birinci Bulgar Krallığı yıkılarak Peçenek, Guz ve Kumanlar (Kıpçak)vasıtasıyla İkinci Bulgar Krallığı kurulmuş, 1241 senesinde Moğol istilasına uğramıştı.

Miladi 1331-1371 yıllarında Kral İvan Aleksandr zamanında Sırpların Balkanlarda üstünlük kurmasıyla zayıflamış, Osmanlı Hükümdarı Birinci Murad Han zamanında (1326-1389) Bulgaristan toprakları zapte... (Devam)
Makaleler 26 Mart 2013 Yorum yok
Otlukbeli Savaşı
Otlukbeli Muharebesi

Tarih
11 Ağustos 1473

Bölge
Otlukbeli, Erzincan

Sonuç
Kesin Osmanlı zaferi

Taraflar

Akkoyunlular
Osmanlı İmparatorluğu

Kumandanlar

Uzun Hasan
II. Mehmed

Güçler

70.000
100.000

Otlukbeli Muharebesi (11 Ağustos 1473) Osmanlı padişahı II. Mehmed ile Akkoyunlu Devleti sultanı Uzun Hasan arasında yapılmış bir meydan muharebesi.
Savaş öncesi
Osmanlı ve Akkoyunlu hanedanları arasındaki düşmanlık, Yıldırım Bayezid ve Kara Yölük Osman zamanına dek uzanıyordu. Osmanlılar Karakoyunlularla müttefikken Akkoyunlular da Timur'u desteklemişti.
Uzun Hasan'ın müttefiki olan Trabzon Rum İmparatorluğu'nun II. Mehmed tarafından yok edilmesi (1461) sırasında Uzun Hasan, II. Mehmed'i protesto etmiş; ancak daha fazlasına cüret edememişti. Doğuda kazandığı başarılarla kendine güveni artan Hasan'ın Venediklilerle işbirliği yapması, açıkça düşmanlık belirtisiydi.
1466'dan itibaren Osman... (Devam)
Makaleler 27 Mart 2013 Yorum yok
Avrupa Hunlarının Yakın Muharebe Silahları
Avrupa Hunlarının Yakın Muharebe Silahları, avrupa hunlarının yakın savaş silahları

Avrupa Hunlarının Yakın Muharebe Silahları
Hun silâhları arasında en önemlilerinden olan, iki tarafı keskin ve nispeten dar bir levhadan oluşan kılıç, Altay, Doğu Ural ve Orta Asya'dan Güney Rusya ve Ukrayna İsteplerinden Orta Avrupa'ya kadar uzanan sahada tanınmıştı. Aynı devreye rastlayan ve biraz daha genç olan Cermenlerin aynı tipteki kılıçlarından levhasının daha dar olmasıyla ayrılır. Hun mezarlarında ve kurban yerlerinde bu kılıçlara çok rastlanır ve zaman zaman da birkaçı bir arada bulunur. Bunların kabzaları muhtelif kıymetli taşlarla ve altın kaplamalar ile süslüdür. Diğer silâhlardan mızrak, bu devrin silâhları arasında çok eskiden beri tanınır ve mızraklara ölülerin mezarları üzerine dikilmiş olarak rastlanır. Kalkanlar hakkında hem yazılı kaynaklarda bilgi vardır hem de arkeoloji malzemesi olarak bilinirler... (Devam)
Makaleler 27 Mart 2013 Yorum yok
Oğuzlar'da Boy Teşkilatı
Oğuzların, Göktürkler Devri'nde dokuz boy halinde bulundukları yukarıda belirtilmişti. Bu boylar Üç Oğuz ve Altı Oğuz şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca Şine Usu yazıtında Sekiz Oğuz'dan bahsedilmektedir. F. Sümer, Üç ve Altı Oğuz tabirlerine bakarak Oğuzların daha Göktürkler Devri'nde iki kol halinde olabileceği ihtimali üzerinde durmuş ise de bu husus açık olmadığı gibi iki kol halinde bulunduklarını gösteren delillere de sahip değiliz. Kanaatimizce, Üç, Altı, Sekiz ve Dokuz tabirleri onların konfederal (boylarbirliği) yapısını göstermektedir.

X. yüzyılda Oğuzların içinde bir müddet misafir kalan İbn-i Fadlan, onların sadece kıl çadırlarda yaşayan konar-göçerler olduklarını ve bir Yabgu'nun idaresinde bulunduklarını bildirdikten başka boy yapıları hakkında herhangi bir bilgi vermez. XI. yüzyılda Oğuz ellerini dolaşan Kaşgarlı Mahmud, Oğuz boylarını saydığı halde, boy teşkilatı hakk... (Devam)
Makaleler 09 Eylül 2013 Yorum yok
Oğuz Boyları Listesi
Reşidüddin ve Kaşgarlı Mahmud'a göre Oğuz boylarının listesi şöyle belirlenmişti:

Kaşgarlı Mahmud'un Listesi:

1- Kınık           12- Kara-Bölük

2- Kayığ          13- Alka-Bölük

3- Bayundur    14- İğdir

4- İva, yuva    15- Üreğir, Yüreğir

5- Salgur         16- Totırka

6- Afşar           17- Ula-Yundluğ

7- Beğtili          18- Töker

8- Bügtüz        19- Beçenek

9- Bayat          20- Çuvaldar

10- Yazgır         21- Çepni

11- Eymür         21- Çarukluğ

Reşidüddin'in Listesi

BOZOKLAR

Gün Han
Ay Han
Yıldız Han
Kayı
Yazır
Avşar
Bayat
Döğer
Kızık
Alkara-evli
Dodurga
Beğdili
Kara-evli
Yaparlı
Karkın

ÜÇOKLAR

Gök Han
Dağ Han
Deniz Han
Bayındır
Salur
Yiğdir
Beçene
Eymür
Bügdüz
Çavuldur
Ala-yundlu
Yıva
Çepni
Üreğir
Kınık

Tablodan görüleceği gibi her iki ... (Devam)
Makaleler 09 Eylül 2013 Yorum yok
İlk Türk Devletlerinde Ekonomi
İlk Türk Devletlerinde Ekonomi (İktisadi) Hayat

Orta Asya Türklerinde Ekonomik Hayat

Eski Türk devlet topluluklarının ekonomik hayatı büyük ölçüde hayvancılığa dayanıyordu. At, koyun, sığır gibi hayvanlar hem beslenmelerini sağlamış hem de ticari mal olmuşlardır. Diğer yandan yağmalar da önemli bir gelir kaynağı olmuştur. İktisadi hayat en çok Uygurlarda gelişmiştir. Tarımsal ve ticari faaliyetler öne çıkmıştır. Vergiler Uygurlar döneminde daha düzenli bir şekilde toplanabilmiştir.

Temel ekonomik faaliyet; HAYVANCILIKTI.
İhtiyaç duyulan mal; ya yerleşik toplumlarla yapılan ticaretten ya da yağmalardan elde edilirdi.
İpek yolu ticareti devletlerin en önemli gelirini oluşturuyordu. Devletlerin yaşam süresi bir bakıma bu yolun denetimi ile doğru orantılıydı. Bu nedenle Türklerin Çin ile mücadelelerinin temel nedeni İpek Yolu hâkimiyeti olmuştur.

Yarı göçebe yaşam biçimi, verginin düzenli olarak toplanma... (Devam)
Makaleler 10 Eylül 2013 Yorum yok
Sabarlar (Sabirler)
Sabarlar hakkında kaynaklarda oldukça az bilgi vardır. Bizans kaynaklarında Sabar, Sabeir, Saber, Ermeni Süryani ve İslam kaynaklarında Sabir, Sebir gibi isimlerle anılmışlardır. Tarih sahnesine ilk çıktıkları yıl kesin bilinmemekle birlikte, onlara ait ilk haberin 461-465 yılları dolayısıyla olması sebebiyle bu tarihin kabul edilmesi gerekmektedir. İli ırmağı ile Tanrı Dağları havalisinde yaşayan Sabarlar, Juan-juan'ların baskısı sonucu kuzeybatı Kazakistan'a gelerek Tobol ve İşim ırmakları dolaylarına yerleştiler ve burada yaşayan Ogurları batıya ittiler. Aynı Sabarlar, bu sefer Avarların sıkıştırması yüzünden 506 yılını takiben Avrupa'ya yöneldiler. Nihayet 558 tarihinde Kafkasya çevresini ele geçirdiler. Sasani ve Bizans ile ilişkiler kuran Sabarların özellikle Kuban ırmağı civarında yoğunlaştıkları anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Sasanilerle işbirliği yaparak Ermeniyye bölgesine ilerledikleri, hat... (Devam)
Makaleler 10 Eylül 2013 Yorum yok
Ediz Boyu
Ediz boyunun Çin kaynaklarındaki yazılışı A-tie şeklindedir. Adı geçen boy ilk önce Töles boylarının arasında zikredilmez. Ancak, sadece bir kaynakta Semerkand'ın kuzeyinde belirtilen He-shih boyu ile A-tie'ler aynileştirilmektedir. Bu metinde Pei Shih ve Suei Shu vesair yerlerde gösterilen Töles Boyları listesinde kaydedilmeyen bir bilgi ile He-shih A-tie bağlantısı ortaya konulmaktadır. Bu bilgiden hareketle 603 yılından önce Ediz (A-tie) boyunun Sir Derya ırmağının kuzeyinde yaşadığı sonucuna varılabilinir. Dolayısıyla Batı Göktürk ülkesi sınırları içinde yaşıyorlardı. Fakat, bu durum oldukça enteresandır. Çünkü daha sonra Baykal Gölü'nün güneydoğusunda Tola ırmağının civarında yaşayan boylar arasında gösterilirler. Bu esnada yani 626 yılından önce yetişmiş asker sayıları 1700 idi. 627 yılında aynı bölgede beraber yaşadıkları Bayırku'lar Çin ile temasa geçtiklerinde onlar da Çin'e bağlılıklarını... (Devam)
Makaleler 11 Eylül 2013 Yorum yok
Avar Boyu
Avar (Apar) boyu, Orhun Yazıtlarında sadece bir yerde geçmektedir. Onda da 572 yılında Mukan Kağan öldüğünde cenazesine katılan kavimler arasında adları bildirilmektedir.53 Bunları Juan-juan'lardan farklı bir kavim oldukları ve Avrupa'da yaklaşık üç yüz yıl hüküm süren Avar İmparatorluğu'nun kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bu boy aslında War ve Gun adlı iki Hun kabilesinden oluşuyordu.

War-Gunların (Uar-Hun) tarih sahnesine çıkışları M.S. 350 dolaylarındadır. Juan-juan Devleti V. asrın ortalarına doğru kuvvetlenip Tanrı Dağları bölgesini tehdit eder hale gelmişti. Onların önünden çekilen Uar-Hunlar, Toharistan ve Kuşan bölgesini, Sogdiya'yı ele geçirdiler. Hatta buradan Çin'e dahi elçi gönderdiler.55 Onlara ait sikkeler de bulunmuştur. Akhun Devleti'nin kuruluşu 358'den sonra olmalıdır.

Uar-Hunlara Çinliler, Hua (Uar) diyorlardı. Kurdukları devlet Akhun, Eftalit (Heftalit) gibi isimler taşıyordu. Cürcan'daki Ço... (Devam)
Makaleler 11 Eylül 2013 Yorum yok
Kanglılar
Kao-ch'elar (Kanglılar)

Orta Asya'da Ting-ling'lerin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra onların yerini Kao-ch'e boyları alarak yaklaşık iki asırdan fazla varlıklarını sürdürdüler. Dağınık vaziyette doğuda Moğol asıllı Juan-juan'ların güney doğularında Tabgaçların güney ve güney batılarında Akhunların arasında varlıklarını sürdürdüler. Hiç bir zaman bir araya gelip devlet kuramadılarsa da bazen bazı boylar kuvvetlenerek ön plana çıktılar ve önemli roller oynadılar. VI. asrın ortalarında yerlerini Töles adına bırakarak tarih sahnesinden çekildiler. Daha doğrusu tarihi gelişim sürecinde Kao-ch'e adı Töles'e dönüştü.

Kao-ch'e adının anlamı Yüksek Arabalılar demektir. Bunun da bilindiği gibi Türkçe karşılığı kağnılı yani eski söylenişiyle Kanglı (Kanklı) olup tarihte ve günümüzde yaygın şekliyle kullanımı vardır. Eğer Kao-ch'e sözünün anlamından hareket edersek XI. asırda Aral Göl... (Devam)
Makaleler 12 Eylül 2013 Yorum yok
Ogurlar
Tarihi kaynakların ışığında Ting-ling'lerin batı grubundan çıktıkları anlaşılan Ogurlar, Doğu Avrupa'ya göç etmeden önce üç ayrı grup halinde yaşıyorlardı. Birinci kitle Sir Derya-Çu arasında, ikinci kitle Emba havzası yani Batı Kazakistan bozkırlarında, üçüncü kitle ise Yayık ırmağı civarında yaşıyordu. Büyük ihtimalle birinci grup On Ogurları, ikinci grup Otuz Ogurları, üçüncü grup ise Dokuz Ogurları meydana getiriyordu. Ogurlar daha sonra Sarogur (Sarı-Ak Ogur), Bitte (Beş Ogur), Ultingur-Altziagir (Altı Ogur), Kutrigur-Kuturgur (Tukurgur-Dokuz Ogur), Ungur, Hunugur (On Ogur), Utirgur-Uturgur (Otuz Ogur) gibi boy birlikleri halinde görülmektedirler. Sabarlar tarafından 461-465 tarihlerinde Ural dağlarının doğusundan batısına itilmişlerdi.

Ogurlar meşhur oldukları avcılık ve kürkçülük yanında yaşadıkları sahanın gereği ziraatle de uğraşıyorlar, tarımın her türlüsünü yapıyorlardı.

Kar... (Devam)
Makaleler 12 Eylül 2013 Yorum yok
İslamiyet'ten Önce Orta Asya'da Yaşayan Türk Boyları
Boylar ve onların meydana getirdiği tarihi hadiseler, Türklerin İslamiyete girmeden önceki devrelerinde adeta bir ağacın köklerinden çıkarak gövdesini oluşturması sonra dallara ayrılmasına benzemektedir. Hun, Göktürk, Uygur gibi büyük devletleri arka planında olup onların alt yapısını şekillendiren boylar, tarihimizin eski devrinin bir başka cephesidir. Onları iyi analiz edip tarihlerini tam ortaya koymadan Orta Asya tarihinin özellikle eski devirlerini anlamak mümkün değildir. Böyle önemli bir konuda burada tarihin derinliklerinden X. asra kadar yaşamış olan Eski Türk boyları ele alınacaktır.

İslam öncesi devrede ilk gözümüze çarpan boy Baykal Gölü'nden geniş Kazakistan bozkırlarının batısına kadar geniş sahada yaşayan Ting-ling'ler idi. Bunun yanında Orta Asya'nın diğer alanlarında bulunan küçük boylar dikkat çekiyordu. Vusun'lar, Tanrı Dağları'nda yaşayan ve kaynaklarda oldukça fazla yer alan bir başka gru... (Devam)
Makaleler 13 Eylül 2013 Yorum yok
10. Yüzyılda Oğuzlar
Hududu'l-Alem'e göre X. yüzyılda Oğuzların ülkesinin doğu tarafında Oğuz çölü, güneyinde bu çölün uzantıları ile Hazar denizi, batısında ve kuzeyinde ise İtil/Etil ırmağı bulunuyordu. Onlar, İslam coğrafyacıları tarafından Guz diye isimlendiriliyordu. Dokuz Guz yahut Tokuz Oğuz ismi ise sadece Uygurları anlatırken kullanılıyordu.

İslam Coğrafyacısı İstahrî'ye göre Oğuzların yurdu, Kimekler, Karluklar ve Bulgarlar ile çevrilmişti. Etil/İtil ırmağı Kimekler ile Oğuzlar arasında sınır idi. Güneyde ise Cürcan, Farab, İsficab şehirleri bulunuyordu ki burası artık bütünüyle Müslümanlaşmıştı. İsficab'dan Harezm'e kadar olan yerler Oğuz topraklarının Güney hududunu teşkil ediyordu. X. yy.'da Harezmliler ile Oğuzlar arasında bir çekişme ve buna bağlı güvensizlik hakimdi. Bu yüzden, İbn-i Fadlan, Halife'nin elçisi olarak Bulgar ülkesine giderken Harezm Valisi Muhammed'in, can güvenliklerini tehlikeye atacak... (Devam)
Makaleler 13 Eylül 2013 Yorum yok
Töles Boyları
627 yılına kadar Baykal Gölü'nün doğusundan Karadeniz'in kuzeyine kadar ulaşan geniş sahada yaşayan diğer Türk boylarının genel adı Töles olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Orta Asya'da çok geniş bir coğrafyaya dağılmış vaziyette yaşayan Tölesler, Çin'in diğer komşularına göre en fazla boy sayısına sahip idiler. Töleslerin IV. ve V. yüzyıllarda yaşayan boyların genel ismi olan Kao-ch'e'larla aynı oldukları bilinmektedir.

Orta Asya Türk tarihi hakkında bilgi veren Çin kaynakları, öncelikle çok fazla münasebet tesis ettikleri büyük devletlerden veya devlet haline gelememiş olmasına rağmen belirli bir siyasi güce sahip olan topluluklardan bahsetmektedir. Bunun yanında daima mümkün olduğu kadar, o zamanki büyük güce bağlı küçük kavimlere hasredilmiş epey teferruatlı bilgiler de bulunmaktadır.

Çin kaynakları dikkatlice incelendiğinde Büyük Hun İmparatorluğu'nun kuruluşundan itibaren I. Göktürk D... (Devam)
Makaleler 14 Eylül 2013 Yorum yok
Tinglingler
Tinglingler (Ting-lingler)
Mo-tun tarafindan Büyük Hun İmparatorluğu M.Ö. 209 (206) yılından sonra Orhun havalisi merkezli geliştirilmeye başlanıp etrafındakı farklı boy ve kavimleri teker teker hakimiyeti altına aldığında karşımıza Baykal Gölü'nün batısından Güney Sibirya'ya, Yenisey havzasına kadar uzanan sahada en eski Türk boylarından Ting-ling'ler çıkmaktadır. Onların batı grubu İrtiş ırmağı güney grubu ise Gobi çölünden Çin'e doğru yayıldı. Kuzey grubunu ise Baykal-Yenisey civarında yaşayanlar oluşturuyordu. Batı grubu önce Güney Kazakistan'a sonra Avrupa'ya, güney grubu Sarı ırmağın doğduğu yere doğru yayıldı. Her ne kadar onlar hakkındaki ilk bilgiler Mo-tun'la (M.Ö. 209-174) başlasa da onları bir evveliyatı olmalı, tarihin bilinmeyen devirlerinden gelmelilerdi. Fakat, kaynakların azlığı bize bu konuda fazla yorum yapma imkanı vermemektedir.

Tarihi kaynakların ifadesine göre Ting-ling'ler H... (Devam)
Makaleler 14 Eylül 2013 Yorum yok
Vusunlar
Vusunlar (Usunlar)

Vusun'lar, Büyük Hun İmparatorluğu döneminde varlığını sürdüren en önemli boylardan biridir. Yerleştikleri Tanrı Dağları havalisinde onların tarihi de asırlarca devam etmiş, Hunların siyasi tarihi ile iç içe gelişmiştir. 6-7 asır sonra Göktürklerin ortaya çıkışında olduğu gibi Vusun'ların da menşeyi efsanelerle karışık anlatılmıştır. Kısaca bir göz atarsak Hunlar ya da Yüeçi'ler Vusun'ların ülkesine hücum etmişler ve meşhur hükümdarları K'un-mo'nun babasını öldürmüşlerdi. Ancak, K'un-mo'nun yaşı küçük olduğu için öldürmeye kıyamamışlar, otların içine atmışlardı. Sonra kara bir kuş gelip çocuğun üzerinde uçarak ona et verirken, dişi bir kurt onu emzirmişti. Bu olayları uzaktan izleyen Hun hükümdarı hayran kalıp çocuğun kutsandığını düşünerek otlar arasından aldırıp, büyüttü ve ordusunda kumandan yaptı. Akabinde Hun ordusunda büyük başarılar kazanması ... (Devam)
Makaleler 15 Eylül 2013 Yorum yok
Oğuz Yabgu Devleti
İbn-i Fadlan, Oğuz ülkesine ulaştığında (X. yy. başları) Oğuzların başında Yabgu unvanlı bir idareci bulunuyordu. Yabgu, Göktürk kültür sahasında kullanılan bir unvan olmakla, Karluk hükümdarı da aynı unvanı taşıyordu. Bu esnada, Oğuzlar ile düşman olduğu anlaşılan Hazarlar ve Oğuzların coğrafyasına epey uzak olan Uygurlar Kağanlık ile temsil olunuyorlardı. Oğuz Yabgusu'nun Küzerkin adlı bir naibi vardı. Küzerkin adına İbn-i Fadlan'ın verdiği bilgiler dışında herhangi bir habere rastlanılmıyor. Bununla birlikte, Kaşgarlı Mahmud, Karluklara ait olan "Kül-Erkin" unvanından bahsediyor, ki bu iki kelimenin birbirine benzerliği derhal dikkati çekiyor. Küzerkin'den başka Yinal ve Tarkan adlı iki unvana daha rastlamaktayız.Bunlar muhtemelen askeri idareci idiler.

İbn-i Fadlan'ın, Oğuzların iç ve dış meselelerini kendi aralarında kurdukları meclislerde (Kengeş) tartıştıklarını ve karar aldıklarını, ancak içle... (Devam)
Makaleler 15 Eylül 2013 Yorum yok
Oğuz Boyları
Kayı

Kayı boyu Kaşgarlı'da ikinci, Reşüddin'de ise birinci sırada yer almaktadır. Faruk Sümer'e göre bu husus, onların siyasî gücünü yansıtmaktadır. Dede Korkut Oğuznamelerinde de "Ahir zamanda Hanlık Kayı'ya değe", ifadesi bulunmaktadır. Yalnız bu sonuncusunun Oğuznâmelere sonradan eklendiği anlaşılmaktadır. Osmanlı tarih yazarları, Osmanlıların soyunu Kayı'ya dayandırdığı gibi muhtemelen Reşidüddin'den esinlenerek hazırladıkları şecerelerde de Osmanlıların soyunun Oğuz Kağan'a bağlarlar. Eski yurtları büyük ölçüde terk ederek Anadolu'ya göç eden Kayıların, daha çok Batı Anadolu'da Yörükler arasında görülmeleri, onların ilk fetih yıllarda Anadolu'ya geldiklerini ve bölgenin iskanını gerçekleştirdiklerini göstermektedir. F. Sümer'in tespitlerine göre XVI. yy. Anadolu'da Kayı isimli 94 köy bulunuyordu. Buna mukabil günümüzde otuz civarında köy ve yerleşim yeri bulunmaktadır.

Bayat

Bayatlar... (Devam)
Makaleler 16 Eylül 2013 Yorum yok
Oğuz Adı
Oğuz adının manası hakkında çeşitli görüşler öne sürülmüş ise de bugün umumiyetle, vaktiyle J. Nemeth tarafından öne sürülen ve "boylar" anlamına geldiği şeklinde açıklanan fikir kabul edilmektedir. Buna göre "Ok kelimesi boy manasında olup "z" çoğul eki ile birleşip Ok+u+z=boylar şekline dönüşmüştür. Gerçekten de Oğuzlar, VIII. yüzyılın başlarında 6 Oğuz şeklinde kaydolmuştur ki bu husus altı boydan teşekkül ettiklerini göstermektedir.

Oğuzlar bu sırada Barlık ırmağı boylarında bulunuyorlardı. Yine aynı dönemde Göktürk hakimiyetinde görünen Oğuzlar bazen Üç Oğuz bazen de Sekiz Oğuz şeklinde anılmakla birlikte yaygın olarak Dokuz Oğuz olarak belirtilmiştir. Oğuzların boy sayısındaki artış ise tarihî süreç ve boy gelenekleri ile herhangi bir tenakuza düşmemektedir. Çünkü, boylar halinde yaşıyor olmalarının tabiî bir sonucu olarak, boyların nüfusu arttıkça yeni boylar ortaya çıkmakta ve... (Devam)
Makaleler 16 Eylül 2013 Yorum yok
Selçuklu Devleti ve Türkmenler
Türkmenlerin, Türk ve İslâm dünyasında önemli bir mevkîi işgal etmeleri Selçuklu Devleti'nin kurulması ile olmuştur.

Ananeye göre, Selçuklu Devleti'nin kurucularının atası olan Selçuk Subaşı Oğuzların Kınık boyundandı. Bununla birlikte O, Oğuz Yabgusu'nun yanından ayrılarak İslâm beldelerine yakın olan Cend şehrine geldiğinde maiyetinde her halde sadece Kınık boyuna mensup olanlar bulunmuyordu. Çünkü Selçuk, "Subaşı" unvanından da anlaşıldığı gibi Oğuz Yabgusu'nun yanında "Subaşılık" görevinde bulunuyordu ve bu yönü ile o bir aşiret reisi değildi. Bundan dolayı, kendisine muhabbet duyanların yanı sıra Oğuz Yabgusu'nun idaresinden memnun olmayan diğer Oğuz boylarına mensup kişilerce de desteklenmiş olabileceği hatıra gelmektedir.

Selçuk Subaşı'nın Oğuz Yabgusu'nun bulunduğu bölgeden ayrılarak Cend şehrine gelmesinden sonra gayrimüslim akrabalarıyla mücadelesi, taraftarlarının sayısını old... (Devam)
Makaleler 17 Eylül 2013 Yorum yok
2. Selim ve İran Şahı
İran Şahı, 2. Selim'in padişahlığını tebrik etmek için Şah Kulu adında bir elçi göndermişti.

Şah kulu büyük bir hediye kervanı ile şehre yaklaşırken, padişahın emri ile Şemsi Paşa da, tertipli ve güzel giyinmiş büyük bir ordu ile onu karşılamaya çıkmıştı. Şah Kulu Osmanlı askerinin ihtişamını çekememiş ve Şemsi Paşa' ya:

" Uzaktan askerinizi gelin alayına benzettim " deyince Şemsi Paşa da:

"Evet, haklısınız. Çaldıran'a gelin almaya gelen bu askerdi" diye cevap vermişti. (Çaldıran'da Yavuz Sultan Selim, İran Şahının eşini esir almıştı.) (Devam)
Makaleler 11 Temmuz 2021 Yorum yok
Deli İbrahim Paşa'nın Hayatı
İbrahim Paşa, ilk iş olarak sefer görevi bahanesiyle yol azığı adı altında halktan vergi toplamaya başladı. Aslında seferin Topkapı Sarayı' na yapıldığı ve fethedilecek olanın sultanın kalbi olduğu herkesçe malumdu. Ama korkudan kimse sesini çıkaramıyordu. Parmaklarını çıtlatsalar emirleri altına en az dört- beş bin kişilik kuvvetler toplayabilecek aşiret reisleri dahi boyun eğmiş, değerli hediyeler ve yüklü haraçlar yollayarak paşanın gönlünü kazanmaya çalışıyorlardı. Sultana layık seçme mücevherler, kese kese altınlar, murassa hançer ve kılıçlar, altın ve sim işlemeli seraser kumaşlar, ipek halılar ve sair eşyadan, her biri iki yıllık Mısır hazinesine bedel, asumana ser çeker pesendi de cariyelerden mürekkep hediye kervanını hazırlayan İbrahim Paşa, Mart ayının sonlarında Diyarbekir' den ayrılarak mutad s... (Devam)
Makaleler 11 Temmuz 2021 Yorum yok
Şehirlerin İsimleri ve Anlamları
ADANA: Adana' ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk olarak, Anadolu' nun en köklü medeniyeti Hititler 'in Kava Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kabilelerde bulunan bir yazıya göre Uru Adania ( Adana Beldesi) olarak bahsi geçmektedir.

ADAPAZARI: Adapazarlılar bu şehrimize kısaca Ada derler. Çünkü Sakarya ve Çark suyu adeta bir adayı andırır. " Pazar" kelimesinin menşei ise, on yedinci yüzyılda yörede büyük bir pazar alanı olmasıdır. İşte, Adapazarı bu iki sözcüğün " Ada" ve "Pazar" sözcüklerinin birleşimi Adapazarı, Sakarya ilimizin merkezidir.

AFYONKARAHİSAR: Afyon türkülerinde sık sık " Hisar" sözcüğü geçer. "Hisarın bedenleri çevirin gidenleri" gibi hisar sözcüğünün Afyon türkülerinde sık sık yinelenmesi nedensiz değildir. Bu şehri Selçuklular uzun bir süren kuşatmadan sonra ele geçirdiler. "Hisar" kuşatıldı. Acıl... (Devam)
Makaleler 11 Temmuz 2021 Yorum yok
Toplam 11 sayfa, 11. sayfadasın: Önceki, 7, 8, 9, 10, 11
Coğrafya Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi